Göç Türküsü

Stok Kodu:
9789753909891
Boyut:
126-190
Sayfa Sayısı:
58
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1995-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
1.67
1.34
9789753909891
54947
Göç Türküsü
Göç Türküsü
1.335
"Çıkrık"ın şairi Ali F. Bilir. Toros ğöğünde yıkanmış Akdeniz kokan yeni şiirleriyle çıkıp geliyor bu kez. "Göç Türküsü", bir doğa senfonisinin iç yıkayan sesiyle kuşatıyor insanı. Toros insanını, fırtınasını, gecesini; yelin selin sustuğu düş serilip düş derilen günleri, solgun ayın ısırıp öptüğü denizi... ölümün rengini, sanki bir dağ ermişinden, gülün nara, narın güle sarındığı koyağında nöbet tutan bir eski zaman adamının imbikten geçirilmiş sesinden dinliyorsunuz. Kendi zamanını kendi kuran bir geniş zamanlar tanığının, gizli bir üzgüyle kurulu bu şiirlerini Pan'ın yedi kamışlı kavalından esen ezgiler gibi duyumsuyorsunuz. O eski "Çıkrık"ın sesi hep duyulur. Ölgün değildir, Bilir öyle dese de. Yürek vuruşu gibidir. Zamanın koygun sularında seğiren bir çift göz gibi. Doğa güzellemesinden -eski Yunan sularında seğiren bir çift göz gibi- dokunaklı bir düzgülemeyle insanlık durumunu veren, Yunusça bir söyleyişe ulaşır yer yer. Hemen ardından bizi, Akdeniz'in/ Toros doğasının esinleyici/ esrikleştirici Karac'oğlan nektarını tatmaya alıştığımız bir anında, yeniden yeniden yürünecek bir yol'un başına bırakır, tek başımıza. "Kendini yiyen bir tanrı/ gibi/ takılıp bir bulutun/ peşine" gitmekten başka umar yoktur. "En çok ellerini arayan bir çocuk" gibi. "Çekip gitmeliyim yeniden karanlık basmadan yüreğime" diyen şair, Toroslu bir çıkrıktan şiir çekiyor sizin için.
"Çıkrık"ın şairi Ali F. Bilir. Toros ğöğünde yıkanmış Akdeniz kokan yeni şiirleriyle çıkıp geliyor bu kez. "Göç Türküsü", bir doğa senfonisinin iç yıkayan sesiyle kuşatıyor insanı. Toros insanını, fırtınasını, gecesini; yelin selin sustuğu düş serilip düş derilen günleri, solgun ayın ısırıp öptüğü denizi... ölümün rengini, sanki bir dağ ermişinden, gülün nara, narın güle sarındığı koyağında nöbet tutan bir eski zaman adamının imbikten geçirilmiş sesinden dinliyorsunuz. Kendi zamanını kendi kuran bir geniş zamanlar tanığının, gizli bir üzgüyle kurulu bu şiirlerini Pan'ın yedi kamışlı kavalından esen ezgiler gibi duyumsuyorsunuz. O eski "Çıkrık"ın sesi hep duyulur. Ölgün değildir, Bilir öyle dese de. Yürek vuruşu gibidir. Zamanın koygun sularında seğiren bir çift göz gibi. Doğa güzellemesinden -eski Yunan sularında seğiren bir çift göz gibi- dokunaklı bir düzgülemeyle insanlık durumunu veren, Yunusça bir söyleyişe ulaşır yer yer. Hemen ardından bizi, Akdeniz'in/ Toros doğasının esinleyici/ esrikleştirici Karac'oğlan nektarını tatmaya alıştığımız bir anında, yeniden yeniden yürünecek bir yol'un başına bırakır, tek başımıza. "Kendini yiyen bir tanrı/ gibi/ takılıp bir bulutun/ peşine" gitmekten başka umar yoktur. "En çok ellerini arayan bir çocuk" gibi. "Çekip gitmeliyim yeniden karanlık basmadan yüreğime" diyen şair, Toroslu bir çıkrıktan şiir çekiyor sizin için.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat