İnsânın Menşe'i / Nesl-i Beşer

Stok Kodu:
9786058460133
Boyut:
135-200
Sayfa Sayısı:
111
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.44
5.15
9786058460133
526119
İnsânın Menşe'i / Nesl-i Beşer
İnsânın Menşe'i / Nesl-i Beşer
5.154
İnsan, varolduğu günden bu yana nereden geldiğini, kökeninin ne olduğunu, nasıl yaşayan bir organizma olarak varolabildiğini merak edip durmuştur. Kafasını kurcalayan bu soruların yanıtı çeşitli yollarla vermeye çalışmıştır. Her yeni adım, her yeni bilgi ve yorum bu konuda daha çok düşünmesine ve daha çok fikir geliştirmesine neden olmuştur.

İlk dönem insanlar, varlıklarını yüce güçlerde aramış ve içinde yaşadıkları kozmosun nasıl oluştuğuna cevap aramışlardır. Kozmogonik anlatılarda evrenin nasıl yaratıldığını ve insanın bu evren içinde nasıl vücuda geldiğini mitolojik anlatılarla açıklamaya çalışmışlardır. Tabiatla insanın içiçe olması sebebiyle animistik unsurların yoğun biçimde bulunduğu inanç sistemleri geliştirerek insanın doğanın bir parçası olduğunu, her iki unsurun karşılıklı olarak bir oluş ve yok oluş içerisinde dönüp durduğunu düşünmüşlerdir. Tarım devrimiyle birlikte yerleşik hayat ve beslenme için daha az zaman ayırma avantajları onlara boş zamanlarında, doğadaki açıklayamadıkları unsurları inceleme ve karşılaştıkları güçlükleri teknikle aşmak için yaratıcı zaman etkinliği kazandırmıştır. Bu düşünce etkinliği aynı zamanda ona dünyayı algılamakta teorik düşünceler geliştirme fırsatı vermiş ve felsefe doğmuştur. Bununla beraber yaşadıkları bölgelere göre ilk maddenin toprak, su veya ateşten geldiğine dair görüşler öne sürmüş, bu çeşitlilik zamanla mitsel anlatılarla çok tanrılı dinlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hayattaki her birin ayrı unsura hükmeden Tanrılar yoluyla kotarıldığı düşüncesi ilk büyük medeniyetlerin de temelini oluşturmuştur. Antik Mısır, Antik Yunan ve daha pek çok eski medeniyetler üzerine yapılan araştırmaları incelediğimizde bunu açıkça görürüz.
İnsan, varolduğu günden bu yana nereden geldiğini, kökeninin ne olduğunu, nasıl yaşayan bir organizma olarak varolabildiğini merak edip durmuştur. Kafasını kurcalayan bu soruların yanıtı çeşitli yollarla vermeye çalışmıştır. Her yeni adım, her yeni bilgi ve yorum bu konuda daha çok düşünmesine ve daha çok fikir geliştirmesine neden olmuştur.

İlk dönem insanlar, varlıklarını yüce güçlerde aramış ve içinde yaşadıkları kozmosun nasıl oluştuğuna cevap aramışlardır. Kozmogonik anlatılarda evrenin nasıl yaratıldığını ve insanın bu evren içinde nasıl vücuda geldiğini mitolojik anlatılarla açıklamaya çalışmışlardır. Tabiatla insanın içiçe olması sebebiyle animistik unsurların yoğun biçimde bulunduğu inanç sistemleri geliştirerek insanın doğanın bir parçası olduğunu, her iki unsurun karşılıklı olarak bir oluş ve yok oluş içerisinde dönüp durduğunu düşünmüşlerdir. Tarım devrimiyle birlikte yerleşik hayat ve beslenme için daha az zaman ayırma avantajları onlara boş zamanlarında, doğadaki açıklayamadıkları unsurları inceleme ve karşılaştıkları güçlükleri teknikle aşmak için yaratıcı zaman etkinliği kazandırmıştır. Bu düşünce etkinliği aynı zamanda ona dünyayı algılamakta teorik düşünceler geliştirme fırsatı vermiş ve felsefe doğmuştur. Bununla beraber yaşadıkları bölgelere göre ilk maddenin toprak, su veya ateşten geldiğine dair görüşler öne sürmüş, bu çeşitlilik zamanla mitsel anlatılarla çok tanrılı dinlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hayattaki her birin ayrı unsura hükmeden Tanrılar yoluyla kotarıldığı düşüncesi ilk büyük medeniyetlerin de temelini oluşturmuştur. Antik Mısır, Antik Yunan ve daha pek çok eski medeniyetler üzerine yapılan araştırmaları incelediğimizde bunu açıkça görürüz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat