Güvenlik Yönetimi - Özel Güvenlik

Stok Kodu:
9786057858122
Boyut:
165-235
Sayfa Sayısı:
368
Basım Yeri:
Kocaeli
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
21.00
16.80
9786057858122
483085
Güvenlik Yönetimi - Özel Güvenlik
Güvenlik Yönetimi - Özel Güvenlik
16.8
Yazarlar: Prof. Dr. C. Gazi UÇKUN
Doç. Dr. Taner BORA
Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin ARAS
Dr. Fulya ALMAZ
Öğr. Gör. Orkun KONAK
Öğr. Gör. Aykut TOSUN
Öz. Güv. Uzm. Erkan ENGİN
Doç. Dr. Seher UÇKUN
Dr. Öğr. Üyesi Deniz ACARAY
Dr. Uğur DEMİRCİ
Öğr. Gör. Uzm. Dr. Feyza BORA
Öğr. Gör. Asiye YÜKSEL
Öğr. Gör. Barış DEMİR
Erhan TERZİOĞLU

Herkesin
bildiğini
düşündüğümüz
MASLOW'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi
vardır ve ilk basamak "Fiziksel ihtiyaçlar''
ikinci basamak "güvenlik ihtiyacı'' şeklinde üstlere doğru gider. Günümüz dünyasına
baktığımızda savaşlar, çatışmalar, kargaşa, kaos, taciz-tecavüz yani kısaca güvenliğin
olmadığı veya varsa bile en alt seviyelere düştüğü bir ortam görülmektedir. Örneğin
Suriye'deki iç savaş! Her şeyleri var tarlada buğday, dalda zeytin, ahırda hayvan.
Ama insan yok. Çünkü güvenlik yok. İnsanlar can derdinde fiziksel ihtiyaçlarını
karşılayacak imkanı var ama güvenlik sorunu ön plana çıktığı ve kendini güvensiz
hissettiği için bulunduğu yeri terk ediyor. Birinci kademedeki ihtiyaç "Güvenlik''
oluyor. MASLOW'un piramidindeki birinci ve ikinci yer değiştirmiştir. Güvenlik sadece
savaş, çatışma, kaos ortamlarında değil, normal günlük hayatımızda da önemlidir. İnsanlık tarihine bakıldığında göçebelik dönemlerinden yerleşik döneme geçiş, cilalı
taş devrinden-sanayi devrimi, şehirleşme ve çeşitli buluş ve özellikle bilişim ve
iletişim teknolojisinde ulaşılan seviyeye gelindiğinde, iş bölümü basitten karmaşıklığa
ve uzmanlığın önemi doğrultusunda sayısız meslekler oluşmuştur. Bugün artık,
dünyamızda, özellikle ülkemizde, halk arasında söylenegeldiği üzere "ne iş olsa
yaparım'' mantığı çoktan geride kalmış ve her bir işin yapılması için özel bir meslek
oluşmuştur. Hatta bu oluşan bu mesleklerle ilgili olarak okullar, çeşitli eğitim ve
sertifika programları geliştirilmiştir.
Mesleklerin ortaya çıkıp icra edilmesi, beraberinde anında her zaman yasal bir
düzenlemeyi getirmemiştir. Ancak, zamanla bunların daha iyi yapılması,
standartlarının belirlenmesi ve çeşitli nedenlerle yasal zeminde yapılması için
çalışmalar yapılmıştır.
Ekonomi ve siyaset alanında liberalizmin gelişmesi ve ulaşım araçları, turizm
vasıtasıyla insanların daha çok seyahat etmeleri ve bu gelişmeler sonrası bugün
dünyanın küçük bir köy olarak nitelendirilecek ölçüde gelişmelerin ülkeleri
etkilemeleri sonucu, her bir ülkede değişik nedenlerle yeni mesleklere olan ihtiyaçlar
artmıştır.
Sanayi devriminden bu yana yaşanan hızlı değişim, gelişen teknoloji, insan ilişkilerini
de doğrudan etkilemiş ve karmaşıklaştırılmıştır. Ekonomik ilişkiler, ticari ilişkiler ve
siyasi ilişkilerin yapısı, işleyişi değişmiş ve birbirinin içine girer ve, birbirini tamamlar
hale gelmiştir. Yaşanan bu olgu, yeni bir insan ve yeni bir yaşam biçimini de ortaya
çıkarmıştır.
Sanayi devrimi büyük kentlerin (metropol) dolmasını, nüfusun buralara yığılmasını ve
dolayısıyla çıkar ilişkilerinin, yasal ve yasa dışı kazanç yollarının artmasını da
getirmiştir. Büyük kentler, asayişin bozulmasına, dürüst, namuslu sıradan insanların
yaşam alanlarının daralmasına ve toplumsal ilişkilerin erozyonuna yol açmıştır.
Merkezi yöntemlerin bu bozulma ve yozlaşma ile başa çıkabilmelerinde başvurdukları
hukuk yolları, polisiye önlemler eldeki mevcut yapı ve olanaklarla doğrudan bağlantılı
olduğu için yeterince başarılı olamamıştır.
Devletin, yasal olmayana, hukuk dışı olana karşı vereceği mücadelede
desteklenmesi, işinin kolaylaştırılması gereklidir. Genel kolluk kuvvetleri, düzeni
korumak ve toplumsal güvenliği ülkenin her karış toprağına yaymak için çaba
harcamalı ve enerjisini, bilgisini bu yönde kullanmalıdır. Enerjinin belli bir yöne
aktarılabilmesi de ancak faaliyet alanlarının daraltılması, yapılan işlerin
sadeleştirilmesi ve oluşacak başka birimlere aktarılması ile olabilir. Bunun şu andaki
uygulaması Özel Güvenlik ve Koruma Yasası (5188 sayılı) ile gerçekleşmiştir. Polis ve
jandarma, bugüne kadarki görev alanlarının bir kısmını, yeni oluşan özel güvenlik ve
koruma sektörüne bırakmış ve daha da bırakmaya devam edecektir.
20 yaşına doğru ilerleyen Özel Güvenlik Sektöründe ne yazık ki tam anlamıyla ve
ihtiyacı karşılayacak şekilde literatür oluşmamıştır. Bunda biz akademisyenlerinde
sorumluluğu büyüktür. Sadece eğitim kurumlarının kurs kitaplarından ve birkaç
sempozyum kitabında yer alan bildiri ile birkaç makalenin ötesine geçilememiştir. İşte
bu düşünceyle ve bir grup arkadaşımla hem Özel Güvenlik ve Koruma Programlarında
okuyan öğrencilere, hem de konuyla ilgilenen diğer paydaşlara bir nebze faydalı
olmak amacıyla elimizdeki kitap ortaya çıkmıştır. Katkıda bulunan bütün yazar
arkadaşlarıma emekleri için çok teşekkür ederiz.
Yazarlar: Prof. Dr. C. Gazi UÇKUN
Doç. Dr. Taner BORA
Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin ARAS
Dr. Fulya ALMAZ
Öğr. Gör. Orkun KONAK
Öğr. Gör. Aykut TOSUN
Öz. Güv. Uzm. Erkan ENGİN
Doç. Dr. Seher UÇKUN
Dr. Öğr. Üyesi Deniz ACARAY
Dr. Uğur DEMİRCİ
Öğr. Gör. Uzm. Dr. Feyza BORA
Öğr. Gör. Asiye YÜKSEL
Öğr. Gör. Barış DEMİR
Erhan TERZİOĞLU

Herkesin
bildiğini
düşündüğümüz
MASLOW'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi
vardır ve ilk basamak "Fiziksel ihtiyaçlar''
ikinci basamak "güvenlik ihtiyacı'' şeklinde üstlere doğru gider. Günümüz dünyasına
baktığımızda savaşlar, çatışmalar, kargaşa, kaos, taciz-tecavüz yani kısaca güvenliğin
olmadığı veya varsa bile en alt seviyelere düştüğü bir ortam görülmektedir. Örneğin
Suriye'deki iç savaş! Her şeyleri var tarlada buğday, dalda zeytin, ahırda hayvan.
Ama insan yok. Çünkü güvenlik yok. İnsanlar can derdinde fiziksel ihtiyaçlarını
karşılayacak imkanı var ama güvenlik sorunu ön plana çıktığı ve kendini güvensiz
hissettiği için bulunduğu yeri terk ediyor. Birinci kademedeki ihtiyaç "Güvenlik''
oluyor. MASLOW'un piramidindeki birinci ve ikinci yer değiştirmiştir. Güvenlik sadece
savaş, çatışma, kaos ortamlarında değil, normal günlük hayatımızda da önemlidir. İnsanlık tarihine bakıldığında göçebelik dönemlerinden yerleşik döneme geçiş, cilalı
taş devrinden-sanayi devrimi, şehirleşme ve çeşitli buluş ve özellikle bilişim ve
iletişim teknolojisinde ulaşılan seviyeye gelindiğinde, iş bölümü basitten karmaşıklığa
ve uzmanlığın önemi doğrultusunda sayısız meslekler oluşmuştur. Bugün artık,
dünyamızda, özellikle ülkemizde, halk arasında söylenegeldiği üzere "ne iş olsa
yaparım'' mantığı çoktan geride kalmış ve her bir işin yapılması için özel bir meslek
oluşmuştur. Hatta bu oluşan bu mesleklerle ilgili olarak okullar, çeşitli eğitim ve
sertifika programları geliştirilmiştir.
Mesleklerin ortaya çıkıp icra edilmesi, beraberinde anında her zaman yasal bir
düzenlemeyi getirmemiştir. Ancak, zamanla bunların daha iyi yapılması,
standartlarının belirlenmesi ve çeşitli nedenlerle yasal zeminde yapılması için
çalışmalar yapılmıştır.
Ekonomi ve siyaset alanında liberalizmin gelişmesi ve ulaşım araçları, turizm
vasıtasıyla insanların daha çok seyahat etmeleri ve bu gelişmeler sonrası bugün
dünyanın küçük bir köy olarak nitelendirilecek ölçüde gelişmelerin ülkeleri
etkilemeleri sonucu, her bir ülkede değişik nedenlerle yeni mesleklere olan ihtiyaçlar
artmıştır.
Sanayi devriminden bu yana yaşanan hızlı değişim, gelişen teknoloji, insan ilişkilerini
de doğrudan etkilemiş ve karmaşıklaştırılmıştır. Ekonomik ilişkiler, ticari ilişkiler ve
siyasi ilişkilerin yapısı, işleyişi değişmiş ve birbirinin içine girer ve, birbirini tamamlar
hale gelmiştir. Yaşanan bu olgu, yeni bir insan ve yeni bir yaşam biçimini de ortaya
çıkarmıştır.
Sanayi devrimi büyük kentlerin (metropol) dolmasını, nüfusun buralara yığılmasını ve
dolayısıyla çıkar ilişkilerinin, yasal ve yasa dışı kazanç yollarının artmasını da
getirmiştir. Büyük kentler, asayişin bozulmasına, dürüst, namuslu sıradan insanların
yaşam alanlarının daralmasına ve toplumsal ilişkilerin erozyonuna yol açmıştır.
Merkezi yöntemlerin bu bozulma ve yozlaşma ile başa çıkabilmelerinde başvurdukları
hukuk yolları, polisiye önlemler eldeki mevcut yapı ve olanaklarla doğrudan bağlantılı
olduğu için yeterince başarılı olamamıştır.
Devletin, yasal olmayana, hukuk dışı olana karşı vereceği mücadelede
desteklenmesi, işinin kolaylaştırılması gereklidir. Genel kolluk kuvvetleri, düzeni
korumak ve toplumsal güvenliği ülkenin her karış toprağına yaymak için çaba
harcamalı ve enerjisini, bilgisini bu yönde kullanmalıdır. Enerjinin belli bir yöne
aktarılabilmesi de ancak faaliyet alanlarının daraltılması, yapılan işlerin
sadeleştirilmesi ve oluşacak başka birimlere aktarılması ile olabilir. Bunun şu andaki
uygulaması Özel Güvenlik ve Koruma Yasası (5188 sayılı) ile gerçekleşmiştir. Polis ve
jandarma, bugüne kadarki görev alanlarının bir kısmını, yeni oluşan özel güvenlik ve
koruma sektörüne bırakmış ve daha da bırakmaya devam edecektir.
20 yaşına doğru ilerleyen Özel Güvenlik Sektöründe ne yazık ki tam anlamıyla ve
ihtiyacı karşılayacak şekilde literatür oluşmamıştır. Bunda biz akademisyenlerinde
sorumluluğu büyüktür. Sadece eğitim kurumlarının kurs kitaplarından ve birkaç
sempozyum kitabında yer alan bildiri ile birkaç makalenin ötesine geçilememiştir. İşte
bu düşünceyle ve bir grup arkadaşımla hem Özel Güvenlik ve Koruma Programlarında
okuyan öğrencilere, hem de konuyla ilgilenen diğer paydaşlara bir nebze faydalı
olmak amacıyla elimizdeki kitap ortaya çıkmıştır. Katkıda bulunan bütün yazar
arkadaşlarıma emekleri için çok teşekkür ederiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat