Bir Tanpınar Fetişizmi Modernleşmenin Zihniyet Dünyası

Stok Kodu:
9789759000783
Boyut:
140-210
Sayfa Sayısı:
228
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2020-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
6.75
5.40
9789759000783
552247
Bir Tanpınar Fetişizmi
Bir Tanpınar Fetişizmi Modernleşmenin Zihniyet Dünyası
5.4
Ben, Tanpınar'da Türkiyeli bir Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın imkânlarını buluyorum. Ve bunun Türkiye modernliğinin entelektüel
temellerini oluşturabileceğini iddia ediyorum. Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın birer çığır olmaktan çok birer ethos(tavır) olduğunu
düşünüyorum. Kant'tan yola çıkarak. Bunlardan birer "imkân" olarak söz etmemin nedeni de budur zaten. Eğer "imkân"dan, mümkün
olandan söz ediyorsak zaten "çoğul" bir zeminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Bu anlamda Tanpınar'ın Rönesans, Reform ve
Aydınlanma'nın tek "imkân"ı olmayabileceğini peşinen kabul ediyorum. Ama benim için öyle oldu! Bunu bir "fetişizm" içerdiğini de kabul
ediyorum. Tanpınar fetişizmim, benim için bu memleketi kendi çapımda anlamamı mümkün kılmıştır. Abarttığımın farkındayım. Ama
hangi hakikat abartılı değildir ki?
Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap yazmakla sonuçlandığının farkındayım. Bir anlamda
Tanpınar'a haksızlık ettiğimi de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni en iyi Tanpınar'ın anlayacağını sanıyorum. Çünkü bu
memleketin nasıl "dominant" bir memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir. "Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak
imkânını vermiyor", diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar'ın derdi memleket değil miydi?
Dostları tarafından bile "Kırtipil Hamdi" diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar
Türkiye'dir.
Ben, Tanpınar'da Türkiyeli bir Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın imkânlarını buluyorum. Ve bunun Türkiye modernliğinin entelektüel
temellerini oluşturabileceğini iddia ediyorum. Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın birer çığır olmaktan çok birer ethos(tavır) olduğunu
düşünüyorum. Kant'tan yola çıkarak. Bunlardan birer "imkân" olarak söz etmemin nedeni de budur zaten. Eğer "imkân"dan, mümkün
olandan söz ediyorsak zaten "çoğul" bir zeminde olduğumuzu kabul etmemiz gerekir. Bu anlamda Tanpınar'ın Rönesans, Reform ve
Aydınlanma'nın tek "imkân"ı olmayabileceğini peşinen kabul ediyorum. Ama benim için öyle oldu! Bunu bir "fetişizm" içerdiğini de kabul
ediyorum. Tanpınar fetişizmim, benim için bu memleketi kendi çapımda anlamamı mümkün kılmıştır. Abarttığımın farkındayım. Ama
hangi hakikat abartılı değildir ki?
Sonuç olarak Tanpınar ile ilgili bir kitap yazma niyetimin Türkiye ile ilgili bir kitap yazmakla sonuçlandığının farkındayım. Bir anlamda
Tanpınar'a haksızlık ettiğimi de düşünmüyor değilim. Ama yine de beni en iyi Tanpınar'ın anlayacağını sanıyorum. Çünkü bu
memleketin nasıl "dominant" bir memleket olduğunu en iyi Tanpınar bilir. "Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak
imkânını vermiyor", diyen Tanpınar değil miydi? Tanpınar'ın derdi memleket değil miydi?
Dostları tarafından bile "Kırtipil Hamdi" diye anılan Tanpınar sanırım bu kitabın son cümlesini duysaydı çok sevinirdi. Tanpınar
Türkiye'dir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat