Nasıl Sosyalizm? Hangi Yeşil? Niçin Tinsellik?

Stok Kodu:
9789755391359
Boyut:
136-195
Sayfa Sayısı:
196
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1996-05
Çeviren:
Tanıl Bora
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
2.78
2.22
9789755391359
38106
Nasıl Sosyalizm? Hangi Yeşil? Niçin Tinsellik?
Nasıl Sosyalizm? Hangi Yeşil? Niçin Tinsellik?
2.223
İnsanın özgürleşmesiden yana olan bütün samimi sosyalist, solcu ve özgürlükçüler tarafından geçtiğimiz yıllarda pek çok özeleştiri yapıldı. Bu özeleştirilede "Reel" sosyalizm adına yürütülen baskıcı merkezi devlet iktidarının insanların sosyalist ütopyadan nasıl yabancılaştırdığı, sosyalizmi ekonomiye ve ekonomik hedeflere indirgemenin kapitalist zihniyeti sürdürmenin dikalası olduğu dahası, sanayi uygarlığının üretimci/tüketimci mantığını aşmadan dünyayı değiştirmenin mümkün olmadığı ifade edildi. Şimdilerde de, salt "nesnel çıkar"lara ve akla hitap etmenin, insanlar arasında özgürleştirici ilişkiler kurmanın kapılarını sonuna dek açmaya yeterli olmadığı anlaşılıyor; duyguları, vicdanları, gönülleri, "muhabbet"i işin içine kata, mevcut düzenin ruhsuzlaştırdığı hayata ruh vermeyi amaçlayan siyaset biçimleri aranıyor. İşte, Rudolf Bahro, kısaca özetlediğimiz bu düşünsel ve duygusal macerayı ilişklerinde yaşayan bir "fikir ve gönül"adamı ! Doğu Almanyalı bir aydın olarak, 1970´lerin sonlarında, sosyalist devlet iktidarlarına sosyalizm adına getirilen en kapsamlı ve devrimci eleştirilerden birini yaptı. 1980´lerde, göçmeye zorlandığı Batı Almanya´da yükselen Yeşil harketin en "kışkırtıcı" düşünürlerinden biriydi. 1990´larda ise, bilgi yöntemine yönelik eleştirilerini radikalleştirdi; özgürleştirici bir devrimci dönüşümün, mutlaka insanın tinsel varlığını da kavraması gerektiğini vurgulamaya başladı. Öyle ya, insanın tinsel varlığı ve bu varlığın onu yönelttiği davranış ve eylem tarzı da "maddi hayat"ın esaslı bir unsuruydu. O halde, düşünsel ve duygusal bünyemizdeki yabancılaştırıcı bağları koparmak, devrimci bir özgürleşme uğraşının olmazsa olmaz adımı olmalıydı... Rudolf Bahro, yakın dönemde sosyalist, sol, özgürlükçü düşünce içindeki özeleştirel radikalizmin en "heyecanlı" kişiliklerinden birisi. Bütün söyledikelrini büyük bir heyecanla söyleyen, fikirleri "şıklık" olsun diye abartma saikiyle değil sahiden bu heyecanla uçlaştıran birisi. Akademisyen ve teorisyen kaygılarıyla değil, her zaman "ne yapmalı, nasıl etmeli'" heevesini taşıyarak ve yansıtarak yazan bir düşünce insanı.
İnsanın özgürleşmesiden yana olan bütün samimi sosyalist, solcu ve özgürlükçüler tarafından geçtiğimiz yıllarda pek çok özeleştiri yapıldı. Bu özeleştirilede "Reel" sosyalizm adına yürütülen baskıcı merkezi devlet iktidarının insanların sosyalist ütopyadan nasıl yabancılaştırdığı, sosyalizmi ekonomiye ve ekonomik hedeflere indirgemenin kapitalist zihniyeti sürdürmenin dikalası olduğu dahası, sanayi uygarlığının üretimci/tüketimci mantığını aşmadan dünyayı değiştirmenin mümkün olmadığı ifade edildi. Şimdilerde de, salt "nesnel çıkar"lara ve akla hitap etmenin, insanlar arasında özgürleştirici ilişkiler kurmanın kapılarını sonuna dek açmaya yeterli olmadığı anlaşılıyor; duyguları, vicdanları, gönülleri, "muhabbet"i işin içine kata, mevcut düzenin ruhsuzlaştırdığı hayata ruh vermeyi amaçlayan siyaset biçimleri aranıyor. İşte, Rudolf Bahro, kısaca özetlediğimiz bu düşünsel ve duygusal macerayı ilişklerinde yaşayan bir "fikir ve gönül"adamı ! Doğu Almanyalı bir aydın olarak, 1970´lerin sonlarında, sosyalist devlet iktidarlarına sosyalizm adına getirilen en kapsamlı ve devrimci eleştirilerden birini yaptı. 1980´lerde, göçmeye zorlandığı Batı Almanya´da yükselen Yeşil harketin en "kışkırtıcı" düşünürlerinden biriydi. 1990´larda ise, bilgi yöntemine yönelik eleştirilerini radikalleştirdi; özgürleştirici bir devrimci dönüşümün, mutlaka insanın tinsel varlığını da kavraması gerektiğini vurgulamaya başladı. Öyle ya, insanın tinsel varlığı ve bu varlığın onu yönelttiği davranış ve eylem tarzı da "maddi hayat"ın esaslı bir unsuruydu. O halde, düşünsel ve duygusal bünyemizdeki yabancılaştırıcı bağları koparmak, devrimci bir özgürleşme uğraşının olmazsa olmaz adımı olmalıydı... Rudolf Bahro, yakın dönemde sosyalist, sol, özgürlükçü düşünce içindeki özeleştirel radikalizmin en "heyecanlı" kişiliklerinden birisi. Bütün söyledikelrini büyük bir heyecanla söyleyen, fikirleri "şıklık" olsun diye abartma saikiyle değil sahiden bu heyecanla uçlaştıran birisi. Akademisyen ve teorisyen kaygılarıyla değil, her zaman "ne yapmalı, nasıl etmeli'" heevesini taşıyarak ve yansıtarak yazan bir düşünce insanı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat