Hak-Muhammed-Ali

Stok Kodu:
9786056240270
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
354
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-06-14
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.00
4.80
9786056240270
157802
Hak-Muhammed-Ali
Hak-Muhammed-Ali
4.80
Türklerin Anadolu'yu yurt edinip buraya yerleşme çabaları kolay olmamıştır. Çeşitli sebeplerle anayurtlarından binlerce kilometre uzağa gitmek, orada yepyeni bir çevrede yeni bir toplum kurmak, bunu yaparken hem dışarıdan gelecek saldırılara karşı hazır olmak hem iç çekişmelerle baş etmek elbette sancılı bir süreç olmuştur. Anadolu'ya yerleşmeler devam ederken yine Orta Asya'dan gelen Moğolların saldırıları da devam etmektedir bu arada. İşte Anadolu böyle sıkıntılarla boğuşurken çeşitli yerlerde gönül erleri ortaya çıkarak bunalan insanları, kızgın çöl ortasında bir vaha bulmuş gibi rahatlatmışlardır. Bu gönül erleri, Orta Asya'dan, Horasan'dan İslam'ı anlatmak için yine bu insanlarla yola çıkmış kişilerdir. Yunus Emre, Mevlana gibi bu büyük insanlardan bir de Hacı Bektaş Veli'dir. Hacı Bektaş Veli, Ehl-i Beyt'in İslam anlayışını sürdüren ve Orta Asya'yı aydınlatan Ahmet Yesevi'nin izinden gitmiş, Sulucakarahöyük'e kurduğu dergâhla yaralı gönüllere ilaç olmaya çalışmıştır. İnsana insan olduğu için değer veren Hacı Bektaş Veli, kısa zamanda insanların ilgisini çekmiş, türlü sıkıntılar için başvuru makamı olmuştur. Dergâhında öğrenciler yetiştirmiş, onları yetiştirirken hayattan uzak tutmamıştır. Bu öğrenciler, hem onun ders halkasında yer almış hem çalışmış, böylece hepsi birer Hacı Bektaş olmaya gayret etmiştir. Hacı Bektaş Veli, yetiştirdiği bu öğrencileri Anadolu'ya, Balkanlara göndererek edindikleri güzellikleri oralara yaymalarını amaçlamıştır. Böylece kaynağını Hacı Bektaş Veli'den alan ocaklar, yani Bektaşi dergâhları dört bir yanda etrafını ışıtmaya başlamıştır. Bektaşi dergâhları, sokaktaki herhangi bir insandan devletin en üst kademelerinde görev yapan insanlara kadar her kesimden insanın ilgisini çekmiştir. Çok yönlü olarak araştırılması gereken bu ilgi, bu ocakların çekim gücünü göstermektedir. Peki, niçin bu kadar etkili olabilmiştir bu dergâhlar? İşte, elinizdeki kitap, bu soruya cevap vermekte. Bu dergâhlarda etrafına ışık saçan insanların nasıl yetiştiğini anlatmakta. Gittikleri yerlerde sevilen, hürmet gören Bektaşi dervişleri, talipleri bu değerleri kimlerden, nasıl almışlardır? Onları yetiştiren insanlar kimlerdir ve bu insanlar hangi özelliklere sahiptir? Bu eğitim esnasında dervişlere ve taliplere model olarak gösterilen insanlar kimlerdir? Eğitim hangi kaynaklara dayanılarak yapılmaktadır? Bu kaynakların inanç, ibadet ve ahlak eğitimi konusundaki yaklaşım ve metotları nelerdir? Bu kaynaklar arasında ne gibi farklılıklar ve benzerlikler vardır? Bugün bile dikkat çekici bir konu olarak karşımızda duran Bektaşiliği daha yakından tanımak için dikkatle okunması gereken bir kitap, Alevilik-Bektaşilik Yolu: Hak-Muhammed-Ali.
Türklerin Anadolu'yu yurt edinip buraya yerleşme çabaları kolay olmamıştır. Çeşitli sebeplerle anayurtlarından binlerce kilometre uzağa gitmek, orada yepyeni bir çevrede yeni bir toplum kurmak, bunu yaparken hem dışarıdan gelecek saldırılara karşı hazır olmak hem iç çekişmelerle baş etmek elbette sancılı bir süreç olmuştur. Anadolu'ya yerleşmeler devam ederken yine Orta Asya'dan gelen Moğolların saldırıları da devam etmektedir bu arada. İşte Anadolu böyle sıkıntılarla boğuşurken çeşitli yerlerde gönül erleri ortaya çıkarak bunalan insanları, kızgın çöl ortasında bir vaha bulmuş gibi rahatlatmışlardır. Bu gönül erleri, Orta Asya'dan, Horasan'dan İslam'ı anlatmak için yine bu insanlarla yola çıkmış kişilerdir. Yunus Emre, Mevlana gibi bu büyük insanlardan bir de Hacı Bektaş Veli'dir. Hacı Bektaş Veli, Ehl-i Beyt'in İslam anlayışını sürdüren ve Orta Asya'yı aydınlatan Ahmet Yesevi'nin izinden gitmiş, Sulucakarahöyük'e kurduğu dergâhla yaralı gönüllere ilaç olmaya çalışmıştır. İnsana insan olduğu için değer veren Hacı Bektaş Veli, kısa zamanda insanların ilgisini çekmiş, türlü sıkıntılar için başvuru makamı olmuştur. Dergâhında öğrenciler yetiştirmiş, onları yetiştirirken hayattan uzak tutmamıştır. Bu öğrenciler, hem onun ders halkasında yer almış hem çalışmış, böylece hepsi birer Hacı Bektaş olmaya gayret etmiştir. Hacı Bektaş Veli, yetiştirdiği bu öğrencileri Anadolu'ya, Balkanlara göndererek edindikleri güzellikleri oralara yaymalarını amaçlamıştır. Böylece kaynağını Hacı Bektaş Veli'den alan ocaklar, yani Bektaşi dergâhları dört bir yanda etrafını ışıtmaya başlamıştır. Bektaşi dergâhları, sokaktaki herhangi bir insandan devletin en üst kademelerinde görev yapan insanlara kadar her kesimden insanın ilgisini çekmiştir. Çok yönlü olarak araştırılması gereken bu ilgi, bu ocakların çekim gücünü göstermektedir. Peki, niçin bu kadar etkili olabilmiştir bu dergâhlar? İşte, elinizdeki kitap, bu soruya cevap vermekte. Bu dergâhlarda etrafına ışık saçan insanların nasıl yetiştiğini anlatmakta. Gittikleri yerlerde sevilen, hürmet gören Bektaşi dervişleri, talipleri bu değerleri kimlerden, nasıl almışlardır? Onları yetiştiren insanlar kimlerdir ve bu insanlar hangi özelliklere sahiptir? Bu eğitim esnasında dervişlere ve taliplere model olarak gösterilen insanlar kimlerdir? Eğitim hangi kaynaklara dayanılarak yapılmaktadır? Bu kaynakların inanç, ibadet ve ahlak eğitimi konusundaki yaklaşım ve metotları nelerdir? Bu kaynaklar arasında ne gibi farklılıklar ve benzerlikler vardır? Bugün bile dikkat çekici bir konu olarak karşımızda duran Bektaşiliği daha yakından tanımak için dikkatle okunması gereken bir kitap, Alevilik-Bektaşilik Yolu: Hak-Muhammed-Ali.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat