Köroğlu Destanı'ndan Esintiler

Stok Kodu:
9786058212800
Boyut:
160-240
Sayfa Sayısı:
402
Basım Yeri:
Sakarya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
18.00
14.40
9786058212800
450866
Köroğlu Destanı'ndan Esintiler
Köroğlu Destanı'ndan Esintiler
14.4
SÖZ BAŞI

Köroğlu halk içinde doğmuş, millî bir kahraman, bir yiğit, cömert, mert bir kişidir. O yiğitliğiyle, Alp tipi oluşuyla halkın sevgisini, takdirini kazanmış, ünü çağları aşmış, günümüze kadar gelmiştir.

Biz çocukluktan beri onun türküleriyle, hikâyeleriyle büyüdük. Köroğlu adını duyanda, onun Türküleri, deyişleri hâla kulağımızda canlanır. Köyümüze, kentimize gelen halk ozanları/âşıklar sazlarıyla, sözleriyle halkı dinletirken gümbür gümbür naralarıyla bize Köroğlu'nu yaşatırlar.

Halk ozanlarının, köye düğünlere gelişlerinde ben henüz ilkokuldaydım. O zaman teyp ve benzeri ses alıcı cihazlar yoktu. Âşıkların deyişlerini ancak kara kalemle yazmak mümkündü. Orta mektep öğrencisi olan ağabeyim Nizamettin Onk, âşıklara çok ilgi duyar, onların okuduğu şiirleri kara kalemle yazmaya çalışırdı. Yazdıklarını o günkü mahalli gazetelerde yayımlardı. Ağabeyimin Halk bilmine duyduğu ilgi beni de halk şiirine yöneltti. Babam Oruç ONK, eskiden beri halk ozanlarına ilgi gösterir, onların seçkinlerini köye davet eder, köy halkı bizim büyük odada toplanır, âşıkları, âşık hikâyelerini dinlerler, semaverden kaynayan çayı içerlerdi.

O günkü günleri yaşar gibi olduğumdan, üniversiteyi kazanıp, mezuniyet tezimi seçtiğimde, konu olarak "Köroğlu Destanı'nı" aldım. Tezimi derlerken, Halk bilimcisi öğretmen ağabeyim Nizamettin Onk'un hayli faydalarını gördüm.

Köroğlu Destanı[1], Anadolu'nun her tarafına yayılmış, her bölgede böyle kahraman kişiye sahip çıkılmıştır. Anadolu'nun neresine baksan, bir Köroğlu dağı, bir Köroğlu tepesi, Köroğlu yaylası, Köroğlu çeşmesi, atının ayak izleri, kendisinin yemek yediği sofralar gösterilir.

Burada tezimin gereği, biraz da Destan kelimesi üzerinde durmak istiyorum. "Destan" Farsça'da "Dâsıtan" kelimesinden geliyor. Şehnâme'nin başkahramanı Rüstem'in diğer adı "Dâsıtan"dır. Batı dillerinde Destana Epope, legend gibi isimler de veriliyor.

Özbe öz Türk olan Köroğlu'ya Ermeniler, Farslar ve diğer milletler de sahip çıkmaya çalışmıştır. Köroğlu "Aslımıza Murat Hanlı deyirler" şiirinde aslen Türk olduğunu, Murat Beyli olduğunu söyler. Köroğlu hikâyeleri hangi dilde anlatılırsa anlatılsın, şiirlerinin tamamı Türkçe söylenir. Bu da Köroğlu'nun özbe öz Türk olduğunu belirtmeye yeterlidir.

Köroğlu'nun nerede doğduğu tam olarak bilinmiyor. O, Anadolu ve Kafkaslarda doğmuştur. Benim yaptığım bütün araştırma ve incelemelerde, Ümit Kaftancıoğlu, Nejat Birdoğan ve diğer ozanlar Köroğlu'nun Anadolu'da doğduğu, aslen Erzincanlı olduğunu, onun uzantılarının Çamlıbel, Bolu, Balkanlara kadar uzandığını söylerler. Bazı âşıklar Köroğlu'nun Refahiye'nin Akça Köyü'nde doğduğunu belirtirler. Bu gün Akça Köyü, Kemah ilçesine bağlıdır. Bazı Kars âşıkları, Köroğlu'nun Kars taraflarında doğduğunu, onun Kars bölgesinde evi, mağarası vb. olduğunu belirtirler. Bilindiği gibi Halk Ozanı Yunus Emre'ye de Anadolu'nun çok yeri sahip çıkmıştır Yunus emre'nin Anadolu'nun 24 yerinde mezarı veya makamı vardır. Köroğlu'nun da Anadolu'nun birçok yerinde mezarı ve makamı olması halkın Yunus Emre gibi Köroğlu'ya da duyduğu sevgiden dolayıdır. Azerbaycanlı bir öğrencim (üniversite talebesi), "Köroğlu'nun Kafkaslarda ve Azerbaycan'da mezarı vardır" dedi.

Destan kahramanı Köroğlu bir yiğit, bir ozan, elinde sazı, dilinde sözüyle çağları aşmış, elinde kılıcı, altında atıyla halka zorbalık edenlere karşı vuruşmuş, kalkanıyla, gürzüyle dövüşmüştür.

Son zamanlarda Köroğlu Destanı üzerinde hayli araştırma ve incelemeler yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi Pertev Naili Boratav'ın çalışmalarıdır. Ayrıca Halk Bilimcisi Nejat Birdoğan, Doçent Metin Ekici, Hüseyin Seçmen, Ümit Kaftancıoğlu gibi yazarlar, Köroğlu ile ilgili yayında bulunmuşlardır. Çeşitli araştırmalar makaleler halinde yayımlanmıştır. Âşık Dursun Ceylani, Posoflu Sabit Müdami, Âşık Pünhani, İlhami, Şeref Taşlıova gibi âşıkların Köroğlu hikâyesi ile ilgili çalışmaları vardır.

"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu,

"Eğri kılınç kında paslanmalıdır."



Ateşli silahların yayılmasına kadar Köroğlu, kılıcıyla, kalkanıyla, şeşperiyle, sazıyla yaşamıştır. Sonuçta halk ozanlarının, Köroğlu'nun arkadaşlarıyla helallaşıp kırklar meclisine katıldığını, arkadaşlarından bazılarının Köroğlu'nu kırklar meclisinde gördüklerini söylerler.

Köroğlu kollarını anlatırken bu konuda geniş bilgi verilmiştir.



Ali ONK

Sakarya /Adapazarı, 2018
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Azerbaycan'da "Destan" sözcüğü masal, hikâye yerine kullanılmaktadır. Bazı halk ozanları da aynı sözü kullanırlar. Köroğlu'nun yaşadığı yer dumanlı çizkinli bir dağ beli olduğu için oraya "Çengli bel" denmektedir. "Çen" duman, sis anlâmindadır. Çenlibel'e Çamlıbel, çardak kaya Çenlibel gibi adlar da verilmektedir.
SÖZ BAŞI

Köroğlu halk içinde doğmuş, millî bir kahraman, bir yiğit, cömert, mert bir kişidir. O yiğitliğiyle, Alp tipi oluşuyla halkın sevgisini, takdirini kazanmış, ünü çağları aşmış, günümüze kadar gelmiştir.

Biz çocukluktan beri onun türküleriyle, hikâyeleriyle büyüdük. Köroğlu adını duyanda, onun Türküleri, deyişleri hâla kulağımızda canlanır. Köyümüze, kentimize gelen halk ozanları/âşıklar sazlarıyla, sözleriyle halkı dinletirken gümbür gümbür naralarıyla bize Köroğlu'nu yaşatırlar.

Halk ozanlarının, köye düğünlere gelişlerinde ben henüz ilkokuldaydım. O zaman teyp ve benzeri ses alıcı cihazlar yoktu. Âşıkların deyişlerini ancak kara kalemle yazmak mümkündü. Orta mektep öğrencisi olan ağabeyim Nizamettin Onk, âşıklara çok ilgi duyar, onların okuduğu şiirleri kara kalemle yazmaya çalışırdı. Yazdıklarını o günkü mahalli gazetelerde yayımlardı. Ağabeyimin Halk bilmine duyduğu ilgi beni de halk şiirine yöneltti. Babam Oruç ONK, eskiden beri halk ozanlarına ilgi gösterir, onların seçkinlerini köye davet eder, köy halkı bizim büyük odada toplanır, âşıkları, âşık hikâyelerini dinlerler, semaverden kaynayan çayı içerlerdi.

O günkü günleri yaşar gibi olduğumdan, üniversiteyi kazanıp, mezuniyet tezimi seçtiğimde, konu olarak "Köroğlu Destanı'nı" aldım. Tezimi derlerken, Halk bilimcisi öğretmen ağabeyim Nizamettin Onk'un hayli faydalarını gördüm.

Köroğlu Destanı[1], Anadolu'nun her tarafına yayılmış, her bölgede böyle kahraman kişiye sahip çıkılmıştır. Anadolu'nun neresine baksan, bir Köroğlu dağı, bir Köroğlu tepesi, Köroğlu yaylası, Köroğlu çeşmesi, atının ayak izleri, kendisinin yemek yediği sofralar gösterilir.

Burada tezimin gereği, biraz da Destan kelimesi üzerinde durmak istiyorum. "Destan" Farsça'da "Dâsıtan" kelimesinden geliyor. Şehnâme'nin başkahramanı Rüstem'in diğer adı "Dâsıtan"dır. Batı dillerinde Destana Epope, legend gibi isimler de veriliyor.

Özbe öz Türk olan Köroğlu'ya Ermeniler, Farslar ve diğer milletler de sahip çıkmaya çalışmıştır. Köroğlu "Aslımıza Murat Hanlı deyirler" şiirinde aslen Türk olduğunu, Murat Beyli olduğunu söyler. Köroğlu hikâyeleri hangi dilde anlatılırsa anlatılsın, şiirlerinin tamamı Türkçe söylenir. Bu da Köroğlu'nun özbe öz Türk olduğunu belirtmeye yeterlidir.

Köroğlu'nun nerede doğduğu tam olarak bilinmiyor. O, Anadolu ve Kafkaslarda doğmuştur. Benim yaptığım bütün araştırma ve incelemelerde, Ümit Kaftancıoğlu, Nejat Birdoğan ve diğer ozanlar Köroğlu'nun Anadolu'da doğduğu, aslen Erzincanlı olduğunu, onun uzantılarının Çamlıbel, Bolu, Balkanlara kadar uzandığını söylerler. Bazı âşıklar Köroğlu'nun Refahiye'nin Akça Köyü'nde doğduğunu belirtirler. Bu gün Akça Köyü, Kemah ilçesine bağlıdır. Bazı Kars âşıkları, Köroğlu'nun Kars taraflarında doğduğunu, onun Kars bölgesinde evi, mağarası vb. olduğunu belirtirler. Bilindiği gibi Halk Ozanı Yunus Emre'ye de Anadolu'nun çok yeri sahip çıkmıştır Yunus emre'nin Anadolu'nun 24 yerinde mezarı veya makamı vardır. Köroğlu'nun da Anadolu'nun birçok yerinde mezarı ve makamı olması halkın Yunus Emre gibi Köroğlu'ya da duyduğu sevgiden dolayıdır. Azerbaycanlı bir öğrencim (üniversite talebesi), "Köroğlu'nun Kafkaslarda ve Azerbaycan'da mezarı vardır" dedi.

Destan kahramanı Köroğlu bir yiğit, bir ozan, elinde sazı, dilinde sözüyle çağları aşmış, elinde kılıcı, altında atıyla halka zorbalık edenlere karşı vuruşmuş, kalkanıyla, gürzüyle dövüşmüştür.

Son zamanlarda Köroğlu Destanı üzerinde hayli araştırma ve incelemeler yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi Pertev Naili Boratav'ın çalışmalarıdır. Ayrıca Halk Bilimcisi Nejat Birdoğan, Doçent Metin Ekici, Hüseyin Seçmen, Ümit Kaftancıoğlu gibi yazarlar, Köroğlu ile ilgili yayında bulunmuşlardır. Çeşitli araştırmalar makaleler halinde yayımlanmıştır. Âşık Dursun Ceylani, Posoflu Sabit Müdami, Âşık Pünhani, İlhami, Şeref Taşlıova gibi âşıkların Köroğlu hikâyesi ile ilgili çalışmaları vardır.

"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu,

"Eğri kılınç kında paslanmalıdır."



Ateşli silahların yayılmasına kadar Köroğlu, kılıcıyla, kalkanıyla, şeşperiyle, sazıyla yaşamıştır. Sonuçta halk ozanlarının, Köroğlu'nun arkadaşlarıyla helallaşıp kırklar meclisine katıldığını, arkadaşlarından bazılarının Köroğlu'nu kırklar meclisinde gördüklerini söylerler.

Köroğlu kollarını anlatırken bu konuda geniş bilgi verilmiştir.



Ali ONK

Sakarya /Adapazarı, 2018
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Azerbaycan'da "Destan" sözcüğü masal, hikâye yerine kullanılmaktadır. Bazı halk ozanları da aynı sözü kullanırlar. Köroğlu'nun yaşadığı yer dumanlı çizkinli bir dağ beli olduğu için oraya "Çengli bel" denmektedir. "Çen" duman, sis anlâmindadır. Çenlibel'e Çamlıbel, çardak kaya Çenlibel gibi adlar da verilmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat