Canan

Sarayda büyütülmüş bir Çerkeş kızı... Güzelliğiyle etrafındaki erkekleri gönüllü birer köleye dönüştürmüş, fettan bir dul... Canan...

Eşi Bedia ve kayınpederi Abdullah Bey ile birlikte Boğaziçi'nde bir yalıda oturan genç Lami...

Dedikodu diyerek geçiştirdiği gerçeklerden sıyrılabilmek için evlenmek isteyen ve bunun için en uygun kurbanı arayan Canan ile yeknesak hayatından, iddiasız eşinden bunalmış Lami'nin yolları kesiştiğinde başlayan, genç adamın hayatını zehirleyen bir dram...

Peyami Safa'nın tanıdık ve her daim akıcı diliyle bir klasik olan Canan, aşkı için hayatını alaşağı eden bir adamın, aldatıldığı şüphesine inanmamak ihtiyacıyla gözlerini sımsıkı kapatmasının hikayesidir. Oysa gerçekleri görmeme kararlılığıyla kapatılmış gözler bile, ruhun içine her an patlamaya hazır küçük mayınlar gibi ekilmiş şüpheleri görür.