Milletlerarası Ticaret Hukuku

Stok Kodu:
9786053772323
Boyut:
17-24
Sayfa Sayısı:
591
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Kuşe
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
13.33
10.67
9786053772323
118886
Milletlerarası Ticaret Hukuku
Milletlerarası Ticaret Hukuku
10.665
Milletlerarası ticarî ilişkilerin temelini sözleşmeler oluşturmaktadır. Milletlerarası ticarî sözleşmelerin hazırlanması, ifası ve bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yolları genel kabul görmüş bir antlaşma veya bir milletlerarası ticaret kodu ile düzenlenmiş değildir. Milletlerarası ticarî sözleşmelere ilişkin kurallar üç sütuna dayanmaktadır: Millî hukuklar; milletlerarası antlaşmalar ve çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan kurallar. Bu üç sütundan millî hukukların ve iki veya çok taraflı antlaşmaların, milletlerarası ticaret alanında öncü rol oynadığı düşünülse de aslında bu alanı asıl yönlendiren ve ona hükmeden çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan kurallardır. Millî veya milletlerarası kuruluşlar; uluslarüstü kurumlar; ticaret ve sanayi odaları; meslek birlikleri, hazırladıkları kodlar, broşürler, genel işlem şartları, tip sözleşmeler, kanun modelleri ile milletlerarası ticaret hukukuna katkıda bulunmaktadırlar. Dış ticarete ilişkin her hukukî ilişki, ard arda birçok sözleşmenin yapılmasını; ihracatçı ve ithalatçının yanı sıra bankalar; acenteler; sigorta, taşıma ve lojistik şirketleri; depo/ardiye işletmecileri; gümrükçüler; ihracatçı birlikleri başta olmak üzere birçok kişi veya kuruluşun devreye girmesini gerektirmektedir. Söz konusu kişi veya kurumların devreye girmesiyle karşımıza çıkan çok boyutlu ticarî ilişkiler, çeşitli hukukî müesseselere başvurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Milletlerarası taşıma; sigorta; ithalat, ihracat ve gümrük; dış ticaretin finansmanı; gümrük birliği; serbest ticaret bölgeleri ve bölgesel ekonomik alanlar; banka teminat mektupları; dış ticarette şirket modelleri; kambiyo; ihracat kredi sigortaları ve uluslararası gözetim çeşitli müesseseler bağlamında incelenen başlıca konuları oluşturmaktadır. Milletlerarası ticaret sadece tarafların ve çeşitli kuruluşların kontrolünde olan bir alan değildir. Bu alana devletler de muhtelif şekillerde müdahale etmektedirler. Ambargolar; miktar ve kota kısıtlamaları; ihracat ve ithalat yasakları; kambiyo kontrolleri; çevre, hayvan, insan sağlığının ve kültürel varlıkların korunması amacıyla alınan önlemler devlet müdahalesinin en tipik örneklerini teşkil etmektedirler. Milletlerarası ticaret alanına devletin müdahalesi her zaman olumsuz yönde olmaz. İhracat teşvikleri; vergi iadeleri; muafiyet ve istisnalar; ihracat kredileri; ihracat kredi sigortaları; kalkınmada öncelikli yörelere yapılan yatırımlara tanınan kolaylıklar; kobilere verilen destekler devletin milletlerarası ticaret hayatına olumlu müdahaleleri olarak ortaya çıkmaktadır. Milletlerarası ticaret, daha çok tarafların hâkimiyetinde olan bir alan gibi gözükmekle beraber bir yandan devletin müdahale ettiği, diğer yandan milletlerarası ticarî kuruluşların ve uluslarüstü kurumların rol oynadığı bir alandır. Birçok aktörün değişik amaçlarla rol oynadığı ve karmaşık hukukî ilişkilerin egemen olduğu milletlerarası ticaret hukukunun sınırlarını kesin çizgilerle çizmek mümkün değildir. Bu sebeple milletlerarası ticaret hukuku alanında çalışmak okyanusta yüzmek gibidir. Başı sonu belli olmayan bu sahada her kulaç atışta kıyıya yaklaştığınızı sanırsınız, ama kıyı çok uzaktadır. Barındırdığı hukukî ilişkilerin ve aktörlerin çeşitliliği tıpkı bir okyanus kadar zengindir. Ayrıca milletlerarası ticarî ilişkilerin sürekli gelişmesi ve değişmesi bu alanı devinimi olan, renkli, cazip, çekici ama bir o kadar da tehlikeli ve riskli hale getirmektedir. Üstelik sıradan bir milletlerarası ticarî ilişki, devletleri birbirine düşürebilmekte veya diplomatik gerginliklere yol açabilmektedir. Milletlerarası ticaretin sürekli kendini yenilemesinin; kapsamının ve sınırlarının kesin çizgilerle çizilememesinin; bu alanda millî ve milletlerarası düzeyde hazırlanan kuralların değişkenliğinin; her geçen gün yeni müesseselerin milletlerarası ticaret hayatına katılmasının yol açtığı zorluklar, kitabın hazırlanmasına da etki etmiştir. Her şeyden önce binlerce sayfaya ulaşan dış ticaret mevzuatının takibi ve güncelleştirilmesi; milletlerarası ticaret alanındaki gelişmelerin takip edilmesi ve bu gelişmelerin Türk dış ticaret hukuku açısından değerlendirilmesi emek yoğun bir çalışmayı gerektirmiştir. Milletlerarası ticaretin uçsuz bucaksız bir alan olması, kitapta incelenen konuların seçimini de zorlaştırmıştır. Kitabımızda, milletlerarası ticaretin temel konuları incelenmiştir.
Milletlerarası ticarî ilişkilerin temelini sözleşmeler oluşturmaktadır. Milletlerarası ticarî sözleşmelerin hazırlanması, ifası ve bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yolları genel kabul görmüş bir antlaşma veya bir milletlerarası ticaret kodu ile düzenlenmiş değildir. Milletlerarası ticarî sözleşmelere ilişkin kurallar üç sütuna dayanmaktadır: Millî hukuklar; milletlerarası antlaşmalar ve çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan kurallar. Bu üç sütundan millî hukukların ve iki veya çok taraflı antlaşmaların, milletlerarası ticaret alanında öncü rol oynadığı düşünülse de aslında bu alanı asıl yönlendiren ve ona hükmeden çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan kurallardır. Millî veya milletlerarası kuruluşlar; uluslarüstü kurumlar; ticaret ve sanayi odaları; meslek birlikleri, hazırladıkları kodlar, broşürler, genel işlem şartları, tip sözleşmeler, kanun modelleri ile milletlerarası ticaret hukukuna katkıda bulunmaktadırlar. Dış ticarete ilişkin her hukukî ilişki, ard arda birçok sözleşmenin yapılmasını; ihracatçı ve ithalatçının yanı sıra bankalar; acenteler; sigorta, taşıma ve lojistik şirketleri; depo/ardiye işletmecileri; gümrükçüler; ihracatçı birlikleri başta olmak üzere birçok kişi veya kuruluşun devreye girmesini gerektirmektedir. Söz konusu kişi veya kurumların devreye girmesiyle karşımıza çıkan çok boyutlu ticarî ilişkiler, çeşitli hukukî müesseselere başvurulmasını zorunlu hale getirmektedir. Milletlerarası taşıma; sigorta; ithalat, ihracat ve gümrük; dış ticaretin finansmanı; gümrük birliği; serbest ticaret bölgeleri ve bölgesel ekonomik alanlar; banka teminat mektupları; dış ticarette şirket modelleri; kambiyo; ihracat kredi sigortaları ve uluslararası gözetim çeşitli müesseseler bağlamında incelenen başlıca konuları oluşturmaktadır. Milletlerarası ticaret sadece tarafların ve çeşitli kuruluşların kontrolünde olan bir alan değildir. Bu alana devletler de muhtelif şekillerde müdahale etmektedirler. Ambargolar; miktar ve kota kısıtlamaları; ihracat ve ithalat yasakları; kambiyo kontrolleri; çevre, hayvan, insan sağlığının ve kültürel varlıkların korunması amacıyla alınan önlemler devlet müdahalesinin en tipik örneklerini teşkil etmektedirler. Milletlerarası ticaret alanına devletin müdahalesi her zaman olumsuz yönde olmaz. İhracat teşvikleri; vergi iadeleri; muafiyet ve istisnalar; ihracat kredileri; ihracat kredi sigortaları; kalkınmada öncelikli yörelere yapılan yatırımlara tanınan kolaylıklar; kobilere verilen destekler devletin milletlerarası ticaret hayatına olumlu müdahaleleri olarak ortaya çıkmaktadır. Milletlerarası ticaret, daha çok tarafların hâkimiyetinde olan bir alan gibi gözükmekle beraber bir yandan devletin müdahale ettiği, diğer yandan milletlerarası ticarî kuruluşların ve uluslarüstü kurumların rol oynadığı bir alandır. Birçok aktörün değişik amaçlarla rol oynadığı ve karmaşık hukukî ilişkilerin egemen olduğu milletlerarası ticaret hukukunun sınırlarını kesin çizgilerle çizmek mümkün değildir. Bu sebeple milletlerarası ticaret hukuku alanında çalışmak okyanusta yüzmek gibidir. Başı sonu belli olmayan bu sahada her kulaç atışta kıyıya yaklaştığınızı sanırsınız, ama kıyı çok uzaktadır. Barındırdığı hukukî ilişkilerin ve aktörlerin çeşitliliği tıpkı bir okyanus kadar zengindir. Ayrıca milletlerarası ticarî ilişkilerin sürekli gelişmesi ve değişmesi bu alanı devinimi olan, renkli, cazip, çekici ama bir o kadar da tehlikeli ve riskli hale getirmektedir. Üstelik sıradan bir milletlerarası ticarî ilişki, devletleri birbirine düşürebilmekte veya diplomatik gerginliklere yol açabilmektedir. Milletlerarası ticaretin sürekli kendini yenilemesinin; kapsamının ve sınırlarının kesin çizgilerle çizilememesinin; bu alanda millî ve milletlerarası düzeyde hazırlanan kuralların değişkenliğinin; her geçen gün yeni müesseselerin milletlerarası ticaret hayatına katılmasının yol açtığı zorluklar, kitabın hazırlanmasına da etki etmiştir. Her şeyden önce binlerce sayfaya ulaşan dış ticaret mevzuatının takibi ve güncelleştirilmesi; milletlerarası ticaret alanındaki gelişmelerin takip edilmesi ve bu gelişmelerin Türk dış ticaret hukuku açısından değerlendirilmesi emek yoğun bir çalışmayı gerektirmiştir. Milletlerarası ticaretin uçsuz bucaksız bir alan olması, kitapta incelenen konuların seçimini de zorlaştırmıştır. Kitabımızda, milletlerarası ticaretin temel konuları incelenmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat