İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler

Stok Kodu:
9789759000189
Boyut:
120-185
Sayfa Sayısı:
172
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2011
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
1.39
1.11
9789759000189
157611
İbni Haldun
İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler
1.11
İbni Haldun, kendisine yabancı olan çevrelere Doğunun Machivellisi/Montesquieusü olarak tak­dim edilir. Bu Avrupa-merkezci takdim, İbni Hal­dunu yücelttiği gibi, göreli olarak onu küçümsemek­tedir de. Çünkü aksini söylemek, yani Machievelli/Montes-quieu için Batının İbni Haldunları demek de pekâlâ mümkündür. Bu iki takdim, anılan düşünür­lere nereden baktığınız ile alakalıdır. Bu bağlamda bi­rinci takdim, bir Batılı için kabul edilebilir bir tanım­dır. Ancak bunun bir Doğulu tarafından kullanılması trajik ve fakat somut gerçekliği yansıtan bir durum­dur. Öncelikle trajiktir; çünkü Batı toplumları, bünye­sinden çıkarttığı düşünürlere önem vermektedirler. Onlar her bir filozofunu, kendi içinde belli bir tutarlı­lığı olan düşünce zincirinin vazgeçilmez bir halkası olarak görür ve sahiplenirler ve doğrusu da budur. Bu, gelişmişliğin arka planında yatan önemli faktörlerden birisidir. Buna karşı Doğu toplumlarına kalan ise, kendi gerçekliğini dahi Batıdan kopyalayarak almak­tır. Temelindeki neden veya nedenler ne olursa olsun, bu üstelik aslının kötü bir kopyasıdır da. İkinci olarak somut bir geçekliği yansıtmaktadır. Çünkü İbni Haldun, her ne kadar Osmanlı-Türk mü­nevveri ile Şeyhülislâm Pirizade Mehmet Sahib Efendinin Mukaddime çevirisiyle onsekizinci yüzyılın ortalarında tanışmışsa da, Türkiyenin aydınları tara­fından daha çok yakın bir geçmişte, Batılı kaynaklar vasıtasıyla, zoraki biçimde tanınmaya ve tanındığı öl­çüde şaşırtmaya başlamıştır. Görülmüştür ki, İbni Haldun, tarih felsefesi ve sosyoloji biliminin temelini atan, bunu da yaşadığı toplumun dinamiklerine yas­lanarak yapan düşünürlerden birisidir. Hatta öyle ki düşünürün, laiklik, evrim vb. gibi güncel tartışmalara ilişkin olarak bile, bu topraklardan çıkan bir cevabı vardır.
İbni Haldun, kendisine yabancı olan çevrelere Doğunun Machivellisi/Montesquieusü olarak tak­dim edilir. Bu Avrupa-merkezci takdim, İbni Hal­dunu yücelttiği gibi, göreli olarak onu küçümsemek­tedir de. Çünkü aksini söylemek, yani Machievelli/Montes-quieu için Batının İbni Haldunları demek de pekâlâ mümkündür. Bu iki takdim, anılan düşünür­lere nereden baktığınız ile alakalıdır. Bu bağlamda bi­rinci takdim, bir Batılı için kabul edilebilir bir tanım­dır. Ancak bunun bir Doğulu tarafından kullanılması trajik ve fakat somut gerçekliği yansıtan bir durum­dur. Öncelikle trajiktir; çünkü Batı toplumları, bünye­sinden çıkarttığı düşünürlere önem vermektedirler. Onlar her bir filozofunu, kendi içinde belli bir tutarlı­lığı olan düşünce zincirinin vazgeçilmez bir halkası olarak görür ve sahiplenirler ve doğrusu da budur. Bu, gelişmişliğin arka planında yatan önemli faktörlerden birisidir. Buna karşı Doğu toplumlarına kalan ise, kendi gerçekliğini dahi Batıdan kopyalayarak almak­tır. Temelindeki neden veya nedenler ne olursa olsun, bu üstelik aslının kötü bir kopyasıdır da. İkinci olarak somut bir geçekliği yansıtmaktadır. Çünkü İbni Haldun, her ne kadar Osmanlı-Türk mü­nevveri ile Şeyhülislâm Pirizade Mehmet Sahib Efendinin Mukaddime çevirisiyle onsekizinci yüzyılın ortalarında tanışmışsa da, Türkiyenin aydınları tara­fından daha çok yakın bir geçmişte, Batılı kaynaklar vasıtasıyla, zoraki biçimde tanınmaya ve tanındığı öl­çüde şaşırtmaya başlamıştır. Görülmüştür ki, İbni Haldun, tarih felsefesi ve sosyoloji biliminin temelini atan, bunu da yaşadığı toplumun dinamiklerine yas­lanarak yapan düşünürlerden birisidir. Hatta öyle ki düşünürün, laiklik, evrim vb. gibi güncel tartışmalara ilişkin olarak bile, bu topraklardan çıkan bir cevabı vardır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat