Osmanlı Hayatından Kesitler -menâkıb-ı Kethüdazâde

Stok Kodu:
9789755744495
Sayfa Sayısı:
464
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000
Çeviren:
Hasan Gürkan
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
5.00
4.00
9789755744495
78082
Osmanlı Hayatından Kesitler -menâkıb-ı Kethüdazâde
Osmanlı Hayatından Kesitler -menâkıb-ı Kethüdazâde
4.002
Bu eser ne bir tarih, ne bir edebiyat ve ne de tasavvuf klasiğidir. Ciddî bazı ilmî mülâhazalara, fıkha, tefsire veya hadise ait meselelere temas etmemekte, kaleme alındığı 19. yüzyılın sosyal, siyasal veya askeri olaylarını da irdelememektedir. Kitabı ilk defa eline alanın dikkatini çekecek olan hikâyelerden, onun bir hikâye veya mizah kitabı olduğu da söylenemez. O aslında bütün bunları içeren ve üzerindeki menâkıbnâme ismini de aşan bir karaktere sahiptir. Zira biyografik çalışma, yazılı tarih ve ilmî mülahazaların kapsamı dışında kalan, Osmanlı insanı ve toplumunun karakterini içeriden tanımlayan ve kısmen psiko-sosyal tarihin alanı içerisine dahil edebileceğimiz bir muhteviyata sahiptir. Bu nedenle eser ancak tamamen okunduğunda, yansıttığı görüşler değerlendirildiğinde önerdiği insan, toplum ve çevre modeli anlaşılabilmektedir. Bu menâkıbnâmede anlatılan ve fikirleri tanıtılan Kethüdâzâde Mehmed Ârif Efendi, ilmî/akademik kariyerini tamamlamış, her ne kadar şeyhülislâmlık yapmamışsa da Rumeli Kazaskerliği titrini ihraz etmiştir. Beşiktaş İlmî Cemiyeti içerisinde fahrî olarak çalışmıştır. Çoğunlukla Nakşibendiyeden Beşiktaş Neccarzâde Rızâ Efendi dergâhında eğlenmekle birlikte, Bektâşî babalarıyla yarenlik etmekte; İstanbul dergâhlarını, Beyoğlu kiliselerini dolanmakta, her türlü grup ve zümrelerle görüşmektedir. Kitap genelde Kethüdâzâdenin sohbetlerinden tutulan hikâye türü kısa nakillerden oluşmaktadır. Ancak her birinde bir ibret ve nükte yüklü hikayelerle Ârif Efendi ve fikirleri etrafında tanımlanmaya çalışılan, aslında Osmanlıda kendilerini pek de açığa vurmayan, dahası gizlemek için özel gayret sarf eden bir anlayışı, Melâmîliği temsil etmektedir. Bu anlayışın mümessilleri hayata bakış tarzlarıyla toplum içerisinde özgün bir şekilde varlıklarını sürdürmekte, dinî ve dünyevî işlerinde farklı olmayı, dikkat çekmeyi büyük günah olarak algılamakta, sadeliği tercih etmektedirler. Bütün bunların yanında Menâkıbnâmenin en büyük özelliklerinden birisi de, herhalde içerdiği tarihî, edebî ve tasavvufî metin ve kayıtlardır.
Bu eser ne bir tarih, ne bir edebiyat ve ne de tasavvuf klasiğidir. Ciddî bazı ilmî mülâhazalara, fıkha, tefsire veya hadise ait meselelere temas etmemekte, kaleme alındığı 19. yüzyılın sosyal, siyasal veya askeri olaylarını da irdelememektedir. Kitabı ilk defa eline alanın dikkatini çekecek olan hikâyelerden, onun bir hikâye veya mizah kitabı olduğu da söylenemez. O aslında bütün bunları içeren ve üzerindeki menâkıbnâme ismini de aşan bir karaktere sahiptir. Zira biyografik çalışma, yazılı tarih ve ilmî mülahazaların kapsamı dışında kalan, Osmanlı insanı ve toplumunun karakterini içeriden tanımlayan ve kısmen psiko-sosyal tarihin alanı içerisine dahil edebileceğimiz bir muhteviyata sahiptir. Bu nedenle eser ancak tamamen okunduğunda, yansıttığı görüşler değerlendirildiğinde önerdiği insan, toplum ve çevre modeli anlaşılabilmektedir. Bu menâkıbnâmede anlatılan ve fikirleri tanıtılan Kethüdâzâde Mehmed Ârif Efendi, ilmî/akademik kariyerini tamamlamış, her ne kadar şeyhülislâmlık yapmamışsa da Rumeli Kazaskerliği titrini ihraz etmiştir. Beşiktaş İlmî Cemiyeti içerisinde fahrî olarak çalışmıştır. Çoğunlukla Nakşibendiyeden Beşiktaş Neccarzâde Rızâ Efendi dergâhında eğlenmekle birlikte, Bektâşî babalarıyla yarenlik etmekte; İstanbul dergâhlarını, Beyoğlu kiliselerini dolanmakta, her türlü grup ve zümrelerle görüşmektedir. Kitap genelde Kethüdâzâdenin sohbetlerinden tutulan hikâye türü kısa nakillerden oluşmaktadır. Ancak her birinde bir ibret ve nükte yüklü hikayelerle Ârif Efendi ve fikirleri etrafında tanımlanmaya çalışılan, aslında Osmanlıda kendilerini pek de açığa vurmayan, dahası gizlemek için özel gayret sarf eden bir anlayışı, Melâmîliği temsil etmektedir. Bu anlayışın mümessilleri hayata bakış tarzlarıyla toplum içerisinde özgün bir şekilde varlıklarını sürdürmekte, dinî ve dünyevî işlerinde farklı olmayı, dikkat çekmeyi büyük günah olarak algılamakta, sadeliği tercih etmektedirler. Bütün bunların yanında Menâkıbnâmenin en büyük özelliklerinden birisi de, herhalde içerdiği tarihî, edebî ve tasavvufî metin ve kayıtlardır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat