Ruh Nereden Geldi Nereye Gidiyor

Stok Kodu:
9786059542401
Boyut:
155-225
Sayfa Sayısı:
192
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-06
Çeviren:
Suat Ertüzün
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
13.20
10.56
9786059542401
470017
Ruh Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Ruh Nereden Geldi Nereye Gidiyor
10.56
"Ruhu, özgürlük zevkini görmemiş, onun içinde bulunduğu meydan suretlerle dolu bir sandık.

Aklı daima suretlere mahpus, kafesten kafese gezer."

- Mevlana

Sufi bakış açısına göre Ruh, madde ile alaka kuran, semavi, nurani, latif, meydana gelmeyen, bozulmayan bir varlıktır. Sonsuzdur, bâkidir, başlangıcı ve sonu yoktur. Bu varlık bedene nefs etmiş, onun içine girmiştir. Fakat bu latif madde beden cevherinden ayrıldığında, ruhun bedenle ilgisi kesilir. Bu yüzden ruh, ölüme asla dokunmayan hayattır. Ölüm ruhun kendisine değil, ruhun kendinde tuttuğu bir şeye gelir.

Etrafımızdaki her hareket eden, büyüyen, gelişen, idrak eden varlığın da kendisine göre ruhu vardır. Hayvanlar ve bitkiler de buna dahildir.

Ruh, dünyada herhangi bir canlı varlığa tecelli etmeden önce melekler ve cinler aleminde birçok süreç yaşar.

Ruh kazandığı bedenle, onu saran perdeyle, onu bilinir kılan isimlerle, makam ve sahip olduklarıyla özdeşleşmeyi öğrenir. Çocuksu heveslerle, önemsediği ve değer verdiği şeylerle, bağlandığı varlıklara kendini kaptıran ruh, bu yanılsamaların örtüsüyle kendini kör eder. Kendi hakikatini binlerce örtüyle kendi gözlerinden saklar.

Doğası gereği özgür olan ruh, bu dünyanın ona sunduğu onca şeye rağmen sınırlandırılmış hayattan rahatsızlık duyar.

Ruhun varlığı, istidadı olan serbestliğe sahip özgür alanlar arar.

Derler ki 'Dünyadaki ruhlar kadar, Tanrı'ya giden yol vardır.' İşte bu kitap da bu anlayıştan yola çıkarak ruhun tecellisine hükmeden yasaları, melekler, cinler ve insani düzlemler içindeki yolculuğunu anlatır.
"Ruhu, özgürlük zevkini görmemiş, onun içinde bulunduğu meydan suretlerle dolu bir sandık.

Aklı daima suretlere mahpus, kafesten kafese gezer."

- Mevlana

Sufi bakış açısına göre Ruh, madde ile alaka kuran, semavi, nurani, latif, meydana gelmeyen, bozulmayan bir varlıktır. Sonsuzdur, bâkidir, başlangıcı ve sonu yoktur. Bu varlık bedene nefs etmiş, onun içine girmiştir. Fakat bu latif madde beden cevherinden ayrıldığında, ruhun bedenle ilgisi kesilir. Bu yüzden ruh, ölüme asla dokunmayan hayattır. Ölüm ruhun kendisine değil, ruhun kendinde tuttuğu bir şeye gelir.

Etrafımızdaki her hareket eden, büyüyen, gelişen, idrak eden varlığın da kendisine göre ruhu vardır. Hayvanlar ve bitkiler de buna dahildir.

Ruh, dünyada herhangi bir canlı varlığa tecelli etmeden önce melekler ve cinler aleminde birçok süreç yaşar.

Ruh kazandığı bedenle, onu saran perdeyle, onu bilinir kılan isimlerle, makam ve sahip olduklarıyla özdeşleşmeyi öğrenir. Çocuksu heveslerle, önemsediği ve değer verdiği şeylerle, bağlandığı varlıklara kendini kaptıran ruh, bu yanılsamaların örtüsüyle kendini kör eder. Kendi hakikatini binlerce örtüyle kendi gözlerinden saklar.

Doğası gereği özgür olan ruh, bu dünyanın ona sunduğu onca şeye rağmen sınırlandırılmış hayattan rahatsızlık duyar.

Ruhun varlığı, istidadı olan serbestliğe sahip özgür alanlar arar.

Derler ki 'Dünyadaki ruhlar kadar, Tanrı'ya giden yol vardır.' İşte bu kitap da bu anlayıştan yola çıkarak ruhun tecellisine hükmeden yasaları, melekler, cinler ve insani düzlemler içindeki yolculuğunu anlatır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat