Aşkın Zamiri Yusuf ile Züleyha

Stok Kodu:
9786054643226
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
400
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2012-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
5.42
4.34
9786054643226
163056
Aşkın Zamiri
Aşkın Zamiri Yusuf ile Züleyha
4.335
Yüzyıllardır anlatılagelen büyük aşkın romanı... "Unutmak, insana zamanın bir lütfu olabilirdi. Gel gör ki; unutmak için o araf vadisinde yürümek, kalbin şüphesini kanırtmak, çamurdan bir alev gibi konuşmak inşirahı getirmiyordu. İnsanlığın ve elemin tarihi bunu hep böyle yazmıştı. Allah, insanlara anımsamanın kederli suyundan içirmişse de yanında acıyı hafifleten alışma fikrini de bahşetmişti. Züleyha, Yusuf'u unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi. Kürekler denizi dövüyordu, daha önce hiç tadılmamış hüzünler Züleyha'nın içine demirleniyordu. Gemiler, filikaların yolunu yüzüyordu. Züleyha'ya, Yusuf'un yolları görünüyordu. Gece, göğün altında bir ağustos böceği gibi hüzne bölüyordu kendini. Züleyha'ya aşkın kahırlı tümceleri kalıyordu. Piramitler, firavunların ah'ını bağırıyordu. Züleyha, bir ah ağacının gölgesine buruluyordu. Güller, bahara açıyordu yüzlerini. Züleyha, bir bülbül şarkısını ömrüne sarıyordu."
Yüzyıllardır anlatılagelen büyük aşkın romanı... "Unutmak, insana zamanın bir lütfu olabilirdi. Gel gör ki; unutmak için o araf vadisinde yürümek, kalbin şüphesini kanırtmak, çamurdan bir alev gibi konuşmak inşirahı getirmiyordu. İnsanlığın ve elemin tarihi bunu hep böyle yazmıştı. Allah, insanlara anımsamanın kederli suyundan içirmişse de yanında acıyı hafifleten alışma fikrini de bahşetmişti. Züleyha, Yusuf'u unutmak için çıktığı bu yolculukta, her anını ona bağlayan mutlak gerçeğin soluğuna düğümlenmişti. Onu yâd etmediği herhangi bir incir meseli, bir papirüs harfi, bir bozgun sonrası sayrılığı yoktu. Onu düşünmediği bir nota yoktu sazın dilinde. Ona karmadığı bir yıldız, onu duymadığı bir rüzgâr iniltisi, onunla düşmediği bir serenad fikri yoktu. Olamazdı. Çünkü unutmak, "unuttum" demekle gerçekleşen bir duygu yitimi değildi. Kürekler denizi dövüyordu, daha önce hiç tadılmamış hüzünler Züleyha'nın içine demirleniyordu. Gemiler, filikaların yolunu yüzüyordu. Züleyha'ya, Yusuf'un yolları görünüyordu. Gece, göğün altında bir ağustos böceği gibi hüzne bölüyordu kendini. Züleyha'ya aşkın kahırlı tümceleri kalıyordu. Piramitler, firavunların ah'ını bağırıyordu. Züleyha, bir ah ağacının gölgesine buruluyordu. Güller, bahara açıyordu yüzlerini. Züleyha, bir bülbül şarkısını ömrüne sarıyordu."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat