Sevdamı Haykırıyorum-Şiirlerle Allah ve Peygamber Aşkı

Stok Kodu:
9789758432974
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
263
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
6.00
4.80
9789758432974
495796
Sevdamı Haykırıyorum-Şiirlerle Allah ve Peygamber Aşkı
Sevdamı Haykırıyorum-Şiirlerle Allah ve Peygamber Aşkı
4.8
Yaşlı dünyamızda aşk, tasavvuf ve felsefe gibi tanımı tam olarak yapılamayan güzelliklerden biri de şiirdir. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu edebiyat vadisinde dolaşan söz üstatlarının ardına düşerek birçok meraklısı gibi biz de yıllar var ki bu kulvarda yol kat ediyoruz. Bugüne kadar okuyarak, yazarak hep şiirle iç içe yaşadık. Şiir, kelimelerin belli bir uyum içinde, düzenli dizilerek; insanı, dış dünyadan aldığı bilgilerle iç âleminde oluşan ilham ve duyguların da karışımıyla gökkuşağı renklerine büründürüp doruklara doğru yükselten bir melodik anlatımdır. Manevi iklimin şairi ise, dilini ve kalemini yüksek duyguların hizmetine sunan, bir mavera öyküsünü, kelimeleri nota kalıbına dökerek uyumlu bir şekilde aktaran söz ustasıdır.

Bizim şiir vadimizde kelimeler hep O'nu seslendirir, O'nu terennüm ederler. Bazen öyle olur ki, sözcükler sessizliğe bürünür, devreden çıkarlar. İşte o andan itibaren olanca his dünyasıyla konuşan yürektir. Zaman olur, kalem yazar, yazan devre dışı kalır. Bunun adı ilhamdır. Deyişlerin Abdullah Bin Revana, Hassan Bin Sabit, Kâ'b Bin Züheyr hatta Mevlâna, Yunus Emre, Süleyman Çelebi, Fuzûlî, Nâbî ve Necip Fazıl gibi şiir şeyhlerinin söyledikleriyle karışır. Şeyh/ mürit eksenindeki bu halitada terennüm edilen aşk, kara sevdaya dönüşür. İşte o zaman avazın çıktığı kadar "Sevdamı Haykırıyorum!" diye bağırırsın. Hedefsiz insanlar, genellikle masivadan beslenen varlıkların kurbanı olurlar. Kutsala gitmeyen yolcular, açmazın ökselerine gönüllü olarak tutuklanmışlardır. Ama insan bir kere gözlerini mavera yönüne doğrulttuysa, artık o, tüm hücreleriyle kendini ulvî bir gayeye adamış olur. Bunun adı fenafillahtır. Şiirin bu ulvî yolunun Kıtmiri olmaya gönülden hevesli olan ben, yalnızca O'na beslediğim kara sevdamı "Gel Desin Öteler" ve "Gülşeninde Gezerken" adlı şiir kitaplarımla "Leyla Nerede" isimli romanımda ifade etmeye çalıştım. Bu dördüncüsü olan "Sevdamı Haykırıyorum" adlı eserim ile de dilimin döndüğünce aşkımı anlatmak için çaba gösterdim. Şiirlerimi ana hatlarıyla üç bölüme ayırdım:

1) Allah Aşkı,

2)Ahiret İnancı,

3)Peygamber Aşkı.

Gecemi gündüzüme katarak yaptığım bu çalışmalarımla değerlerini zaten öteden beriye sıfırlayarak hiçliğine gömdüğüm para, makam ve şöhret putlarını boşadım. Ve

sadece Allah'ın rızasını dilenmeyi umdum. Kitabımı özenle ve beğenerek yazdım. Yüreğinizdeki ilâhî aşkı

depreştirebildiysem bana ne mutlu. Saygılarımla...
Yaşlı dünyamızda aşk, tasavvuf ve felsefe gibi tanımı tam olarak yapılamayan güzelliklerden biri de şiirdir. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu edebiyat vadisinde dolaşan söz üstatlarının ardına düşerek birçok meraklısı gibi biz de yıllar var ki bu kulvarda yol kat ediyoruz. Bugüne kadar okuyarak, yazarak hep şiirle iç içe yaşadık. Şiir, kelimelerin belli bir uyum içinde, düzenli dizilerek; insanı, dış dünyadan aldığı bilgilerle iç âleminde oluşan ilham ve duyguların da karışımıyla gökkuşağı renklerine büründürüp doruklara doğru yükselten bir melodik anlatımdır. Manevi iklimin şairi ise, dilini ve kalemini yüksek duyguların hizmetine sunan, bir mavera öyküsünü, kelimeleri nota kalıbına dökerek uyumlu bir şekilde aktaran söz ustasıdır.

Bizim şiir vadimizde kelimeler hep O'nu seslendirir, O'nu terennüm ederler. Bazen öyle olur ki, sözcükler sessizliğe bürünür, devreden çıkarlar. İşte o andan itibaren olanca his dünyasıyla konuşan yürektir. Zaman olur, kalem yazar, yazan devre dışı kalır. Bunun adı ilhamdır. Deyişlerin Abdullah Bin Revana, Hassan Bin Sabit, Kâ'b Bin Züheyr hatta Mevlâna, Yunus Emre, Süleyman Çelebi, Fuzûlî, Nâbî ve Necip Fazıl gibi şiir şeyhlerinin söyledikleriyle karışır. Şeyh/ mürit eksenindeki bu halitada terennüm edilen aşk, kara sevdaya dönüşür. İşte o zaman avazın çıktığı kadar "Sevdamı Haykırıyorum!" diye bağırırsın. Hedefsiz insanlar, genellikle masivadan beslenen varlıkların kurbanı olurlar. Kutsala gitmeyen yolcular, açmazın ökselerine gönüllü olarak tutuklanmışlardır. Ama insan bir kere gözlerini mavera yönüne doğrulttuysa, artık o, tüm hücreleriyle kendini ulvî bir gayeye adamış olur. Bunun adı fenafillahtır. Şiirin bu ulvî yolunun Kıtmiri olmaya gönülden hevesli olan ben, yalnızca O'na beslediğim kara sevdamı "Gel Desin Öteler" ve "Gülşeninde Gezerken" adlı şiir kitaplarımla "Leyla Nerede" isimli romanımda ifade etmeye çalıştım. Bu dördüncüsü olan "Sevdamı Haykırıyorum" adlı eserim ile de dilimin döndüğünce aşkımı anlatmak için çaba gösterdim. Şiirlerimi ana hatlarıyla üç bölüme ayırdım:

1) Allah Aşkı,

2)Ahiret İnancı,

3)Peygamber Aşkı.

Gecemi gündüzüme katarak yaptığım bu çalışmalarımla değerlerini zaten öteden beriye sıfırlayarak hiçliğine gömdüğüm para, makam ve şöhret putlarını boşadım. Ve

sadece Allah'ın rızasını dilenmeyi umdum. Kitabımı özenle ve beğenerek yazdım. Yüreğinizdeki ilâhî aşkı

depreştirebildiysem bana ne mutlu. Saygılarımla...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat