Siyer İlim Tarih Dergisi - 6. Sayı

Stok Kodu:
2770000021500
Boyut:
135-210
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
4.50
3.60
2770000021500
463212
Siyer İlim Tarih Dergisi - 6. Sayı
Siyer İlim Tarih Dergisi - 6. Sayı
3.6
SİYER (AKTÜEL) DERGİSİ'NİN 6. SAYISI ÇIKTI
3 AYLIK İLİM, TARİH ve KÜLTÜR DERGİSİ

Nisan- Mayıs- Haziran / Sayı: 06

Ah! Mine'l-Adâlet
Dergimizin 2018 yılının ilk sayısın¬dan itibaren ülkemizin ve İslâm dünyasının genel gidişatının bir değerlendirmesi olabilecek, yaşanan ha¬diseleri Kur'ânî bir perspektif ve nebevî bir bakış açısıyla ele alabileceğimizi dü¬şündüğümüz bazı kavramlar üzerinden konuları ele almaya çalışmıştık. Geçen sayımızda malumlarınız "cihad" kavra¬mını gündeme taşımıştık. Bu sayımızda da kapak ve dosya konusu olarak "Adâ¬let" kavramını işlemeye çalıştık.
Hiç şüphesiz adâlet gibi kendisine bu kadar değer ve önem atfedilmesine, her türlü alanda birbirinden farklı, ama her birisinde vazgeçilmezliğine ve değerine vurgu yapılarak övülen; bunun ile birlikte uygulama noktasında ve güncel hayatta karşılığı bir o kadar az ve çarpıtılmaya maruz kalarak değersizleştirilen başka bir kavram olmasa gerek. Yani sözü çok; özü az bir kavram ile karşı karşıyayız.
Asr-ı saâdet olarak nitelendirdiğimiz Hz. Peygamber (sas) ve onun güzide ashâbının yaşamlarıyla renklendirdikleri dönemin temel yapı taşının, kurucu değerlerinin esasının adâlet olduğunu söylersek, sa¬nırım abartmış olmayız.
İslâm tarihinin ilerleyen dönemlerine baktığımızda da siyasî, hukukî ve top¬lumsal hayatta adâletin hakkı ne kadar teslim edilmişse, ona ne kadar değer ve¬rilmiş ise hem dinî hem de sosyal ha¬yatta o derece müreffeh ve rıza-i İlahîye muvafık uygulamaların ortaya çıktığına şahit olmaktayız.
Esasen şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Gerek tecrübe edilmiş İslâm tarihi, gerek¬se günümüzde âlem-i İslâm'ın yaşadığı buhranların ana nedeni "adâlet"in hakkı¬nın tam olarak verilmeyişi ve onun tesis etmek istediği nizamdan uzaklaşmaktır.
İnsanın yaşamını devam ettirmesi için olmazsa olmazı olan kuvve-i aklîye, kuv¬ve-i şehevîye ve kuvve-i gadabîye ola¬rak adlandıran ruhun bu üç kuvvesi/ gücü, Cenab-ı Hâk tarafından fıtrî bir sınırlamaya tabi tutulmamış, imtihanın bir gereği olarak insanın özgür iradesi¬nin kontrolüne verilmiş. Dolayısıyla bu duygular/kuvveler mutedil bir şekilde dengede tutulmadığı taktir de -hikmet, iffet ve şecaat değerleriyle ortaya çıka¬rılmadıklarında- ifrat ve tefrit halleriyle pek çok zulümlere imza atabilmektedir.
İşte bu temel duyguların/kuvvelerin her üçünün de kâmil bir surette dengeye ka¬vuşturulmasının en önemli vesilesini, alimlerimiz "adâlet" olarak tanımlamış¬lar. Bu mutedil/adilâne noktaya da beşer ancak ilahî bir dokunuş ve nebevî bir rehberlik ile ulaşılabileceği de her türlü izahtan varestedir. Hz. Peygamber (sas) ve ashâbının adîl hayatları bu iddiamı¬zın yaşayan delilleridir. Kendi kızlarını diri diri gömmek noktasında hiç bir vic¬danî, ahlakî ve dolayısıyla adîl bir yak¬laşıma sahip olmayan bir zihnin/kalbin, İslamlaşma sonrasında karıncanın hakkı noktasında bir ızdırap duyuyor olmasını başka nasıl açıklayabiliriz ki!?
İnsanlığın ve dahi âlem-i İslâm'ın bu yeni yüzyılda başlarına gelen büyük felaketler ve gelmesi muhtemel ağır imtihanlardan yegâne kurtuluşun, tüm olaylara ve ol¬gulara göstereceği adîlâne yaklaşımlar sayesinde olacağı muhakkaktır.
Bu sayımızda kimleri ağırlıyoruz?
"İslâm'ın temeli adâlet" serlevhasıyla çı¬kan bu sayımızda Mustafa Fayda, Şadi Eren ve Muhammed Emin Yıldırım ho¬calarımızın "adâlet" kavramını çeşitli yönleriyle ele alan birbirinden değerli yazıları yer almakta... Bunun ile birlik¬te bu sayımızdan başlamak üzere kapak bölümünde siyer alanında araştırma ya¬pan genç kalemlere de yer verdik. "Hz. Peygamber'in getirdiği mesaj ve pratik¬lerinde adâletin yeri nedir ve yansıma¬ları nelerdir?" sorusuna Ali Rıza Demir¬can, Kasım Şulul, Yusuf Ziya Keskin ve Ejder Okumuş hocalarımızın verdikleri cevaplar ile dosya konusunu değerlen¬dirmeye çalıştık.
Casim Avcı, Levent Öztürk, Mahmut Ka¬rakış, Abdullah Kara ve Ahmet Mercan hocalarımızda da bu sayımızın çeşitli disiplinlerine katkıda bulunan değerli kalemler arasında yer almaktadır.
Rabbim, bizleri "Ah! mine'l-adâlet" nidala¬rıyla inleyen, adâlete hasret gönüllerden değil, onu hayatının her alanında yaşa¬yarak hakkını bi-hakkın teslim eyleyen kullarından eylesin inşallah.
Selam ve dua ile...
SİYER (AKTÜEL) DERGİSİ'NİN 6. SAYISI ÇIKTI
3 AYLIK İLİM, TARİH ve KÜLTÜR DERGİSİ

Nisan- Mayıs- Haziran / Sayı: 06

Ah! Mine'l-Adâlet
Dergimizin 2018 yılının ilk sayısın¬dan itibaren ülkemizin ve İslâm dünyasının genel gidişatının bir değerlendirmesi olabilecek, yaşanan ha¬diseleri Kur'ânî bir perspektif ve nebevî bir bakış açısıyla ele alabileceğimizi dü¬şündüğümüz bazı kavramlar üzerinden konuları ele almaya çalışmıştık. Geçen sayımızda malumlarınız "cihad" kavra¬mını gündeme taşımıştık. Bu sayımızda da kapak ve dosya konusu olarak "Adâ¬let" kavramını işlemeye çalıştık.
Hiç şüphesiz adâlet gibi kendisine bu kadar değer ve önem atfedilmesine, her türlü alanda birbirinden farklı, ama her birisinde vazgeçilmezliğine ve değerine vurgu yapılarak övülen; bunun ile birlikte uygulama noktasında ve güncel hayatta karşılığı bir o kadar az ve çarpıtılmaya maruz kalarak değersizleştirilen başka bir kavram olmasa gerek. Yani sözü çok; özü az bir kavram ile karşı karşıyayız.
Asr-ı saâdet olarak nitelendirdiğimiz Hz. Peygamber (sas) ve onun güzide ashâbının yaşamlarıyla renklendirdikleri dönemin temel yapı taşının, kurucu değerlerinin esasının adâlet olduğunu söylersek, sa¬nırım abartmış olmayız.
İslâm tarihinin ilerleyen dönemlerine baktığımızda da siyasî, hukukî ve top¬lumsal hayatta adâletin hakkı ne kadar teslim edilmişse, ona ne kadar değer ve¬rilmiş ise hem dinî hem de sosyal ha¬yatta o derece müreffeh ve rıza-i İlahîye muvafık uygulamaların ortaya çıktığına şahit olmaktayız.
Esasen şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Gerek tecrübe edilmiş İslâm tarihi, gerek¬se günümüzde âlem-i İslâm'ın yaşadığı buhranların ana nedeni "adâlet"in hakkı¬nın tam olarak verilmeyişi ve onun tesis etmek istediği nizamdan uzaklaşmaktır.
İnsanın yaşamını devam ettirmesi için olmazsa olmazı olan kuvve-i aklîye, kuv¬ve-i şehevîye ve kuvve-i gadabîye ola¬rak adlandıran ruhun bu üç kuvvesi/ gücü, Cenab-ı Hâk tarafından fıtrî bir sınırlamaya tabi tutulmamış, imtihanın bir gereği olarak insanın özgür iradesi¬nin kontrolüne verilmiş. Dolayısıyla bu duygular/kuvveler mutedil bir şekilde dengede tutulmadığı taktir de -hikmet, iffet ve şecaat değerleriyle ortaya çıka¬rılmadıklarında- ifrat ve tefrit halleriyle pek çok zulümlere imza atabilmektedir.
İşte bu temel duyguların/kuvvelerin her üçünün de kâmil bir surette dengeye ka¬vuşturulmasının en önemli vesilesini, alimlerimiz "adâlet" olarak tanımlamış¬lar. Bu mutedil/adilâne noktaya da beşer ancak ilahî bir dokunuş ve nebevî bir rehberlik ile ulaşılabileceği de her türlü izahtan varestedir. Hz. Peygamber (sas) ve ashâbının adîl hayatları bu iddiamı¬zın yaşayan delilleridir. Kendi kızlarını diri diri gömmek noktasında hiç bir vic¬danî, ahlakî ve dolayısıyla adîl bir yak¬laşıma sahip olmayan bir zihnin/kalbin, İslamlaşma sonrasında karıncanın hakkı noktasında bir ızdırap duyuyor olmasını başka nasıl açıklayabiliriz ki!?
İnsanlığın ve dahi âlem-i İslâm'ın bu yeni yüzyılda başlarına gelen büyük felaketler ve gelmesi muhtemel ağır imtihanlardan yegâne kurtuluşun, tüm olaylara ve ol¬gulara göstereceği adîlâne yaklaşımlar sayesinde olacağı muhakkaktır.
Bu sayımızda kimleri ağırlıyoruz?
"İslâm'ın temeli adâlet" serlevhasıyla çı¬kan bu sayımızda Mustafa Fayda, Şadi Eren ve Muhammed Emin Yıldırım ho¬calarımızın "adâlet" kavramını çeşitli yönleriyle ele alan birbirinden değerli yazıları yer almakta... Bunun ile birlik¬te bu sayımızdan başlamak üzere kapak bölümünde siyer alanında araştırma ya¬pan genç kalemlere de yer verdik. "Hz. Peygamber'in getirdiği mesaj ve pratik¬lerinde adâletin yeri nedir ve yansıma¬ları nelerdir?" sorusuna Ali Rıza Demir¬can, Kasım Şulul, Yusuf Ziya Keskin ve Ejder Okumuş hocalarımızın verdikleri cevaplar ile dosya konusunu değerlen¬dirmeye çalıştık.
Casim Avcı, Levent Öztürk, Mahmut Ka¬rakış, Abdullah Kara ve Ahmet Mercan hocalarımızda da bu sayımızın çeşitli disiplinlerine katkıda bulunan değerli kalemler arasında yer almaktadır.
Rabbim, bizleri "Ah! mine'l-adâlet" nidala¬rıyla inleyen, adâlete hasret gönüllerden değil, onu hayatının her alanında yaşa¬yarak hakkını bi-hakkın teslim eyleyen kullarından eylesin inşallah.
Selam ve dua ile...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat