İstanbul'da İki Yıl 1919-1921 Bir Ressamın Günlüğü

Stok Kodu:
9789750846694
Boyut:
165-240
Sayfa Sayısı:
264
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-02
Çeviren:
Ali Berktay
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
15.00
12.00
9789750846694
534416
İstanbul'da İki Yıl 1919-1921 Bir Ressamın Günlüğü
İstanbul'da İki Yıl 1919-1921 Bir Ressamın Günlüğü
12
Ukrayna doğumlu ressam Alexis Gritchenko, Bizans
sanatına duyduğu hayranlıkla Aralık 1919 ile Mart 1921
tarihleri arasında İstanbul'da kaldı. Bir mimar titizliğiyle
Osmanlı dini yapılarını ve İstanbul'un sokaklarını
betimledi. Eski Köprü'den denize baktı. Suriçi'ne hayran kalıp Pera'dan nefret etti. İbrahim Çallı gibi ressamlarla
tanışıp İşgal kuvvetleri askerleriyle karşılaştı.
Büyükada'da aşkı tattı, fakat asıl önemlisi, yetenekli
ama parasız bir sanatçının duyduğu öfke patlamalarını
ve kızgınlıkları tüm doğallığıyla defterine kaydetti.
19 Ocak - Günlüğüme yazmayalı epey oldu. Soğuk ve
pislik yüzünden elimdeki yara geçmiyor. Çalışmamı
tamamen engelliyor ve fiziksel depresyonumu keskin
bir acıyla delip geçiyor. Bütün gün yağmurun altında
dolaştım durdum. Çarşıda, köprünün yanı başındaki,
Suriçi İstanbul'un girişinde nöbetçi gibi dikilen Yeni
Cami'nin avlusunda oyalandım. Tıpkı Moskova'daki
Sukhareva Kulesi gibi.
Ukrayna doğumlu ressam Alexis Gritchenko, Bizans
sanatına duyduğu hayranlıkla Aralık 1919 ile Mart 1921
tarihleri arasında İstanbul'da kaldı. Bir mimar titizliğiyle
Osmanlı dini yapılarını ve İstanbul'un sokaklarını
betimledi. Eski Köprü'den denize baktı. Suriçi'ne hayran kalıp Pera'dan nefret etti. İbrahim Çallı gibi ressamlarla
tanışıp İşgal kuvvetleri askerleriyle karşılaştı.
Büyükada'da aşkı tattı, fakat asıl önemlisi, yetenekli
ama parasız bir sanatçının duyduğu öfke patlamalarını
ve kızgınlıkları tüm doğallığıyla defterine kaydetti.
19 Ocak - Günlüğüme yazmayalı epey oldu. Soğuk ve
pislik yüzünden elimdeki yara geçmiyor. Çalışmamı
tamamen engelliyor ve fiziksel depresyonumu keskin
bir acıyla delip geçiyor. Bütün gün yağmurun altında
dolaştım durdum. Çarşıda, köprünün yanı başındaki,
Suriçi İstanbul'un girişinde nöbetçi gibi dikilen Yeni
Cami'nin avlusunda oyalandım. Tıpkı Moskova'daki
Sukhareva Kulesi gibi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat