KOZA Bir Yaşam Sorgusu

Stok Kodu:
9786054910823
Boyut:
135-215
Sayfa Sayısı:
424
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
7.22
5.78
9786054910823
416251
KOZA
KOZA Bir Yaşam Sorgusu
5.778
Zafer Cebeci, yaşama ve aşka yeni bir gözle

bakabileceğiniz duygu ve akıl yüklü bir tanıklık ile

yeni bir nefes sunuyor satırlarında...

...Buldu sonunda işlemesi kağıttan daha zor çelik

yüzeyi. Kirli, paslı tenin içinde parıldayan demir

yüreğin serinliğinde içi cız etti! Parmaklarıyla bir

dokundu, temiz elleriyle bir sıvazladı, dile geldi gemi.

Ondan koca arşınlar olmasını istedi. Geceleri

yıldızlara yükselmesini! Suyun üzerinde gezinirken

incitmemesini. Dokun kıyısında onu beklemesini.

Dorulu atlar gibi bindiğinde sırtına, şaha kalkmasını

diledi. İçerde dev bir yürek, yüreğin üzerinde zırhlı

elbiseleri! Giydirdiler baştan sona bayramlıkları. Kol

kola girdiler, oturdukları sahilin düzlüğünden diğer

gemileri seyrettiler. Anlı şanlı tekneleri!

..."Sus!" derler. Yüzyıllardır susarız zaten. Babam bile

konuşmazdı doğru dürüst. Dedem hiç. On beş yıl

askerlik yapmış savaş yıllarında. Daha ne konuşabilir

ki adam? Ne konuşsun istenir? Sevmesini bile

bilememiş. Ben sevdim. Bizler sevdik Akil. Ancak yine,

"Sus!" derler. Neden susacağım, ne susacağım? Niçin?

Utanacak olan kim? Bu insanlar sevmeli. Sevdiğini

dile getirebilmeli...

... Suç kimin, bilmiyorduk. Ama gemi yapmamız

isteniyordu. Ve biz o gemilerin yapımına yalın ayak,

başıkabak başlamış olduk. Hayret ediyorum şimdi.

Üstelik yaptık da. En inanılmaz olanı bu.

...İnsanların güldüğünü görmek güzel bir şey! Onların

mutlu olduğunu duyumsamak hoş! Biz niçin cennette

yaşamayalım? Cennet kimin? Yoksa onun da mı

tapusunu dağıttılar bizler görmeden? O denli uyuduk

mu?
Zafer Cebeci, yaşama ve aşka yeni bir gözle

bakabileceğiniz duygu ve akıl yüklü bir tanıklık ile

yeni bir nefes sunuyor satırlarında...

...Buldu sonunda işlemesi kağıttan daha zor çelik

yüzeyi. Kirli, paslı tenin içinde parıldayan demir

yüreğin serinliğinde içi cız etti! Parmaklarıyla bir

dokundu, temiz elleriyle bir sıvazladı, dile geldi gemi.

Ondan koca arşınlar olmasını istedi. Geceleri

yıldızlara yükselmesini! Suyun üzerinde gezinirken

incitmemesini. Dokun kıyısında onu beklemesini.

Dorulu atlar gibi bindiğinde sırtına, şaha kalkmasını

diledi. İçerde dev bir yürek, yüreğin üzerinde zırhlı

elbiseleri! Giydirdiler baştan sona bayramlıkları. Kol

kola girdiler, oturdukları sahilin düzlüğünden diğer

gemileri seyrettiler. Anlı şanlı tekneleri!

..."Sus!" derler. Yüzyıllardır susarız zaten. Babam bile

konuşmazdı doğru dürüst. Dedem hiç. On beş yıl

askerlik yapmış savaş yıllarında. Daha ne konuşabilir

ki adam? Ne konuşsun istenir? Sevmesini bile

bilememiş. Ben sevdim. Bizler sevdik Akil. Ancak yine,

"Sus!" derler. Neden susacağım, ne susacağım? Niçin?

Utanacak olan kim? Bu insanlar sevmeli. Sevdiğini

dile getirebilmeli...

... Suç kimin, bilmiyorduk. Ama gemi yapmamız

isteniyordu. Ve biz o gemilerin yapımına yalın ayak,

başıkabak başlamış olduk. Hayret ediyorum şimdi.

Üstelik yaptık da. En inanılmaz olanı bu.

...İnsanların güldüğünü görmek güzel bir şey! Onların

mutlu olduğunu duyumsamak hoş! Biz niçin cennette

yaşamayalım? Cennet kimin? Yoksa onun da mı

tapusunu dağıttılar bizler görmeden? O denli uyuduk

mu?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat