Epilog

Stok Kodu:
9786055676452
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
3.89
3.11
9786055676452
153433
Epilog
Epilog
3.111
Söğüt ağacının gölgesinden aydınlığa çıkan yola gözleri daldığında, çıplak ayakları yeni doğuşu hissetmişti. Elini uzatırken sararan, kopan ve ardından düşen yaprağa; buruk bir acının kavruk sızısı belirmişti yanaklarında. Sona geldiğini anımsamak, yıkımlar getirmemişti. Son bir kez gökyüzüne dalıp giderken, en derin nefesini çekmişti ciğerlerini patlatırcasına Ve kendini sonsuz bir belirsizliğe bırakmıştı Evet nihayet sonsuzluk olmuştu artık, elini uzatırken söğüdün dalına Ne kadar ağlamak gerekirdi; sona ermek için? Ya da ne kadar gülmek? Görüyordu işte!.. Sona geliyordu. Bitiyordu yaşam, başlıyordu sonsuz düşler. Geride kalmıştı kederler, ileride umutlar vardı şimdi. Avuçlarındaydı artık aşkın son çırpınışları/sarsıntıları/sall antıları Olmasaydı canında, canını kanatan düşler. Sonrası ne hoş olurdu, gerisi bomboş Cana, can katan aşklar yaşamalıydı artık. Başarmalıydı bunu. Çırpınan/sarsılan/sallanan aşkları bir nefeste üfleyip yok etmeliydi. Ve sonra kalan saf masumiyeti içine çekmeli, iliklerine kadar hissetmeliydi. Ne bir yalnızlıktan kalma his, ne de kekremsi bir tat artık yok olmak. Şimdi sonsuzluğa ermek için sonsuzluğa açılan bir penceredir, son. Yok olmamaktır, son olmaktır son. Karalamak, yüzlerce kez yaralamaktır, yazılmış nice destansı aşkları/meşkleri/yaşanmışlıkları. Kaç dostumuz var hayatta? Kaç kitabımız? Kaç aşkımız? Kaçını koruyabiliyoruz, sonsuz bir hızla sona yaklaşırken yaşamımız?
Söğüt ağacının gölgesinden aydınlığa çıkan yola gözleri daldığında, çıplak ayakları yeni doğuşu hissetmişti. Elini uzatırken sararan, kopan ve ardından düşen yaprağa; buruk bir acının kavruk sızısı belirmişti yanaklarında. Sona geldiğini anımsamak, yıkımlar getirmemişti. Son bir kez gökyüzüne dalıp giderken, en derin nefesini çekmişti ciğerlerini patlatırcasına Ve kendini sonsuz bir belirsizliğe bırakmıştı Evet nihayet sonsuzluk olmuştu artık, elini uzatırken söğüdün dalına Ne kadar ağlamak gerekirdi; sona ermek için? Ya da ne kadar gülmek? Görüyordu işte!.. Sona geliyordu. Bitiyordu yaşam, başlıyordu sonsuz düşler. Geride kalmıştı kederler, ileride umutlar vardı şimdi. Avuçlarındaydı artık aşkın son çırpınışları/sarsıntıları/sall antıları Olmasaydı canında, canını kanatan düşler. Sonrası ne hoş olurdu, gerisi bomboş Cana, can katan aşklar yaşamalıydı artık. Başarmalıydı bunu. Çırpınan/sarsılan/sallanan aşkları bir nefeste üfleyip yok etmeliydi. Ve sonra kalan saf masumiyeti içine çekmeli, iliklerine kadar hissetmeliydi. Ne bir yalnızlıktan kalma his, ne de kekremsi bir tat artık yok olmak. Şimdi sonsuzluğa ermek için sonsuzluğa açılan bir penceredir, son. Yok olmamaktır, son olmaktır son. Karalamak, yüzlerce kez yaralamaktır, yazılmış nice destansı aşkları/meşkleri/yaşanmışlıkları. Kaç dostumuz var hayatta? Kaç kitabımız? Kaç aşkımız? Kaçını koruyabiliyoruz, sonsuz bir hızla sona yaklaşırken yaşamımız?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat