Aşka Verilmiş Muhtıra

Stok Kodu:
9789753389457
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
175
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
3.00
2.40
9789753389457
130072
Aşka Verilmiş Muhtıra
Aşka Verilmiş Muhtıra
2.4
"...Kapitalizmin acımasızlığı, ezilmişleri bir daha, bir daha ezip geçmesi diye bir takıntısı vardı ki, ondan kurtulamıyordu. Ama şu Çıkrıkçılar Yokuşu'ndan ve şu eski hanlarda sadece esnaflık var gibiydi. Neden kendisi de dürüst esnaf olmasındı' Adına "kumaşistan" dedirten şu yokuşun ötesinde bakırcılar çarşısı başlıyor ve parıltıları ile her yanı kaplıyordu. Faruk Hoca'nın buraya da "bakıristan" diyesi geliyordu. Sonra yün yapağılarının harman yeri başlıyordu. İNsanın içini ve ruhunu ısıtan garip bir sıcaklık yayılıyordu, beyaz, mor, alaca yapağılardan. Sonra, kaderine terk edilmiş, asırların yorgunluğuna dayanamayıp, sahipsiz bırakılmışlığın kahrı ile kendini bırakmış yapılar... Hepsinin hayat hikâyeleri dinlerken, geçmiş zaman dehlizlerinde dolaşıyordu. Şurası Pirinçhan, on sekizinci yüzyıldan... Solundan, yokuşun başında, Kale'nin çaprazında, dondurulmuş zamanların gongunu vurur gibi duran saat kulesi ile göz göze bakışan Çengelhan, eteklerine daldığı Kale'yi, dişleri dökülmüş bir sevgili hüznüyle seyreder gibi..."
"...Kapitalizmin acımasızlığı, ezilmişleri bir daha, bir daha ezip geçmesi diye bir takıntısı vardı ki, ondan kurtulamıyordu. Ama şu Çıkrıkçılar Yokuşu'ndan ve şu eski hanlarda sadece esnaflık var gibiydi. Neden kendisi de dürüst esnaf olmasındı' Adına "kumaşistan" dedirten şu yokuşun ötesinde bakırcılar çarşısı başlıyor ve parıltıları ile her yanı kaplıyordu. Faruk Hoca'nın buraya da "bakıristan" diyesi geliyordu. Sonra yün yapağılarının harman yeri başlıyordu. İNsanın içini ve ruhunu ısıtan garip bir sıcaklık yayılıyordu, beyaz, mor, alaca yapağılardan. Sonra, kaderine terk edilmiş, asırların yorgunluğuna dayanamayıp, sahipsiz bırakılmışlığın kahrı ile kendini bırakmış yapılar... Hepsinin hayat hikâyeleri dinlerken, geçmiş zaman dehlizlerinde dolaşıyordu. Şurası Pirinçhan, on sekizinci yüzyıldan... Solundan, yokuşun başında, Kale'nin çaprazında, dondurulmuş zamanların gongunu vurur gibi duran saat kulesi ile göz göze bakışan Çengelhan, eteklerine daldığı Kale'yi, dişleri dökülmüş bir sevgili hüznüyle seyreder gibi..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat