Dikenler Sarayı

Stok Kodu:
9789944362764
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
64
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2013-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
6.00
4.80
9789944362764
368581
Dikenler Sarayı
Dikenler Sarayı
4.8
Kadir Aydemirden Büyülü Bir Şiir Yolculuğu
Gölün tuzdan kadehi / Sızmış oraya gezgin gece / Yankının kovuğu, / Camdan okları güneşin / İki ay mı var gökte? / Biri daldaki kuşun gözü.
Kadir Aydemirin Oradan, Uzaktan başlıklı şiirini okuduğumda, şaşırtıcı bir olup bitmişlik duygusu yaşadım. Sessiz, ama kendilerini duyuran şiirlerdi önümdeki toplam. Sözü alabildiğince damıtıyor, bir anlamda eksiltiyor, doğrudan imgenin bilinçdışı anlamına ulaşmayı istiyor görünüyor Aydemir. Derridanın şiire özgü (poematique) diye tanımladığı olguyu fark etmişe benziyor.
Ne kadar güzelsiniz!
dedim
Mısır püskülüne.
Hepsi bu işte. Küçük, gündelik ayrıntıları kullanıyor elbet, ama o bildik, öyküsel ayrıntıyı silerek kullanıyor.
Ölüm:
Kapının önünde,
Ne çok ayakkabı!
Dramatik gerilimi olağanın, sıradanın içine yerleştiriyor şair: Kapının önünde,/ Ne çok ayakkabı! Okur yazacaktır öykünün gerisini ya da öncesini. Şiirin anlatmadığında, söylemediğinde, bir ayrıntıda değinip geçtiğindedir asıl gerilim. Gerçekten de Aydemir, bir olguyu, bir duyguyu, bir nesneyi doğrudan tanımlamıyor, betimlemiyor; bir izlenim uyandırıyor sadece, birebir karşılığı olmayan bir izlenim...
Ataç, çok yıllar önce, bir yarışmada zarını Turgut Uyar için atmış ve Uyar, Türk şiirinin doruklarından biri olmayı başarmıştı. Şiir, nankör bir sanattır. Kimi zaman insanı bırakıp gider. Birçok şair farkına varmaz ama bunun. Dileğim, Aydemirin ve şiirin birbirini terk etmemesidir.
Attığımız zar, Türk şiirine iyi bir şair kazandırmış olsun. - Ahmet Okta
Kadir Aydemirden Büyülü Bir Şiir Yolculuğu
Gölün tuzdan kadehi / Sızmış oraya gezgin gece / Yankının kovuğu, / Camdan okları güneşin / İki ay mı var gökte? / Biri daldaki kuşun gözü.
Kadir Aydemirin Oradan, Uzaktan başlıklı şiirini okuduğumda, şaşırtıcı bir olup bitmişlik duygusu yaşadım. Sessiz, ama kendilerini duyuran şiirlerdi önümdeki toplam. Sözü alabildiğince damıtıyor, bir anlamda eksiltiyor, doğrudan imgenin bilinçdışı anlamına ulaşmayı istiyor görünüyor Aydemir. Derridanın şiire özgü (poematique) diye tanımladığı olguyu fark etmişe benziyor.
Ne kadar güzelsiniz!
dedim
Mısır püskülüne.
Hepsi bu işte. Küçük, gündelik ayrıntıları kullanıyor elbet, ama o bildik, öyküsel ayrıntıyı silerek kullanıyor.
Ölüm:
Kapının önünde,
Ne çok ayakkabı!
Dramatik gerilimi olağanın, sıradanın içine yerleştiriyor şair: Kapının önünde,/ Ne çok ayakkabı! Okur yazacaktır öykünün gerisini ya da öncesini. Şiirin anlatmadığında, söylemediğinde, bir ayrıntıda değinip geçtiğindedir asıl gerilim. Gerçekten de Aydemir, bir olguyu, bir duyguyu, bir nesneyi doğrudan tanımlamıyor, betimlemiyor; bir izlenim uyandırıyor sadece, birebir karşılığı olmayan bir izlenim...
Ataç, çok yıllar önce, bir yarışmada zarını Turgut Uyar için atmış ve Uyar, Türk şiirinin doruklarından biri olmayı başarmıştı. Şiir, nankör bir sanattır. Kimi zaman insanı bırakıp gider. Birçok şair farkına varmaz ama bunun. Dileğim, Aydemirin ve şiirin birbirini terk etmemesidir.
Attığımız zar, Türk şiirine iyi bir şair kazandırmış olsun. - Ahmet Okta
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat