Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar

Stok Kodu:
9789755392189
Boyut:
136-195
Sayfa Sayısı:
221
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000
Çeviren:
Nurçay Türkoğlu
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.44
3.56
9789755392189
23105
Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar
Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar
3.555
Medya araştırmalar, yüzyılın ikinci yarısına dek, sanayi toplumunun yol açtığı köklü değişmelerle uğraşıyordu. Temel sorun, sürüden ayrılan kuzular olarak görülen "yalnız kalabalıklar"ın modernleşme rotasında hangi politik güçlere yem olacağı iken, insani idealler alanının yalnızca küçük bir felsefeciler topluluğuna dert olması şaşırtıcı değildi. Bilim olduğunu kanıtlamaya çalışan medya incelemelerinin normatif sorularla vakit kaybetmesi abesti. İnsan dediğiniz, maddi ya da manevi bazı parametrelerce belirlenen bir yaratıktı sonuçta. Aşkınlık kişinin mesleki ve toplumsal işlevlerini, içinde doğduğu kültürün ötesine gitme ya da en azından sınırlarını zorlama yetisi felsefecilerin kuruntusuydu ve böyle bir yeti varsa bile bu küçük bir topluluğun imtizaydı. Oysa Babil efsanesinde "medyatör"ün görevi değil miydi "aşkın" ile "dünyevi"nin arabuluculuğunu yapmak, "akıl" ile "el"i birleştiren yürek olmak' Ancak tarih içinde medyanın merkez ve çevre arasındaki iletişimi sağlama işlevi farklı anlayışlar tarafaındn çok farklı biçimlerde kullanıldı. Bugün ise medya ve gazetecilk pratiği, işlevselliklerinin ötesinde, sanayi-sonrası toplumdaki görüntü ve simge bolluğunun temel taşı8yıcısı haline geldi. Devlet, kamu alanı ve özel alan arasındaki sınırların bulanıklaşmasında medyanın oynadığı rol arttı ve tartışma konusu oldu. Bireyin, özel alanının öne çıktığı bu kriz ortamında, simge ve görüntü dünyasının yeniden üretilmesinde rol alan aktrölerin sorumlulukları anımsanmak zorunda kalındı. Elinizdeki kitap böyle bir kriz ortamının ürünüdür. Medya ve gazetecilk pratiğini daha önceleri marjinal bir sorun olarak kabul edilen etik boyutuyla sorgulayan yazıların, aydınların ve medya araştırmacılarının yanı sıra medya sektöründe ekmek parası ile meslek ahlakı arasındaki dar sokakta ter döken gazetecileri de yakından ilgilendirmektedir. Kitap, öncelikle, ülkemizde çok szü edilmekte birlikte herhangi bir sistematiğe dayanmayan arayışların bir çıkmaza girmesinden korkanlara seslenirken, gzazetecilik ve yayıncılığın etik boyutunu önemseyenlere bu arayışlarında yalnız olmadıklarını anımsatmatadır. Vazifesini yaparken gözlerini kapatamayanlar, evet sizler, bir adım öne çıkabilir ve kitaptaki yazılarla söyleşmeye başlayabilirsiniz...
Medya araştırmalar, yüzyılın ikinci yarısına dek, sanayi toplumunun yol açtığı köklü değişmelerle uğraşıyordu. Temel sorun, sürüden ayrılan kuzular olarak görülen "yalnız kalabalıklar"ın modernleşme rotasında hangi politik güçlere yem olacağı iken, insani idealler alanının yalnızca küçük bir felsefeciler topluluğuna dert olması şaşırtıcı değildi. Bilim olduğunu kanıtlamaya çalışan medya incelemelerinin normatif sorularla vakit kaybetmesi abesti. İnsan dediğiniz, maddi ya da manevi bazı parametrelerce belirlenen bir yaratıktı sonuçta. Aşkınlık kişinin mesleki ve toplumsal işlevlerini, içinde doğduğu kültürün ötesine gitme ya da en azından sınırlarını zorlama yetisi felsefecilerin kuruntusuydu ve böyle bir yeti varsa bile bu küçük bir topluluğun imtizaydı. Oysa Babil efsanesinde "medyatör"ün görevi değil miydi "aşkın" ile "dünyevi"nin arabuluculuğunu yapmak, "akıl" ile "el"i birleştiren yürek olmak' Ancak tarih içinde medyanın merkez ve çevre arasındaki iletişimi sağlama işlevi farklı anlayışlar tarafaındn çok farklı biçimlerde kullanıldı. Bugün ise medya ve gazetecilk pratiği, işlevselliklerinin ötesinde, sanayi-sonrası toplumdaki görüntü ve simge bolluğunun temel taşı8yıcısı haline geldi. Devlet, kamu alanı ve özel alan arasındaki sınırların bulanıklaşmasında medyanın oynadığı rol arttı ve tartışma konusu oldu. Bireyin, özel alanının öne çıktığı bu kriz ortamında, simge ve görüntü dünyasının yeniden üretilmesinde rol alan aktrölerin sorumlulukları anımsanmak zorunda kalındı. Elinizdeki kitap böyle bir kriz ortamının ürünüdür. Medya ve gazetecilk pratiğini daha önceleri marjinal bir sorun olarak kabul edilen etik boyutuyla sorgulayan yazıların, aydınların ve medya araştırmacılarının yanı sıra medya sektöründe ekmek parası ile meslek ahlakı arasındaki dar sokakta ter döken gazetecileri de yakından ilgilendirmektedir. Kitap, öncelikle, ülkemizde çok szü edilmekte birlikte herhangi bir sistematiğe dayanmayan arayışların bir çıkmaza girmesinden korkanlara seslenirken, gzazetecilik ve yayıncılığın etik boyutunu önemseyenlere bu arayışlarında yalnız olmadıklarını anımsatmatadır. Vazifesini yaparken gözlerini kapatamayanlar, evet sizler, bir adım öne çıkabilir ve kitaptaki yazılarla söyleşmeye başlayabilirsiniz...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat