Dinle Neyden Mesnevinin İlk 18 Beytinin Türkçe Şerhleri

Stok Kodu:
9789756089347
Boyut:
165-245
Sayfa Sayısı:
540
Basım Yeri:
Elazığ
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.95
5.56
9789756089347
117734
Dinle Neyden
Dinle Neyden Mesnevinin İlk 18 Beytinin Türkçe Şerhleri
5.556
Bu kitap, Mevlânânın adıyla özdeşleşmiş, başından sonuna kadar insanın ne olduğu, ne olacağı ve ne olması gerektiğini kendine has üslûbuyla dile getirdiği ünlü eseri Mesnevînin ilk 18 beytinin Türkçe şerhleri üzerine yapılmış bir çalışmayı içermektedir. Alman şarkiyatçı Annemaria Schimmel, Tasavvufun Boyutları adlı ünlü eserinde Mevlânâ ve Mesnevî hakkında şöyle bir tespitte bulunuyor: Türkler Hazret-i Mevlânâlarına derinden bağlıdırlar. Türk bilginleri ve mutasavvıflarıysa Mesnevînin daha iyi anlaşılmasına büyük katkıda bulunmuşlardır. On altıncı yüzyılın sonlarıyla on yedinci yüzyılın başlangıcındaki üç önemli Mesnevî şerhi, Türkiyede yazılmıştır. İsmail Rusâhî Ankaravîninki (ölm.1631) hâlâ eldeki en iyi şerhlerdendir. Yüzyıl sonra, kendisi de ince bir mutasavvıf şair olan İsmail Hakkı Bursalı (ölm.1740) tarafından da bir şerh çıkmış, gene aşağı yukarı aynı tarihlerde Süleyman Nahifî (1738) bütün mesnevîyi kafiyeli ve vezinli olarak, aslına sadık kalarak çevirmiştir. Vezin üzerinde titizlikle durulan yabancı bir dile yapılmış ilk tam çeviri sayılır bu, daha sonraki çağlarda Urdu, Pencap ve Sind dillerinde de aynı üslupta çevirilere rastlanır. Schimmelin tespiti yerinde ve belki bugün için eksik bile sayılabilir. Çünkü Mevlânânın adıyla özdeşleşmiş olan ünlü eseri Mesnevî, bugün Türkçeden İngilizceye, İspanyolcadan Almancaya, Arapçadan Urducaya kadar dünyanın belli başlı birçok diline çeviri ve şerhleri yapılan ender eserlerden biri hâline gelmiştir. Kuşkusuz Mesnevînin böylesine bir geniş coğrafyada okunması ve daha iyi anlaşılması için şerhlerinin yapılması, içinde dile getirilen duygu ve düşüncelerin her coğrafyadaki insana hitap etmesi ve o coğrafya insanın Mesnevîde kendinden bir şeyler bulması ile açıklanabilir. Bir başka ifadeyle Mevlânâ dönemin diğer mutasavvıf şahsiyetleri Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre gibi eserlerinin merkezine özellikle Mesnevîye evrensel değerleri oturtmuş ve söz konusu değerden yola çıkarak bütün insanlara ulaşabilme başarısını göstermiştir. Bu şahsiyetlerden biri olan Fransız bilim insanı Eva De Vitray Meyerovitch kendisiyle yapılan bir söyleşide Mevlânânın düşünce sisteminin nasıl evrensel bir nitelik taşıdığını şöyle ifade etmiştir: Ben size Mevlanadan, şefkat ve açlık numûnesi insanlar olan dünün ve bugünün velilerinden bahsediyorum. Onları okurken, tercüme ederken, hayranlık üstüne hayranlık duyduğumu söylemeliyim. Onların evrensel bakış açıları hakkında sizlere yüzlerce misal verebilirim. Sadece Mevlana ile yetinirsek, bir gün kendisi Fîhi Mâ-Fîhte Mekkeye götüren yollar şüphesiz pek çoktur diye yazmıştır. Mekkeye kara yoluyla da gidilebilir, deniz yoluyla da. Küçük ya da büyük mesafeleri kat etmek üzere, Bizanstan da geçilebilir, Suriyeden de. Fakat yolların ne önemi var' Asıl olan o yere ulaşmak değil mi' Ki o yerde, tartışmalar ve münazaralar bir anda kesilir. O yerde gönüller birbirine açılır ve birleşir: Gönlün bu coşkusu, ne imandır, ne de inançsızlık, sadece aşktır. Mevlânâ ve eserleri üzerine yaptığı çalışmalarla haklı bir takdire layık olan Abdülkadir Gölpınarlı, Mevlânâyı öncelikle büyük bir ahlâkçı olarak niteler ve söylenenle yapılanın, nazarî olanla tatbik edilenin, insanın önce içyapısında bütünleşmesi gerektiğini bilen bir ahlâkçı olduğunu belirtir. Mevlânânın mutasavvıf/ahlâkçı kişiliğinin somut bir örneği olan Mesnevî, Mevlânânın ortaya koymaya çalıştığı evrensel değerlerin daha iyi anlaşılması amacıyla yüzyıllar içinde onlarca dilde tercüme ve şerhe tabi tutulmuştur. Söz konusu tercüme şerhlerin büyük bir bölümünü Türkçe tercüme ve şerhler oluşturmaktadır. Bu arada özellikle Mevlânânın kendi elinden çıkması nedeniyle ayrı bir değer taşıyan Mesnevînin ilk 18 beytinin müstakil olarak şerh edilegeldiğini de ayrıca belirtmek gerekir. İşte bu bağlamda elinizdeki kitapta, hem Mesnevînin bütünü içinde hem de müstakil olarak şerh edilen ilk 18 beytin Türkçe şerhleri bir araya getirilerek, konuya ilgi duyanların hizmetine sunulmuştur. Çalışmamız üçü manzum, 28i mensur olmak üzere toplam 31 şerh üzerine kurulmuştur. Söz konusu şerhler içinde Farsça yazılmış olmasına rağmen Türk edebiyatında Mesnevî şerhi geleneğinin önemli bir halkası olan Surûrî şerhi de bulunmaktadır. Tespit ve temin edilebilen 31 şerhten 16sı el yazması durumundadır ve birçoğu ilk kez bu çalışma ile bilim dünyasına tanıtılmış olacaktır. Geri kalan şerhlerden 5i eski harflerle, 10u da Cumhuriyet sonrası yeni harflerle yayımlanmıştır. El yazması ve eski harflerle matbu durumda bulunan şerhlerden bazıları üzerinde yüksek lisans, doktora, müstakil kitap ve makale düzeyinde bilimsel çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Çalışma, Mesnevî ve Mevlânânın hayatı ve eserleri hakkında tanıtıcı mahiyette verilen bilgilerin yer aldığı giriş, yedi bölüm, sonuç, kaynakça ve genel indeksten meydana gelmiştir. I. Bölümde Mesnevî, Mesnevînin Türkçe tercüme ve şerhleri ile şârihler hakkında bilgiler II. Bölümde Ney ve 18 sayısı hakkında bilgiler verilmiştir. III. Bölümde Mesnevînin Türkçe şerhlerinde ney metaforu başlığı altında neyin metafor/ istiare/eğretileme ve sembol olarak değerlendirilmesinin arka planı üzerinde durulmuştur. Çalışmanın IV. Bölümünde Türkçe şerhlerdeki atıfların kaynakları üzerinde durulmuş, şârihlerin ne tür kaynaklardan faydalanarak şerhlerini gerçekleştirdikleri hakkında bilgi verilmiştir. V. Bölümde Eski Türk Edebiyatında metin şerhi geleneği ve bu gelenek içinde Mesnevî şerhlerinin yeri ve söz konusu şerhlerde izlenen yöntem üzerinde durulmuş, bu bağlamda Türkçe şerhlerden örneklerle konu gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın VI. Bölümünde ise Türkçe şerhler arasındaki benzerlik ve birbirlerinden etkilenme düzeyleri irdelenmeye çalışılmış, örneklerle şerhlerin kaç grupta toplanabileceği belirtilmiştir. Çalışma, Sonuç ve Kaynakçadan sonra metinlerin yer aldığı VII. Bölüm ve çalışmanın tamamında yer alan özel isimlerin bulunduğu Genel İndeks ile sona ermiştir.
Bu kitap, Mevlânânın adıyla özdeşleşmiş, başından sonuna kadar insanın ne olduğu, ne olacağı ve ne olması gerektiğini kendine has üslûbuyla dile getirdiği ünlü eseri Mesnevînin ilk 18 beytinin Türkçe şerhleri üzerine yapılmış bir çalışmayı içermektedir. Alman şarkiyatçı Annemaria Schimmel, Tasavvufun Boyutları adlı ünlü eserinde Mevlânâ ve Mesnevî hakkında şöyle bir tespitte bulunuyor: Türkler Hazret-i Mevlânâlarına derinden bağlıdırlar. Türk bilginleri ve mutasavvıflarıysa Mesnevînin daha iyi anlaşılmasına büyük katkıda bulunmuşlardır. On altıncı yüzyılın sonlarıyla on yedinci yüzyılın başlangıcındaki üç önemli Mesnevî şerhi, Türkiyede yazılmıştır. İsmail Rusâhî Ankaravîninki (ölm.1631) hâlâ eldeki en iyi şerhlerdendir. Yüzyıl sonra, kendisi de ince bir mutasavvıf şair olan İsmail Hakkı Bursalı (ölm.1740) tarafından da bir şerh çıkmış, gene aşağı yukarı aynı tarihlerde Süleyman Nahifî (1738) bütün mesnevîyi kafiyeli ve vezinli olarak, aslına sadık kalarak çevirmiştir. Vezin üzerinde titizlikle durulan yabancı bir dile yapılmış ilk tam çeviri sayılır bu, daha sonraki çağlarda Urdu, Pencap ve Sind dillerinde de aynı üslupta çevirilere rastlanır. Schimmelin tespiti yerinde ve belki bugün için eksik bile sayılabilir. Çünkü Mevlânânın adıyla özdeşleşmiş olan ünlü eseri Mesnevî, bugün Türkçeden İngilizceye, İspanyolcadan Almancaya, Arapçadan Urducaya kadar dünyanın belli başlı birçok diline çeviri ve şerhleri yapılan ender eserlerden biri hâline gelmiştir. Kuşkusuz Mesnevînin böylesine bir geniş coğrafyada okunması ve daha iyi anlaşılması için şerhlerinin yapılması, içinde dile getirilen duygu ve düşüncelerin her coğrafyadaki insana hitap etmesi ve o coğrafya insanın Mesnevîde kendinden bir şeyler bulması ile açıklanabilir. Bir başka ifadeyle Mevlânâ dönemin diğer mutasavvıf şahsiyetleri Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre gibi eserlerinin merkezine özellikle Mesnevîye evrensel değerleri oturtmuş ve söz konusu değerden yola çıkarak bütün insanlara ulaşabilme başarısını göstermiştir. Bu şahsiyetlerden biri olan Fransız bilim insanı Eva De Vitray Meyerovitch kendisiyle yapılan bir söyleşide Mevlânânın düşünce sisteminin nasıl evrensel bir nitelik taşıdığını şöyle ifade etmiştir: Ben size Mevlanadan, şefkat ve açlık numûnesi insanlar olan dünün ve bugünün velilerinden bahsediyorum. Onları okurken, tercüme ederken, hayranlık üstüne hayranlık duyduğumu söylemeliyim. Onların evrensel bakış açıları hakkında sizlere yüzlerce misal verebilirim. Sadece Mevlana ile yetinirsek, bir gün kendisi Fîhi Mâ-Fîhte Mekkeye götüren yollar şüphesiz pek çoktur diye yazmıştır. Mekkeye kara yoluyla da gidilebilir, deniz yoluyla da. Küçük ya da büyük mesafeleri kat etmek üzere, Bizanstan da geçilebilir, Suriyeden de. Fakat yolların ne önemi var' Asıl olan o yere ulaşmak değil mi' Ki o yerde, tartışmalar ve münazaralar bir anda kesilir. O yerde gönüller birbirine açılır ve birleşir: Gönlün bu coşkusu, ne imandır, ne de inançsızlık, sadece aşktır. Mevlânâ ve eserleri üzerine yaptığı çalışmalarla haklı bir takdire layık olan Abdülkadir Gölpınarlı, Mevlânâyı öncelikle büyük bir ahlâkçı olarak niteler ve söylenenle yapılanın, nazarî olanla tatbik edilenin, insanın önce içyapısında bütünleşmesi gerektiğini bilen bir ahlâkçı olduğunu belirtir. Mevlânânın mutasavvıf/ahlâkçı kişiliğinin somut bir örneği olan Mesnevî, Mevlânânın ortaya koymaya çalıştığı evrensel değerlerin daha iyi anlaşılması amacıyla yüzyıllar içinde onlarca dilde tercüme ve şerhe tabi tutulmuştur. Söz konusu tercüme şerhlerin büyük bir bölümünü Türkçe tercüme ve şerhler oluşturmaktadır. Bu arada özellikle Mevlânânın kendi elinden çıkması nedeniyle ayrı bir değer taşıyan Mesnevînin ilk 18 beytinin müstakil olarak şerh edilegeldiğini de ayrıca belirtmek gerekir. İşte bu bağlamda elinizdeki kitapta, hem Mesnevînin bütünü içinde hem de müstakil olarak şerh edilen ilk 18 beytin Türkçe şerhleri bir araya getirilerek, konuya ilgi duyanların hizmetine sunulmuştur. Çalışmamız üçü manzum, 28i mensur olmak üzere toplam 31 şerh üzerine kurulmuştur. Söz konusu şerhler içinde Farsça yazılmış olmasına rağmen Türk edebiyatında Mesnevî şerhi geleneğinin önemli bir halkası olan Surûrî şerhi de bulunmaktadır. Tespit ve temin edilebilen 31 şerhten 16sı el yazması durumundadır ve birçoğu ilk kez bu çalışma ile bilim dünyasına tanıtılmış olacaktır. Geri kalan şerhlerden 5i eski harflerle, 10u da Cumhuriyet sonrası yeni harflerle yayımlanmıştır. El yazması ve eski harflerle matbu durumda bulunan şerhlerden bazıları üzerinde yüksek lisans, doktora, müstakil kitap ve makale düzeyinde bilimsel çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Çalışma, Mesnevî ve Mevlânânın hayatı ve eserleri hakkında tanıtıcı mahiyette verilen bilgilerin yer aldığı giriş, yedi bölüm, sonuç, kaynakça ve genel indeksten meydana gelmiştir. I. Bölümde Mesnevî, Mesnevînin Türkçe tercüme ve şerhleri ile şârihler hakkında bilgiler II. Bölümde Ney ve 18 sayısı hakkında bilgiler verilmiştir. III. Bölümde Mesnevînin Türkçe şerhlerinde ney metaforu başlığı altında neyin metafor/ istiare/eğretileme ve sembol olarak değerlendirilmesinin arka planı üzerinde durulmuştur. Çalışmanın IV. Bölümünde Türkçe şerhlerdeki atıfların kaynakları üzerinde durulmuş, şârihlerin ne tür kaynaklardan faydalanarak şerhlerini gerçekleştirdikleri hakkında bilgi verilmiştir. V. Bölümde Eski Türk Edebiyatında metin şerhi geleneği ve bu gelenek içinde Mesnevî şerhlerinin yeri ve söz konusu şerhlerde izlenen yöntem üzerinde durulmuş, bu bağlamda Türkçe şerhlerden örneklerle konu gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın VI. Bölümünde ise Türkçe şerhler arasındaki benzerlik ve birbirlerinden etkilenme düzeyleri irdelenmeye çalışılmış, örneklerle şerhlerin kaç grupta toplanabileceği belirtilmiştir. Çalışma, Sonuç ve Kaynakçadan sonra metinlerin yer aldığı VII. Bölüm ve çalışmanın tamamında yer alan özel isimlerin bulunduğu Genel İndeks ile sona ermiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat