Çapraz Güneş (Toplu Şiirler 3)

Stok Kodu:
9786055295660
Boyut:
145-215
Sayfa Sayısı:
424
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
10.50
8.40
9786055295660
588553
Çapraz Güneş (Toplu Şiirler 3)
Çapraz Güneş (Toplu Şiirler 3)
8.4
"Benim değil bu dizeler, bir kadının,
yarı loş, yarı aydınlık bir odada, demişti ilk sevişmemizde fısıldamıştı altın bir küpe gibi kulağıma
defne dallarından bir taç kondurup başıma
romalı krallar gibi çıplak, kalın boyunlu
elimde zavallı bir imparatorluk asası, sınırlarını bilmediğim, başında çiçeklerden, yapraklardan bir demet
bakıp uzaklara dalgın, anlatmıştı işte o,
dalphne'nin acıklı öyküsünü.

Alev soluyup yüzüme yeşil bir ejder gibi
keskin, parlak pullarını göğsüme bastırıp
altımda altın bir böcek gibi kıvrılıp bükülen,
kollarımda ağlamıştı, kıvranmıştı, inlemişti
aklımda metal sesleri sabaha kadar...
demişti işte o, altın bir küpe gibi kulağıma
fısıldamıştı tutkuyla sevişirken;
"bilmediğin zamandan beri sevgilinim senin."

Tutkuyla sevişirken söylenen sözlere
inanmamam gerektiğini öğrenmek için
çok zaman geçmesi gerektiğini
bilmiyordum o zaman."

Benim bayıldığım bir şiir, tadını çıkarmak için, şiirin bitmemesi için sindire sindire okuduğum, her dizedeki küçük sürprizlerin pırıltılarıyla kalbimde biriken, sonundaki büyük sürprizin sarsıntısına doyarak ulaşmak için okuduğum bir şiir.
-Ahmet Yıldız-

Ergül Çetin'in Selçuklu duvarına, incir ağaçlarına, zakkuma, deniz mağaralarına, güneyin kırmızı topraklı üzüm bağlarına, katran ve kekik kokularına tutkun olduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum? Şiire bir su gibi akan sesinden biliyorum.
-Ruşen Hakkı-
"Benim değil bu dizeler, bir kadının,
yarı loş, yarı aydınlık bir odada, demişti ilk sevişmemizde fısıldamıştı altın bir küpe gibi kulağıma
defne dallarından bir taç kondurup başıma
romalı krallar gibi çıplak, kalın boyunlu
elimde zavallı bir imparatorluk asası, sınırlarını bilmediğim, başında çiçeklerden, yapraklardan bir demet
bakıp uzaklara dalgın, anlatmıştı işte o,
dalphne'nin acıklı öyküsünü.

Alev soluyup yüzüme yeşil bir ejder gibi
keskin, parlak pullarını göğsüme bastırıp
altımda altın bir böcek gibi kıvrılıp bükülen,
kollarımda ağlamıştı, kıvranmıştı, inlemişti
aklımda metal sesleri sabaha kadar...
demişti işte o, altın bir küpe gibi kulağıma
fısıldamıştı tutkuyla sevişirken;
"bilmediğin zamandan beri sevgilinim senin."

Tutkuyla sevişirken söylenen sözlere
inanmamam gerektiğini öğrenmek için
çok zaman geçmesi gerektiğini
bilmiyordum o zaman."

Benim bayıldığım bir şiir, tadını çıkarmak için, şiirin bitmemesi için sindire sindire okuduğum, her dizedeki küçük sürprizlerin pırıltılarıyla kalbimde biriken, sonundaki büyük sürprizin sarsıntısına doyarak ulaşmak için okuduğum bir şiir.
-Ahmet Yıldız-

Ergül Çetin'in Selçuklu duvarına, incir ağaçlarına, zakkuma, deniz mağaralarına, güneyin kırmızı topraklı üzüm bağlarına, katran ve kekik kokularına tutkun olduğunu biliyorum. Nereden mi biliyorum? Şiire bir su gibi akan sesinden biliyorum.
-Ruşen Hakkı-
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat