Kişilik Haklarının İhlalinden Elde Edilen Kazancın İadesi Davası

Stok Kodu:
9786054823291
Boyut:
165-235
Sayfa Sayısı:
169
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-04
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
19.50
15.60
9786054823291
380360
Kişilik Haklarının İhlalinden Elde Edilen Kazancın İadesi Davası
Kişilik Haklarının İhlalinden Elde Edilen Kazancın İadesi Davası
15.6
Başkalarının kişilik haklarının ihlali diğer kişilerin kazanç vasıtası haline gelebilmektedir. Hukukta tazminat bir zararın karşılığıdır. Kişilik haklarının ihlalinde mağdur , tazminat hukuku bakımından doğrudan bir zarara uğramayabilir. Bu durum kişilik haklarına saygısı olmayanlar için kazanç vasıtası olmamalıdır.

Tanınmış kişilerin resminin, isminin reklam amacıyla kullanılması yoluyla kazanç sağlamak özellikle Kainat Güzeli Keriman Halisin resminin bir sabun fırması tarafından kullanılması örneği ile hukukumuzda tartışma konusu olmuştur.

Kişilik haklarının ihlali hukuki anlamda haksız fiildir. Bir haksız fiilin mağdur lehine tazminat hakkı doğurması mağdurun zarara uğramasına bağlıdır. Eğer bu kuralı mutlak olarak kişilik hakları ihlallerine uygular isek, birçok halde zarar yoksa, fail bu haksız fiilinden başkasının kişilik haklarını sermaye gibi kullanarak haksız kazanç elde edebilir.

Bu hukukun kabul edemeyaceği haksız durum, İsviçre Medeni Kanunu 28/A maddesine paralel olarak 3444 sayılı Kanunla eski Medeni Kanuna eklenen 24/a maddesi ile kişilik haklarının ihlali suretiyle elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edilebileceğinin kabulü ile ortadan kaldırılmaya çalışıldı ve aynı hüküm yeni Türk Medeni Kanununun 25. Maddesinin 3.fıkrasına konuldu.

Günümüzde kişilik haklarının ihlali, teknolojinin her geçen gün gelişmesi ile birlikte dünyada olduğu kadar ülkemizde de sıklıkla karşılaşılan bir sorun haline gelmiştir. Değişim ve gelişim kaçınılmaz olmakla birlikte, hayatları kolaylaştıran birtakım icatlar bazı hallerde kişilerin hukuken koruma altında olan değerlerine yapılacak haksız müdahaleleri de kolaşlaştırır hale gelmiştir. Bu doğrultuda kişiyi ve kişiye sıkı sıkıya bağlı kişilik haklarının korunması gereği doğmuştur.

Türk Medeni Kanununun 25. Maddesinin 3.fıkrasında yer alan bu hüküm uyarınca kişilik hakkı hukuka aykırı şekilde ihlal edilen kimselere, kişilik haklarının ihlalinden elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme yoluyla iadesini talep etme imkanı tanınmıştır. Bu kitapta, henüz uygulamada çok fazla karşımıza çıkmayan bir dava olan kişilik haklarının ihlali nedeniyle açılan vekaletsiz iş görme davası; Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Medeni Usul Hukuku ve başkaca birçok yönden incelenmiş olup, davanın önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.

Açıkcası akademik hayata daha yeni adım atan bir akademisyen adayı için üzerinde çalışılması zor bir konuydu. Yazar Pınar Akdemir, tereddüt etmeden bu konuda teklifimizi kabul etmiş ve Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilimdalının ilk Yüksek Lisans öğrencilerinden biri olarak konuyu bütün ayrıntıları ile inceleyip bir tez olarak sunmuştur.

Kitabın birinci bölümünde; hangi kişisel değerlerin hukuk düzenince koruma altında olduğu açıklanmaya çalışılmış olup uygulamada sıklıkla karşılaşılan kişilik hakkı ihlallerinden örnekler verilerek davanın ne tür ihlallerde gündeme geleceği sorusuna ışık tutulmuştur.

İkinci Bölümde; en temel haklardan kişilik haklarının, özel hukuk ve kamu hukuku bakımından hangi Kanunlarca ne şekilde korunduğu açıklanmış olup, Türk Medeni Kanunda yer alan hükme detaylı olarak yer verilmiştir.

Kitabın Kişilik Haklarının Vekaletsiz İş Görme Yoluyla Korunması başlıklı üçüncü bölümünde; öncelikle vekaletsiz iş görme kavramı ile türleri incelenmiş, daha sonra bu davanın hukuki niteliği, konusu, koşulları, tarafları, görevli ve yetkili mahkeme ile davaya uygulanacak zamanaşımı süresi üzerinde durularak, iade edilecek kazancın hesabı ile bu kazancın mirasçıya geçebilirliği ve dava yoluyla iadesi sağlanan bu kazancın eşlerin hangi mal grubu içerisinde yer alması gerekeceği gibi önem arz eden konulara da değinilmiştir.



Prof. Dr. Şeref ERTAŞ
Başkalarının kişilik haklarının ihlali diğer kişilerin kazanç vasıtası haline gelebilmektedir. Hukukta tazminat bir zararın karşılığıdır. Kişilik haklarının ihlalinde mağdur , tazminat hukuku bakımından doğrudan bir zarara uğramayabilir. Bu durum kişilik haklarına saygısı olmayanlar için kazanç vasıtası olmamalıdır.

Tanınmış kişilerin resminin, isminin reklam amacıyla kullanılması yoluyla kazanç sağlamak özellikle Kainat Güzeli Keriman Halisin resminin bir sabun fırması tarafından kullanılması örneği ile hukukumuzda tartışma konusu olmuştur.

Kişilik haklarının ihlali hukuki anlamda haksız fiildir. Bir haksız fiilin mağdur lehine tazminat hakkı doğurması mağdurun zarara uğramasına bağlıdır. Eğer bu kuralı mutlak olarak kişilik hakları ihlallerine uygular isek, birçok halde zarar yoksa, fail bu haksız fiilinden başkasının kişilik haklarını sermaye gibi kullanarak haksız kazanç elde edebilir.

Bu hukukun kabul edemeyaceği haksız durum, İsviçre Medeni Kanunu 28/A maddesine paralel olarak 3444 sayılı Kanunla eski Medeni Kanuna eklenen 24/a maddesi ile kişilik haklarının ihlali suretiyle elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edilebileceğinin kabulü ile ortadan kaldırılmaya çalışıldı ve aynı hüküm yeni Türk Medeni Kanununun 25. Maddesinin 3.fıkrasına konuldu.

Günümüzde kişilik haklarının ihlali, teknolojinin her geçen gün gelişmesi ile birlikte dünyada olduğu kadar ülkemizde de sıklıkla karşılaşılan bir sorun haline gelmiştir. Değişim ve gelişim kaçınılmaz olmakla birlikte, hayatları kolaylaştıran birtakım icatlar bazı hallerde kişilerin hukuken koruma altında olan değerlerine yapılacak haksız müdahaleleri de kolaşlaştırır hale gelmiştir. Bu doğrultuda kişiyi ve kişiye sıkı sıkıya bağlı kişilik haklarının korunması gereği doğmuştur.

Türk Medeni Kanununun 25. Maddesinin 3.fıkrasında yer alan bu hüküm uyarınca kişilik hakkı hukuka aykırı şekilde ihlal edilen kimselere, kişilik haklarının ihlalinden elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme yoluyla iadesini talep etme imkanı tanınmıştır. Bu kitapta, henüz uygulamada çok fazla karşımıza çıkmayan bir dava olan kişilik haklarının ihlali nedeniyle açılan vekaletsiz iş görme davası; Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Medeni Usul Hukuku ve başkaca birçok yönden incelenmiş olup, davanın önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.

Açıkcası akademik hayata daha yeni adım atan bir akademisyen adayı için üzerinde çalışılması zor bir konuydu. Yazar Pınar Akdemir, tereddüt etmeden bu konuda teklifimizi kabul etmiş ve Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilimdalının ilk Yüksek Lisans öğrencilerinden biri olarak konuyu bütün ayrıntıları ile inceleyip bir tez olarak sunmuştur.

Kitabın birinci bölümünde; hangi kişisel değerlerin hukuk düzenince koruma altında olduğu açıklanmaya çalışılmış olup uygulamada sıklıkla karşılaşılan kişilik hakkı ihlallerinden örnekler verilerek davanın ne tür ihlallerde gündeme geleceği sorusuna ışık tutulmuştur.

İkinci Bölümde; en temel haklardan kişilik haklarının, özel hukuk ve kamu hukuku bakımından hangi Kanunlarca ne şekilde korunduğu açıklanmış olup, Türk Medeni Kanunda yer alan hükme detaylı olarak yer verilmiştir.

Kitabın Kişilik Haklarının Vekaletsiz İş Görme Yoluyla Korunması başlıklı üçüncü bölümünde; öncelikle vekaletsiz iş görme kavramı ile türleri incelenmiş, daha sonra bu davanın hukuki niteliği, konusu, koşulları, tarafları, görevli ve yetkili mahkeme ile davaya uygulanacak zamanaşımı süresi üzerinde durularak, iade edilecek kazancın hesabı ile bu kazancın mirasçıya geçebilirliği ve dava yoluyla iadesi sağlanan bu kazancın eşlerin hangi mal grubu içerisinde yer alması gerekeceği gibi önem arz eden konulara da değinilmiştir.



Prof. Dr. Şeref ERTAŞ
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat