Şiirler

Stok Kodu:
9789750815997
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
416
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2020-09
Çeviren:
Kemal Atakay
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
12.60
10.08
9789750815997
100019
Şiirler
Şiirler
10.08
Cesare Pavese (1908-1950) çağdaş İtalyan edebiyatında öykü ve romanlarıyla önemli bir yer tutmaktadır. Bizde ve dünya edebiyatında da usta bir öykücü ve romancı olarak tanınır. Pavesenin şair kimliği uzun bir süre göz ardı edildikten sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Bu kitapta, şair Pavesenin bütün yönlerini ortaya koyan en geniş derlemeyi sunuyoruz. Şair Pavese nihayet hak ettiği bütünlüğe kavuşmuş oluyor. Tadımlık Yeni Bir Anlayışa Doğru Pavese, 1935te hâlâ öykü-şiir üzerine düşünüyor ve Yaşama Uğraşına şu notu düşüyordu: Olay örgüsünü nesnel bir yöntem yerine, imgeleme yetisinin ayarlı, ama gene de düşe dayanan kurallarına göre kurduğum doğru, amacım da bu zaten. Gelgelelim, ayarlamanın sınırı nedir, düşe dayanan kurallara ne ölçüde önem vermeli, imgeleme yetisi nerede biter, mantık nerede başlar: küçük, şaşırtıcı sorunlar bunlar (10 Ekim 1935). Gene, günlüğünde: Ama imgelerden yararlanmayan bir betimleme tasarlanabilse de (böyle bir şeyi aslında dilin doğası yadsır), mantıksal düşüncenin ötesinde bir betimleme olabilir mi' Bir ağacın yeşil olduğunu söylemek bile, bir yargı değil mi' (1 Kasım 1935) sorusunu soruyor; birkaç gün önce, şiirde imge ile yargı üzerine düşündükleri, onu şu sonuca ulaştırıyordu: Şiir, bir budalanın denize bakıp, Tıpkı yağ gibi! demesiyle başlar. Düz bir yüzeyin en iyi betimlenişi değildir bu elbette, ama aradaki benzerliği bulmuş olması bu sözü söyleyenin hoşuna gitmiş, bu gizli bağ onu heyecanlandırmış, bu gözlemini herkese duyurma isteğini vermiştir ona. Ne var ki, bu noktada kalmak da aynı ölçüde budalalık olur. Şiire böylece başlandı mı, ana düşünceyi sayısız çağrışımla zenginleştirip bir değer yargısına vararak ustaca bitirmeli (28 Ekim 1935). Ve aynı yılın sonuna doğru şu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyordu: İmge-anlatının şiirime ilişkin teknik bir yorum girişiminden başka bir şey olmadığı açıkça görülüyor; bel kibu da bir eğretileme; her durumda, güncel bir program olmadığı kesin. Birbirinin yerine geçen ve bir birini aydınlatan çeşitli imgelerin her şiire özgü süreç olduğu kesin bir gerçek; bu da, şiirin imgeler anlatısı mı, yoksa daha çok etik ve ritmik önemi olan bir ilksel çekirdeğe hizmet eden imgeler oyunu mu olduğu sorununu çözümsüz bırakıyor (16 Aralık 1935).
Cesare Pavese (1908-1950) çağdaş İtalyan edebiyatında öykü ve romanlarıyla önemli bir yer tutmaktadır. Bizde ve dünya edebiyatında da usta bir öykücü ve romancı olarak tanınır. Pavesenin şair kimliği uzun bir süre göz ardı edildikten sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Bu kitapta, şair Pavesenin bütün yönlerini ortaya koyan en geniş derlemeyi sunuyoruz. Şair Pavese nihayet hak ettiği bütünlüğe kavuşmuş oluyor. Tadımlık Yeni Bir Anlayışa Doğru Pavese, 1935te hâlâ öykü-şiir üzerine düşünüyor ve Yaşama Uğraşına şu notu düşüyordu: Olay örgüsünü nesnel bir yöntem yerine, imgeleme yetisinin ayarlı, ama gene de düşe dayanan kurallarına göre kurduğum doğru, amacım da bu zaten. Gelgelelim, ayarlamanın sınırı nedir, düşe dayanan kurallara ne ölçüde önem vermeli, imgeleme yetisi nerede biter, mantık nerede başlar: küçük, şaşırtıcı sorunlar bunlar (10 Ekim 1935). Gene, günlüğünde: Ama imgelerden yararlanmayan bir betimleme tasarlanabilse de (böyle bir şeyi aslında dilin doğası yadsır), mantıksal düşüncenin ötesinde bir betimleme olabilir mi' Bir ağacın yeşil olduğunu söylemek bile, bir yargı değil mi' (1 Kasım 1935) sorusunu soruyor; birkaç gün önce, şiirde imge ile yargı üzerine düşündükleri, onu şu sonuca ulaştırıyordu: Şiir, bir budalanın denize bakıp, Tıpkı yağ gibi! demesiyle başlar. Düz bir yüzeyin en iyi betimlenişi değildir bu elbette, ama aradaki benzerliği bulmuş olması bu sözü söyleyenin hoşuna gitmiş, bu gizli bağ onu heyecanlandırmış, bu gözlemini herkese duyurma isteğini vermiştir ona. Ne var ki, bu noktada kalmak da aynı ölçüde budalalık olur. Şiire böylece başlandı mı, ana düşünceyi sayısız çağrışımla zenginleştirip bir değer yargısına vararak ustaca bitirmeli (28 Ekim 1935). Ve aynı yılın sonuna doğru şu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyordu: İmge-anlatının şiirime ilişkin teknik bir yorum girişiminden başka bir şey olmadığı açıkça görülüyor; bel kibu da bir eğretileme; her durumda, güncel bir program olmadığı kesin. Birbirinin yerine geçen ve bir birini aydınlatan çeşitli imgelerin her şiire özgü süreç olduğu kesin bir gerçek; bu da, şiirin imgeler anlatısı mı, yoksa daha çok etik ve ritmik önemi olan bir ilksel çekirdeğe hizmet eden imgeler oyunu mu olduğu sorununu çözümsüz bırakıyor (16 Aralık 1935).
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat