Ermeni Sorunu Dün Bugün Yarın

Stok Kodu:
9786059515191
Boyut:
135-190
Sayfa Sayısı:
288
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-12
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
8.40
6.72
9786059515191
434257
Ermeni Sorunu Dün Bugün Yarın
Ermeni Sorunu Dün Bugün Yarın
6.72
Ermeni Sorunu, bugün hem Türkler'in hem de Ermenilerin ayaklarına vurulmuş prangalar gibidir. Konu her iki toplumun kendi özgür istençlerinden çok; güçlü devletlerin, yani oyun kurucuların yönlendirmesi ile oluşturdukları çerçeveden ele alınıyor. Böyle olunca da çözüm olarak söylenen şeyler; öne atılan düşünceler, toplumların gerçek öz çıkarlarıyla uyum içinde olmuyor.

Şöyle düşünebiliriz: Bu zamana dek, "Ermeni Sorunu" ya da sözde "Ermeni soykırımı" denildiği zaman, hem bu soykırım olduğunu savunan Ermenistan ve Ermeni diasporasının hem de buna karşı çıkan ve bunu kabul etmeyen Türkiye'nin ve Türk toplumunun gerçekte, varılan noktada kazandığı şeyler nelerdir? Gerçek bir kazançtan söz edebilir miyiz? Sorunun özüne baktığımız zaman; geçmişten günümüze sorunun çözümü yönünde yol almak bir yana; başka güçlerin, siyaset merkezlerinin devreye girmesiyle birlikte, sorun daha da karmaşıklaşmış, içinden çıkılması daha da güçleşmiştir. Kanılar daha da katılaşmıştır; savlar daha keskin söylemlere dönüşmüştür. Öteki devletlerin, özellikle Ermeni Diasporasına yaranma gayretkeşliği, konuyu uluslararası düzeyde daha içinden çıkılmaz bir düzeye taşımıştır.

Bir konferans için gittiğim Hannover'de, değerli arkadaşım Halil Fehmi Dağ, önce sorular sormak için hazırlık yaptığını söylediği zaman, bu çalışmanın giderek bir söyleşi kitabına dönüşeceği hiç aklıma gelmedi. Ancak gelişmeler bu noktaya sürükledi bizi. O sordu, ben yanıtladım. Sorular bitti, başka sorulara geçildi. Ardından belli bir mantıkla sorular gözden geçirildi. Bunların yanıtları alındı. Yeni sorularla bir süre daha yol aldık, derken benim Hannover günlerim bitti; Türkiye'ye döndüm. Bu kez başka bir yöntem girdi devreye: Yaşasın internet! Artık internet ortamında sorular soruluyor ve yanıtları veriliyordu. Gidip geliyordu sorular ve yanıtlar...

Aman bir döngü, bir döngü! İşte bütün bunların sonunda bu kitap ortaya çıktı. Enine boyuna ele almaya çalıştık Ermeni Sorununu. Çelişkilere, işin gerçekten saçma sapan yanlarına değindik. Ciddi yanlarını öne çıkardık ve bunlarla ilgili hem olan bitenlere vurgu yaptık hem de tarihsel verilerle dönemsel açıklamalarda bulunduk.

Bu kitabı okuyanların şunu düşüneceklerinden eminim: Sözde Ermeni Soykırımı savı, meğer iki toplumdan daha çok, onların dışında, başka güçlerin yönlendirmesiyle oluşturulmuş bir efsanedir. Akla ziyan yığınla saçma sapan şey, sanki gerçekmiş gibi belli söylemlerin içine sokuşturulmuştur. Bu yalan yanlış şeyler, gerçek sorunu gölgelemektir de. Ve iki toplum, yani Türkler de Ermeniler de bu oyuna gelmemelidirler. Bu sorunu ancak iki toplum, karşılıklı anlayış ve güven içinde çözebilir. Haklıyım, biliyorum. Okunduğunda göreceğiz...

Ünlü yazarımız Cenap Şehabettin tarihle ilgili şöyle der: "İnsan, tarihe her istediğini söyletebilir, çünkü ölüler itiraz edemezler..." Belki de bu nedenledir ki çok kişide geçmişi günümüz koşullarında eleştirmek rahatlığını görüyoruz. Hedef alınan bir olaya veya bir kişiye istediğimizi söylemek rahatlığını şaşırarak izliyoruz. Oysa her şey bu kadar kolaycı olmamalı. Sonuçta tarih, belge demektir.


Öncelikle bu kitap projesine olumlu yaklaşan, emek veren sayın hocam Prof. Dr. Kemal Arı'ya teşekkür ederim. Söyleşimizin iki ayağı var; birisi Hannover'e bir konferans için gelen Prof. Dr. Kemal Arı ile yüz yüze yapılan söyleşi-ler... Bunlar deşifre edilip metinleştirildi. Sonra da bu metin, Türkiye ile Almanya arasında mekik dokudu, gitti geldi. Her gidişte üzerine yeni sorular ve başka notlar eklendi, geri dönerken artık o sorular yanıtlanmış, notların yerine yeni açıklamalar yapılmıştı.

Halil Fehmi Dağ
Ermeni Sorunu, bugün hem Türkler'in hem de Ermenilerin ayaklarına vurulmuş prangalar gibidir. Konu her iki toplumun kendi özgür istençlerinden çok; güçlü devletlerin, yani oyun kurucuların yönlendirmesi ile oluşturdukları çerçeveden ele alınıyor. Böyle olunca da çözüm olarak söylenen şeyler; öne atılan düşünceler, toplumların gerçek öz çıkarlarıyla uyum içinde olmuyor.

Şöyle düşünebiliriz: Bu zamana dek, "Ermeni Sorunu" ya da sözde "Ermeni soykırımı" denildiği zaman, hem bu soykırım olduğunu savunan Ermenistan ve Ermeni diasporasının hem de buna karşı çıkan ve bunu kabul etmeyen Türkiye'nin ve Türk toplumunun gerçekte, varılan noktada kazandığı şeyler nelerdir? Gerçek bir kazançtan söz edebilir miyiz? Sorunun özüne baktığımız zaman; geçmişten günümüze sorunun çözümü yönünde yol almak bir yana; başka güçlerin, siyaset merkezlerinin devreye girmesiyle birlikte, sorun daha da karmaşıklaşmış, içinden çıkılması daha da güçleşmiştir. Kanılar daha da katılaşmıştır; savlar daha keskin söylemlere dönüşmüştür. Öteki devletlerin, özellikle Ermeni Diasporasına yaranma gayretkeşliği, konuyu uluslararası düzeyde daha içinden çıkılmaz bir düzeye taşımıştır.

Bir konferans için gittiğim Hannover'de, değerli arkadaşım Halil Fehmi Dağ, önce sorular sormak için hazırlık yaptığını söylediği zaman, bu çalışmanın giderek bir söyleşi kitabına dönüşeceği hiç aklıma gelmedi. Ancak gelişmeler bu noktaya sürükledi bizi. O sordu, ben yanıtladım. Sorular bitti, başka sorulara geçildi. Ardından belli bir mantıkla sorular gözden geçirildi. Bunların yanıtları alındı. Yeni sorularla bir süre daha yol aldık, derken benim Hannover günlerim bitti; Türkiye'ye döndüm. Bu kez başka bir yöntem girdi devreye: Yaşasın internet! Artık internet ortamında sorular soruluyor ve yanıtları veriliyordu. Gidip geliyordu sorular ve yanıtlar...

Aman bir döngü, bir döngü! İşte bütün bunların sonunda bu kitap ortaya çıktı. Enine boyuna ele almaya çalıştık Ermeni Sorununu. Çelişkilere, işin gerçekten saçma sapan yanlarına değindik. Ciddi yanlarını öne çıkardık ve bunlarla ilgili hem olan bitenlere vurgu yaptık hem de tarihsel verilerle dönemsel açıklamalarda bulunduk.

Bu kitabı okuyanların şunu düşüneceklerinden eminim: Sözde Ermeni Soykırımı savı, meğer iki toplumdan daha çok, onların dışında, başka güçlerin yönlendirmesiyle oluşturulmuş bir efsanedir. Akla ziyan yığınla saçma sapan şey, sanki gerçekmiş gibi belli söylemlerin içine sokuşturulmuştur. Bu yalan yanlış şeyler, gerçek sorunu gölgelemektir de. Ve iki toplum, yani Türkler de Ermeniler de bu oyuna gelmemelidirler. Bu sorunu ancak iki toplum, karşılıklı anlayış ve güven içinde çözebilir. Haklıyım, biliyorum. Okunduğunda göreceğiz...

Ünlü yazarımız Cenap Şehabettin tarihle ilgili şöyle der: "İnsan, tarihe her istediğini söyletebilir, çünkü ölüler itiraz edemezler..." Belki de bu nedenledir ki çok kişide geçmişi günümüz koşullarında eleştirmek rahatlığını görüyoruz. Hedef alınan bir olaya veya bir kişiye istediğimizi söylemek rahatlığını şaşırarak izliyoruz. Oysa her şey bu kadar kolaycı olmamalı. Sonuçta tarih, belge demektir.


Öncelikle bu kitap projesine olumlu yaklaşan, emek veren sayın hocam Prof. Dr. Kemal Arı'ya teşekkür ederim. Söyleşimizin iki ayağı var; birisi Hannover'e bir konferans için gelen Prof. Dr. Kemal Arı ile yüz yüze yapılan söyleşi-ler... Bunlar deşifre edilip metinleştirildi. Sonra da bu metin, Türkiye ile Almanya arasında mekik dokudu, gitti geldi. Her gidişte üzerine yeni sorular ve başka notlar eklendi, geri dönerken artık o sorular yanıtlanmış, notların yerine yeni açıklamalar yapılmıştı.

Halil Fehmi Dağ
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat