Darağacı Denizi Gezmişti

Stok Kodu:
9786058982581
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
96
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
1.94
1.55
9786058982581
134409
Darağacı Denizi Gezmişti
Darağacı Denizi Gezmişti
1.554
Seksenli yıllardan sonra, hızla değişen bir dünyanın ortasında biz de karanlık ve yalnızdık; kendimizi tanıyamaz olmuştuk.Suskunduk ve kendimizi bencilleştirerek direnç sağlamaya çalışıyorduk. Ne gariptir ki tarot falları ve medyumlarla kendimizi açıklamaya çalıştık. Bir iç sese ilahi bir sese ya da yeni bir Nuh Tufanına, geçmişimizi bilen ve geleceğimizi yapılandıran bir iç sese bu iç ses de bir değişim süreciydi. Nedir bu süreç' Belki de masumca alışkanlıkların getirdiği bir süreçtir. -Bakışlarınız bir dirençtir alışkanlığınıza- Mavi bakışları bir dirençti alışkanlıklarına Her mavi bakışı Hayata yeni bir kural ekliyordu Bu kuralla hem yeni bir hayattı Hem de izleyicisiydi Hayatın ve kuralların Mavi düşlerin her biri ayrı bir direnç Soluyor hayatı - Hayatlarımız sonsuzluğa direniyordu.Önemli olan bu varoluşumuza Birkaç yaşamı sığdırmaktı. Sağanaktık, esintiydik, rüzgardık Biliyorduk hayat bizden daha kararlıydı. Gözyaşı hayatın içine damlıyordu.- Bu bahar Bildik bahar değildi Kış mevsimi ağırlığında Aşka tetik düştü Diyen şair, yaşamla ilgili bir şeylerin rahatsızlığını anlatmaya çalışırken bir taraftan da yaşamak der ve iz bırakmaya çalışır. Acısıyla, siyasetiyle, istatistiğiyle altmış sekiz kuşağının bir tarihi, bir adı var. Hatta edebiyatı, bir söylemi var kendinden sonraki kuşaklara. Ne yazık ki sekenli yıllarda üniversitede okuyan, o yıllarda genç olan, kuşağın bir adı yok. Bu dönemde yaşananlar, sanki yok sayılmak isteniyor, kimse o günlerden söz etmiyor. Bu dönemde yaşananlar altmış sekiz kuşağının bir devamı gibi algılanmak, isteniyor,yaşananlara o sürecin devamı gibi bakılıyor. Seksenli yıllarda, o dönemi yaşayan insanlara; hiç acı çekmemiş, işkencede ölmemiş, idam edilmemiş, gidip de gelmeyenleri yokmuş gibi davranılıyor. Gerçek şu; bu kuşak da en az altmış sekiz kuşağı kadar acı çekmiş ve kim vurdu ya gitmiş, bunun hesabını da soramamıştır. Neden soramamıştır'Bu kuşak bir anda kendini şaşırtıcı ve hızlı bir değişimin içinde bulmuştur. Rahat, huzurlu,can pazarının yaşanmadığı bir yaşam sergilenmiştir bu kuşağa.Bu süreçte,insanın birey olma yolunda kendini düşünmesi, özgürlüğü sorumlulukla değil bencillikle algılanması sağlanmıştır. Bu dönemin insanına kariyer, para, mutluluk söz verilmiş; bu kuşaktan etik kurallarını kendisinin oluşturması istenmiştir. Bunlarla başı dönen insan,birey olma yolunda şaşkınlıkla ilerlerken terörü, kapitalizmi, kirlenen doğayı . görememiş duyarsızlığına haklı nedenler üreterek duyarsızlaşmıştır.Bu kuşağa; yıldızlarda sarhoşluk, haksızlıklarda kekemelik,mutlulukta hak edilmişlik sunulmuştur. Mücadele edecek hiçbir şeyi kalmayan bu kuşak,karanlık ve yalnızlık ormanında ıssızlığa terk edilmiş ve gittikçe ıssızlaşmıştır. Bu ıssızlaşmayı anlattığı Darağacı Denizi Gezmişti adlı ikinci şiir kitabında Berat Araz, yeni biçemiyle de dikkati çeker.Şair, sanki, cümle niteliği taşıyan uzun dizelerle yazacağı duygunun felsefesini okuyucusuna önceden vererek dizelere okuyucusunu alıştırmak ister.Şairin bu dizeleri,şiirinin çıkış noktasıdır.Bunu başarıyla kullanan şair, şiire hem biçem anlamında hem de içerik anlamında bir yenilik kazandırmıştır.Şair, sanki,okuyucusuna şöyle seslenir : Hayatınızdaki en önemli olan şeyi tırnak içine alın ve unuttuklarınızı hatırlayınız.Hatırladıklarınız hepimizin bireysel geçmişinizdeki ulusal tarihimizdir. Cafer KILIÇAL
Seksenli yıllardan sonra, hızla değişen bir dünyanın ortasında biz de karanlık ve yalnızdık; kendimizi tanıyamaz olmuştuk.Suskunduk ve kendimizi bencilleştirerek direnç sağlamaya çalışıyorduk. Ne gariptir ki tarot falları ve medyumlarla kendimizi açıklamaya çalıştık. Bir iç sese ilahi bir sese ya da yeni bir Nuh Tufanına, geçmişimizi bilen ve geleceğimizi yapılandıran bir iç sese bu iç ses de bir değişim süreciydi. Nedir bu süreç' Belki de masumca alışkanlıkların getirdiği bir süreçtir. -Bakışlarınız bir dirençtir alışkanlığınıza- Mavi bakışları bir dirençti alışkanlıklarına Her mavi bakışı Hayata yeni bir kural ekliyordu Bu kuralla hem yeni bir hayattı Hem de izleyicisiydi Hayatın ve kuralların Mavi düşlerin her biri ayrı bir direnç Soluyor hayatı - Hayatlarımız sonsuzluğa direniyordu.Önemli olan bu varoluşumuza Birkaç yaşamı sığdırmaktı. Sağanaktık, esintiydik, rüzgardık Biliyorduk hayat bizden daha kararlıydı. Gözyaşı hayatın içine damlıyordu.- Bu bahar Bildik bahar değildi Kış mevsimi ağırlığında Aşka tetik düştü Diyen şair, yaşamla ilgili bir şeylerin rahatsızlığını anlatmaya çalışırken bir taraftan da yaşamak der ve iz bırakmaya çalışır. Acısıyla, siyasetiyle, istatistiğiyle altmış sekiz kuşağının bir tarihi, bir adı var. Hatta edebiyatı, bir söylemi var kendinden sonraki kuşaklara. Ne yazık ki sekenli yıllarda üniversitede okuyan, o yıllarda genç olan, kuşağın bir adı yok. Bu dönemde yaşananlar, sanki yok sayılmak isteniyor, kimse o günlerden söz etmiyor. Bu dönemde yaşananlar altmış sekiz kuşağının bir devamı gibi algılanmak, isteniyor,yaşananlara o sürecin devamı gibi bakılıyor. Seksenli yıllarda, o dönemi yaşayan insanlara; hiç acı çekmemiş, işkencede ölmemiş, idam edilmemiş, gidip de gelmeyenleri yokmuş gibi davranılıyor. Gerçek şu; bu kuşak da en az altmış sekiz kuşağı kadar acı çekmiş ve kim vurdu ya gitmiş, bunun hesabını da soramamıştır. Neden soramamıştır'Bu kuşak bir anda kendini şaşırtıcı ve hızlı bir değişimin içinde bulmuştur. Rahat, huzurlu,can pazarının yaşanmadığı bir yaşam sergilenmiştir bu kuşağa.Bu süreçte,insanın birey olma yolunda kendini düşünmesi, özgürlüğü sorumlulukla değil bencillikle algılanması sağlanmıştır. Bu dönemin insanına kariyer, para, mutluluk söz verilmiş; bu kuşaktan etik kurallarını kendisinin oluşturması istenmiştir. Bunlarla başı dönen insan,birey olma yolunda şaşkınlıkla ilerlerken terörü, kapitalizmi, kirlenen doğayı . görememiş duyarsızlığına haklı nedenler üreterek duyarsızlaşmıştır.Bu kuşağa; yıldızlarda sarhoşluk, haksızlıklarda kekemelik,mutlulukta hak edilmişlik sunulmuştur. Mücadele edecek hiçbir şeyi kalmayan bu kuşak,karanlık ve yalnızlık ormanında ıssızlığa terk edilmiş ve gittikçe ıssızlaşmıştır. Bu ıssızlaşmayı anlattığı Darağacı Denizi Gezmişti adlı ikinci şiir kitabında Berat Araz, yeni biçemiyle de dikkati çeker.Şair, sanki, cümle niteliği taşıyan uzun dizelerle yazacağı duygunun felsefesini okuyucusuna önceden vererek dizelere okuyucusunu alıştırmak ister.Şairin bu dizeleri,şiirinin çıkış noktasıdır.Bunu başarıyla kullanan şair, şiire hem biçem anlamında hem de içerik anlamında bir yenilik kazandırmıştır.Şair, sanki,okuyucusuna şöyle seslenir : Hayatınızdaki en önemli olan şeyi tırnak içine alın ve unuttuklarınızı hatırlayınız.Hatırladıklarınız hepimizin bireysel geçmişinizdeki ulusal tarihimizdir. Cafer KILIÇAL
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat