D. H. Lawrence

Stok Kodu:
9789753636377
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
326
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2016-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
3.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
12.00
9.60
9789753636377
10251
D. H. Lawrence
D. H. Lawrence
9.6
D.H. Lawrence, Yirminci Yüzyılın ilk yarısında işçi kökenli tek İngiliz romancısıydı. Mîna Urgan'ın deyişiyle: "D.H. Lawrence, çağdaşları James Joyce ya da Virginia Woolf gibi, biçimsel açıdan bir yenilik yapmadı. Onda yepyeni olan biçim değil, içeriktir... Lawrence'ın ana konusu, her romancınınki gibi, insan ilişkileriydi... yaptığı yenilik, kadın-erkek ilişkisinde öteki romancılar gibi yalnız duygularla düşüncelerin değil, cinsel dürtülerin de etkisini vurgulamaktı." İngiliz edebiyatı "duayen"imiz Mîna Urgan, 1995'te yayımladığımız Wirginia Woolf ile aynı yıl -Nermi Uygur'un kitabı Tadı Damağımda (YKY, 1995) ile birlikte- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü paylaşmıştı. Şimdi de çok sevdiği D.H. Lawrence'ı yazdı ve kitabını "D.H. Lawrence'ı seven ve çeviren sevgili öğrenci(si) ve meslektaş(ı) Akşit Göktürk'ün anısına" adadı. Kitapta D.H. Lawrence'ın yaşamı ve roman, öykü, şiir ve edebiyat eleştirisi alanlarındaki bütün üretimi inceleniyor. D.H. Lawrence: Üç ustaya üç kat saygıyla okunacak bir kitap... Tadımlık Oysa gülünecek bir durum yoktu ortada. Annesiyle babasının, kısmen bu sınıf farkından kaynaklanan kavgaları, Lawrence'ın çocukluğunu zehir etmişti. Sons and Lovers'de bu durumu bütün ayrıntılarıyla ele aldığını göreceğiz ileride. Annesinin ömrü boyunca babasına ölesiye bir düşmanlık hissettiğini; babasının damarına basınca, adamın da bağırıp çağırmaya başladığını söyler özyaşamını anlatan kısa yazıda. Lawrence birçok romanında işlediği aşk-kin ilişkisinin, yani birbirinden kopamayan bir kadınla bir erkeğin sürekli çatışmalarının ilk örneğini kendi ailesinde yaşamıştı. Bu çatışmaların nedeni, babasının içkiyi biraz fazla kaçırması ya da maden ocağından döndüğünde yıkanmadan sofraya oturması değildi sadece. İşçi sınıfıyla orta sınıf arasında bir çatışmaydı bir bakıma. Çünkü annenin başlıca amacı, dünyaya getirdiği üç erkek ve iki kız çocuğun, gerekli eğitimi görerek, emekçi kitlelerden sıyrılıp orta sınıfa geçmeleriydi. Böyle bir incelemede bunun pek yeri olmadığı halde, Lawrence'ın Studies in Classic American Literature'de (Klasik Amerikan Edebiyatı üstüne İncelemeler) anlattığına göre, babası kitap okuyan ya da yazı yazan birini görmeye bile tahammül edemezdi. Oğullarının kendisi gibi hemen maden ocaklarına inmelerini, kızlarının evleninceye kadar çiftliklerde hizmete verilmelerini isterdi. Annesi ise, onların okumalarına, sınıf atlamalarına kararlıydı.
D.H. Lawrence, Yirminci Yüzyılın ilk yarısında işçi kökenli tek İngiliz romancısıydı. Mîna Urgan'ın deyişiyle: "D.H. Lawrence, çağdaşları James Joyce ya da Virginia Woolf gibi, biçimsel açıdan bir yenilik yapmadı. Onda yepyeni olan biçim değil, içeriktir... Lawrence'ın ana konusu, her romancınınki gibi, insan ilişkileriydi... yaptığı yenilik, kadın-erkek ilişkisinde öteki romancılar gibi yalnız duygularla düşüncelerin değil, cinsel dürtülerin de etkisini vurgulamaktı." İngiliz edebiyatı "duayen"imiz Mîna Urgan, 1995'te yayımladığımız Wirginia Woolf ile aynı yıl -Nermi Uygur'un kitabı Tadı Damağımda (YKY, 1995) ile birlikte- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü paylaşmıştı. Şimdi de çok sevdiği D.H. Lawrence'ı yazdı ve kitabını "D.H. Lawrence'ı seven ve çeviren sevgili öğrenci(si) ve meslektaş(ı) Akşit Göktürk'ün anısına" adadı. Kitapta D.H. Lawrence'ın yaşamı ve roman, öykü, şiir ve edebiyat eleştirisi alanlarındaki bütün üretimi inceleniyor. D.H. Lawrence: Üç ustaya üç kat saygıyla okunacak bir kitap... Tadımlık Oysa gülünecek bir durum yoktu ortada. Annesiyle babasının, kısmen bu sınıf farkından kaynaklanan kavgaları, Lawrence'ın çocukluğunu zehir etmişti. Sons and Lovers'de bu durumu bütün ayrıntılarıyla ele aldığını göreceğiz ileride. Annesinin ömrü boyunca babasına ölesiye bir düşmanlık hissettiğini; babasının damarına basınca, adamın da bağırıp çağırmaya başladığını söyler özyaşamını anlatan kısa yazıda. Lawrence birçok romanında işlediği aşk-kin ilişkisinin, yani birbirinden kopamayan bir kadınla bir erkeğin sürekli çatışmalarının ilk örneğini kendi ailesinde yaşamıştı. Bu çatışmaların nedeni, babasının içkiyi biraz fazla kaçırması ya da maden ocağından döndüğünde yıkanmadan sofraya oturması değildi sadece. İşçi sınıfıyla orta sınıf arasında bir çatışmaydı bir bakıma. Çünkü annenin başlıca amacı, dünyaya getirdiği üç erkek ve iki kız çocuğun, gerekli eğitimi görerek, emekçi kitlelerden sıyrılıp orta sınıfa geçmeleriydi. Böyle bir incelemede bunun pek yeri olmadığı halde, Lawrence'ın Studies in Classic American Literature'de (Klasik Amerikan Edebiyatı üstüne İncelemeler) anlattığına göre, babası kitap okuyan ya da yazı yazan birini görmeye bile tahammül edemezdi. Oğullarının kendisi gibi hemen maden ocaklarına inmelerini, kızlarının evleninceye kadar çiftliklerde hizmete verilmelerini isterdi. Annesi ise, onların okumalarına, sınıf atlamalarına kararlıydı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat