Ateş Alıyor Güvercinler

Stok Kodu:
9783980861182
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
80
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.00
3.20
9783980861182
86308
Ateş Alıyor Güvercinler
Ateş Alıyor Güvercinler
3.20
İnsanlık tarihi neredeyse din adı ve hesabına çıkartılan savaş ve katliamların tarihidir. Her bir din mensubu için öbürü fazladandır bu dünyada. Ve hiçbir din yok ki kendinden önce varolan veya varolanlarla savaşmadan kendine yer açabilmiş olsun. İnsanlık için esenlik vaat eden dinler, aynı zamanda vuruşmayı da mı emrederler' Filozoflar, sosyologlar, din adamları, tarihçiler, halkbilimciler bu karmaşık sorunu tartışa dursunlar... Ne sonuç çıkartırlarsa çıkartsınlar, elde ettikleri hiçbir sonuç Madımak'ı izah etmeye yetmez. Çünkü o bir vahşetti. İnsan türünün dağda-ormanda-mağarada kalmış damarı ile suboylarına, tarlaya, eve, kente inmiş damarı arasındaki farktı. İnsan türünün kaç bin yılda bu evrimleşmeyi gerçekleş-tirdiğini düşünecek olursak kimi kalıntıları da anlayabiliriz. O, otuz beş canın hayatta kalan, tanıyan, tanımayan, Türkiyeli, Avrupalı, başka milliyetlerden başka inançlardan düşünce-sanatçı dostları, onları yaşatmak, anmak adına, mağarada yaşamak, mağaralı kalmak yerine mağara duvarlarına resimler yaptılar. Oratoryo, türkü, şarkı bestelediler, şiir, öykü, roman yazdılar. Heykeller yaptılar. Mağara sakinlerini bundan daha çok çıldırtacak, kalmışsa azıcık insan damarları onu anımsatacak başka bir şey olamazdı. Alper Akdeniz de şiirleriyle bu uğraşa bir damla olarak katkıda bulunuyor; şiir sanatının inceliklerini göz ardı etmeden. Şiirleri ile biz geride kalanları ağıda değil, umuda çağırıyor. Umut insanda. Ali Balkız
İnsanlık tarihi neredeyse din adı ve hesabına çıkartılan savaş ve katliamların tarihidir. Her bir din mensubu için öbürü fazladandır bu dünyada. Ve hiçbir din yok ki kendinden önce varolan veya varolanlarla savaşmadan kendine yer açabilmiş olsun. İnsanlık için esenlik vaat eden dinler, aynı zamanda vuruşmayı da mı emrederler' Filozoflar, sosyologlar, din adamları, tarihçiler, halkbilimciler bu karmaşık sorunu tartışa dursunlar... Ne sonuç çıkartırlarsa çıkartsınlar, elde ettikleri hiçbir sonuç Madımak'ı izah etmeye yetmez. Çünkü o bir vahşetti. İnsan türünün dağda-ormanda-mağarada kalmış damarı ile suboylarına, tarlaya, eve, kente inmiş damarı arasındaki farktı. İnsan türünün kaç bin yılda bu evrimleşmeyi gerçekleş-tirdiğini düşünecek olursak kimi kalıntıları da anlayabiliriz. O, otuz beş canın hayatta kalan, tanıyan, tanımayan, Türkiyeli, Avrupalı, başka milliyetlerden başka inançlardan düşünce-sanatçı dostları, onları yaşatmak, anmak adına, mağarada yaşamak, mağaralı kalmak yerine mağara duvarlarına resimler yaptılar. Oratoryo, türkü, şarkı bestelediler, şiir, öykü, roman yazdılar. Heykeller yaptılar. Mağara sakinlerini bundan daha çok çıldırtacak, kalmışsa azıcık insan damarları onu anımsatacak başka bir şey olamazdı. Alper Akdeniz de şiirleriyle bu uğraşa bir damla olarak katkıda bulunuyor; şiir sanatının inceliklerini göz ardı etmeden. Şiirleri ile biz geride kalanları ağıda değil, umuda çağırıyor. Umut insanda. Ali Balkız
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat