Duvardaki Sarmaşık Gibi... Diktatörlük Hücrelerinden Anılar

Stok Kodu:
9789753440596
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
400
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-12
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
5.00
4.00
9789753440596
158876
Duvardaki Sarmaşık Gibi...
Duvardaki Sarmaşık Gibi... Diktatörlük Hücrelerinden Anılar
4.002
Bütün o uzun yıllar içinde aynada kendilerine ancak bir kaç kez bakabildiler; gördükleri bir başkasıydı. Uruguay askeri diktatörlüğünün, bitmez tükenmez işkencelerden dolayı yıpranmış, bir tabuttan daha büyük olmayan barakalarının yalnızlığıyla lanetlenmiş, hint fakirleri gibi zayıf "rehineleri", bir kışladan diğerine taşınıp duruyorlardı. Nesnelerle bile konuşamıyorlardı. Hücrelerde eşya yoktu, hiç bir şey yoktu. Yeni bir işkence raundunun habercisi olabilecek parmaklıklı kapıların her gürültüsüyle veya postal sesleriyle havaya sıçrayarak, buz gibi soğuk beton zemin üzerinde uyuyorlardı. Bazen onlara su bile verilmiyordu, o zaman sinek, solucan, kağıt, toprak yiyorlardı. Bazen bir mucize gerçekleşiyordu: Serin bir esinti, örülmüş pencerelerdeki bir delikten içeriye portakal kokusu taşıyordu, ya da içeriye ince bir ışık çizgisini düşürüyordu, belki de delikte içeriye girme yolunu bulan bir kuştüyü oluyordu... -Eduardo Galeano-
Bütün o uzun yıllar içinde aynada kendilerine ancak bir kaç kez bakabildiler; gördükleri bir başkasıydı. Uruguay askeri diktatörlüğünün, bitmez tükenmez işkencelerden dolayı yıpranmış, bir tabuttan daha büyük olmayan barakalarının yalnızlığıyla lanetlenmiş, hint fakirleri gibi zayıf "rehineleri", bir kışladan diğerine taşınıp duruyorlardı. Nesnelerle bile konuşamıyorlardı. Hücrelerde eşya yoktu, hiç bir şey yoktu. Yeni bir işkence raundunun habercisi olabilecek parmaklıklı kapıların her gürültüsüyle veya postal sesleriyle havaya sıçrayarak, buz gibi soğuk beton zemin üzerinde uyuyorlardı. Bazen onlara su bile verilmiyordu, o zaman sinek, solucan, kağıt, toprak yiyorlardı. Bazen bir mucize gerçekleşiyordu: Serin bir esinti, örülmüş pencerelerdeki bir delikten içeriye portakal kokusu taşıyordu, ya da içeriye ince bir ışık çizgisini düşürüyordu, belki de delikte içeriye girme yolunu bulan bir kuştüyü oluyordu... -Eduardo Galeano-
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat