Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi Ve Tarihi

Stok Kodu:
9799755393314
Boyut:
130-220
Sayfa Sayısı:
446
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2000
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
18.00
14.40
9799755393314
160981
Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi Ve Tarihi
Disiplin Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi Ve Tarihi
14.4
Modern insanin tarihi disiplin altina alinmasinin tarihi olarak da okunabilir. Disiplin, aile, okul, hapishane gibi disipline edici kurumlardan biri olan orduyu Almanya özelinde inceliyor. Esas olarak erkekleri askere dönüstürmek için hangi yollarin kullanildigini; bir askerin emir alinca kendi hayatini tehlikeye atarak baska askerleri hatta sivilleri öldürecek duruma nasil getirildigini anlatiyor. Düzen ve disiplin tutkunu toplum mühendislerinin, toplumun en ücra köselerine kadar askerî disiplin uygulayarak ölmeyi ve öldürmeyi ögrenen, güvenilir beden ve sadik ruhlardan olusan Nazizmi nasil insa ettiklerini gösteriyor. Ulrich Bröcklinge göre modern devlet ile ordu ayrilmaz bir bütün olusturur. Modern devlet elindeki siddet kullanma araçlariyla egemenligini garantilemis; savasa karar verme hakkini elinde tutmakla da insan hayati hakkinda karar verici duruma gelmistir. Ordular, siyasal egemenligin en etkili aygitlarindan biri olarak, bir askere devletin çikarlarinin her seyden, kendi hayatindan bile önemli oldugu gerçegini benimseterek olusmustur. Kral, vatan, halk, özgürlük ya da güvenlik için ölmeye ve öldürmeye hazir olmak devletin vatandasi olmanin baslica kosullarindan biridir. Kadini disarida birakarak, siddet ve saldirganligi içsellestiren bu erkekler beraberligi kendini salt askerlik dönemiyle sinirlamaz. Foucaultnun büyük bir zindan, Weberin çelik gibi sert kabuk diye adlandirdigi itaati içsellestiren, homojen bizin yaratilmasina yönelik düzenli ve disiplinli bir süreç, askerlik öncesi ve sonrasinda da isler... Bu sürecin çok tutarli bir sistematigi, amaci vardir: Genç erkegi, bütün ihtiyaçlarinin karsilandigi yeni bir ortamda eski benini öldürerek çaki gibi bir asker yapmak ve tehdit olusturdugu korkusuyla kin ve nefretin hedefi haline getirilen düsmana karsi hazirlamak!.. Sürecin tarihsel bir seyri vardir: Cephe savaslarindan teknolojik savaslara dogru bir degisim yasanirken asker de degisecektir; dolayisiyla o askeri üreten mekanizma da... Ordularin ilk dönemlerinde, bedenin amaca uygun hale getirilmesi disipline etme çabalarinin merkezinde iken, on dokuzuncu yüzyilda ulus-devletlerle birlikte ideolojik seferberlik ve tektiplestirme ön plana çikmis; askerler vatan için kendini seve seve feda etmeye baslamislardir. Yirminci yüzyilin sanayilesmis savas ortaminda ise, geleneksel siki talim pratikleri ve manevi, ruhsal donanim saglama önlemleri sürdürülürken, disipline etme sürecinin merkezine karmasik silah teknolojilerinin gerektirdigi donanim yerlesmistir. Disiplinde dile getirilen tezler, Almanya örnek alinarak içeriklendirilmis olsa da kapsamli bir kaynak taramasiyla yazildigi için baska ordulari da anlamamiza imkân verir. On dokuzuncu yüzyilin sonlarinda Osmanli Imparatorlugu ordusunun modernlestirilme çalismalarina katilmis olan Helmuth von Moltke, Colmar von der Coltz ve Liman von Sanders gibi yüksek rütbeli Alman subaylarinin oynadigi tarihsel rolleri anlamak için de yol göstericidir.
Modern insanin tarihi disiplin altina alinmasinin tarihi olarak da okunabilir. Disiplin, aile, okul, hapishane gibi disipline edici kurumlardan biri olan orduyu Almanya özelinde inceliyor. Esas olarak erkekleri askere dönüstürmek için hangi yollarin kullanildigini; bir askerin emir alinca kendi hayatini tehlikeye atarak baska askerleri hatta sivilleri öldürecek duruma nasil getirildigini anlatiyor. Düzen ve disiplin tutkunu toplum mühendislerinin, toplumun en ücra köselerine kadar askerî disiplin uygulayarak ölmeyi ve öldürmeyi ögrenen, güvenilir beden ve sadik ruhlardan olusan Nazizmi nasil insa ettiklerini gösteriyor. Ulrich Bröcklinge göre modern devlet ile ordu ayrilmaz bir bütün olusturur. Modern devlet elindeki siddet kullanma araçlariyla egemenligini garantilemis; savasa karar verme hakkini elinde tutmakla da insan hayati hakkinda karar verici duruma gelmistir. Ordular, siyasal egemenligin en etkili aygitlarindan biri olarak, bir askere devletin çikarlarinin her seyden, kendi hayatindan bile önemli oldugu gerçegini benimseterek olusmustur. Kral, vatan, halk, özgürlük ya da güvenlik için ölmeye ve öldürmeye hazir olmak devletin vatandasi olmanin baslica kosullarindan biridir. Kadini disarida birakarak, siddet ve saldirganligi içsellestiren bu erkekler beraberligi kendini salt askerlik dönemiyle sinirlamaz. Foucaultnun büyük bir zindan, Weberin çelik gibi sert kabuk diye adlandirdigi itaati içsellestiren, homojen bizin yaratilmasina yönelik düzenli ve disiplinli bir süreç, askerlik öncesi ve sonrasinda da isler... Bu sürecin çok tutarli bir sistematigi, amaci vardir: Genç erkegi, bütün ihtiyaçlarinin karsilandigi yeni bir ortamda eski benini öldürerek çaki gibi bir asker yapmak ve tehdit olusturdugu korkusuyla kin ve nefretin hedefi haline getirilen düsmana karsi hazirlamak!.. Sürecin tarihsel bir seyri vardir: Cephe savaslarindan teknolojik savaslara dogru bir degisim yasanirken asker de degisecektir; dolayisiyla o askeri üreten mekanizma da... Ordularin ilk dönemlerinde, bedenin amaca uygun hale getirilmesi disipline etme çabalarinin merkezinde iken, on dokuzuncu yüzyilda ulus-devletlerle birlikte ideolojik seferberlik ve tektiplestirme ön plana çikmis; askerler vatan için kendini seve seve feda etmeye baslamislardir. Yirminci yüzyilin sanayilesmis savas ortaminda ise, geleneksel siki talim pratikleri ve manevi, ruhsal donanim saglama önlemleri sürdürülürken, disipline etme sürecinin merkezine karmasik silah teknolojilerinin gerektirdigi donanim yerlesmistir. Disiplinde dile getirilen tezler, Almanya örnek alinarak içeriklendirilmis olsa da kapsamli bir kaynak taramasiyla yazildigi için baska ordulari da anlamamiza imkân verir. On dokuzuncu yüzyilin sonlarinda Osmanli Imparatorlugu ordusunun modernlestirilme çalismalarina katilmis olan Helmuth von Moltke, Colmar von der Coltz ve Liman von Sanders gibi yüksek rütbeli Alman subaylarinin oynadigi tarihsel rolleri anlamak için de yol göstericidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat