Çalınan Hayallerin Kırk Feryadı

Stok Kodu:
9786059889155
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
141
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
6.00
4.80
9786059889155
175181
Çalınan Hayallerin Kırk Feryadı
Çalınan Hayallerin Kırk Feryadı
4.8
Bir dağ sessizliğini düşlerdim bazı geceler. O dağın heybeti nasıl da güven verici değil mi; öyle de bir sessizliği hak ederdi. Bir gece olsun duymamak için o korkunç sesleri, dağ sessizliğine bile razıydım belki. 

Bak orada bir asker duruyor; görsen, dünyayı kurtarmış sanki. Bir an olsun alamıyorum gözümü, o korkusuz ve kendinden emin bakışlarından. Bir yanda saklanmak için iki büklüm olmuş gövdem; diğer yanda annemle planladığım hayaller, aklımın bir köşesinde. Oysaki umudun ucuna saklanmış bizim hayatlarımız. Ki yıkılan her rüya için, şimdi daha da yanıyor içim. Bir yudum su diye feryat ediyorum. 

İçim kan ağlıyor, o başka. Vücudum bir başka yanıyor aşkla. Bir muştu arar gözlerim, işitilmeyen sesim ve de hiç dillenemeyen nefesim. Bir anne çığlığı duyulur belki uzaklarda, benim gibi başka bir yürekten. Her yürek kendi nağmesini haykırır yangınına göre. Bir yangın önümde, söndürülmeyi bekleyen. Ve ben, bu daracık kuytuda bir yudum su dileyen… Gözlerim kapanmak üzere. Anladım ki gelecek olan yok ve asker kıpırdayıp yerinden dönmeyecek bana, biliyorum. Sonsuz yolu vardı oysaki umutlarımın. O asker forması… Ben de giyecektim, söz vermiştim, ilk anneme gösterecektim giyince. İlk onun sesini işitecektim kulaklarımda. Onun sevinç gözyaşları umut olacaktı bana. Hayallerin, yalnızca hayal olarak kalacağını nereden bilebilirdim? Ve askerin adının dahi anılmasına dayanamayacağımı… Kim bilir kaç küçük yüreğin daha hayali böyle kaçılacak anılar hâline geldi. Çünkü bizim ellerimiz, zalimin avuçlarının arasında. Hayallerimizi saklayan, saklayıp kavuran bir avuç toprak ve bir avuç insan ateşin ucunda… Şimdi kaç gözyaşı gerekir, hangi yağmur yıkar bu karanlığı? Toprak temizlenir de kararan hayatlarımızı verebilir mi geri? 

Sahi kaç feryadın gücü yeterdi, gerçekleştirmeye bu hayalleri? Bu kırk yürek duyurabilir miydi, kırık yüreklere sesini? Belki bir yudum serinlik olsun yeterdi.
(Tanıtım Bülteninden)
Bir dağ sessizliğini düşlerdim bazı geceler. O dağın heybeti nasıl da güven verici değil mi; öyle de bir sessizliği hak ederdi. Bir gece olsun duymamak için o korkunç sesleri, dağ sessizliğine bile razıydım belki. 

Bak orada bir asker duruyor; görsen, dünyayı kurtarmış sanki. Bir an olsun alamıyorum gözümü, o korkusuz ve kendinden emin bakışlarından. Bir yanda saklanmak için iki büklüm olmuş gövdem; diğer yanda annemle planladığım hayaller, aklımın bir köşesinde. Oysaki umudun ucuna saklanmış bizim hayatlarımız. Ki yıkılan her rüya için, şimdi daha da yanıyor içim. Bir yudum su diye feryat ediyorum. 

İçim kan ağlıyor, o başka. Vücudum bir başka yanıyor aşkla. Bir muştu arar gözlerim, işitilmeyen sesim ve de hiç dillenemeyen nefesim. Bir anne çığlığı duyulur belki uzaklarda, benim gibi başka bir yürekten. Her yürek kendi nağmesini haykırır yangınına göre. Bir yangın önümde, söndürülmeyi bekleyen. Ve ben, bu daracık kuytuda bir yudum su dileyen… Gözlerim kapanmak üzere. Anladım ki gelecek olan yok ve asker kıpırdayıp yerinden dönmeyecek bana, biliyorum. Sonsuz yolu vardı oysaki umutlarımın. O asker forması… Ben de giyecektim, söz vermiştim, ilk anneme gösterecektim giyince. İlk onun sesini işitecektim kulaklarımda. Onun sevinç gözyaşları umut olacaktı bana. Hayallerin, yalnızca hayal olarak kalacağını nereden bilebilirdim? Ve askerin adının dahi anılmasına dayanamayacağımı… Kim bilir kaç küçük yüreğin daha hayali böyle kaçılacak anılar hâline geldi. Çünkü bizim ellerimiz, zalimin avuçlarının arasında. Hayallerimizi saklayan, saklayıp kavuran bir avuç toprak ve bir avuç insan ateşin ucunda… Şimdi kaç gözyaşı gerekir, hangi yağmur yıkar bu karanlığı? Toprak temizlenir de kararan hayatlarımızı verebilir mi geri? 

Sahi kaç feryadın gücü yeterdi, gerçekleştirmeye bu hayalleri? Bu kırk yürek duyurabilir miydi, kırık yüreklere sesini? Belki bir yudum serinlik olsun yeterdi.
(Tanıtım Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat