Sürdüler Sürgün Oldum

Stok Kodu:
9789753316910
Boyut:
135-195
Sayfa Sayısı:
288
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2005-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
3.33
2.67
9789753316910
46834
Sürdüler Sürgün Oldum
Sürdüler Sürgün Oldum
2.667
"Sürdüler Sürgün Oldum", Abhazya'dan sürülen halkın irili ufaklı teknelerle güç koşullarda Kuzey Karadeniz kıyılarına çıkışıyla başlayan bir roman. Adige, Ubıh ve Abhazların, yani Çerkeslerin Osmanlı topraklarındaki serüvenini anlatıyor. Yıl 1864. İlkokula başlamadan önce çocukluğumun geçtiği Sapanca'da tanıdığım Çerkesler, kendine özgü kültür ve davranışları olan bir topluluktu. Çerkes toplantılarında çalınan armonikaya ayak uyduran danslarıyla başımızı döndüren rüya gibi genç kızlar, uçar gibi dans eden delikanlılar hepimizin hayranlığını çekerdi. Dans eşlerini genç kızların seçmesine şaşkınlıkla bakar, sonra da erkeklerle kadınlar arasındaki mesafeye şaşardık. Yemeklerde erkekler oturur, sadece kadınlar hizmet ederdi. Misafirperverlikleri dillere destandı. Ama erkek kadın arasında kaç göç yoktu. Her şeyleri çok temiz, çok özenliydi. Gururlarına çok düşkün oldukları bilinirdi. Hayri Ersoy'un romanında bir Çerkes topluluğunun bütün özellikleri işlenmiş. Öyle ki Çerkesleri hiç tanımayan biri bile bu romanın karakterlerinde bir halkın ruhunu çok iyi tanıyacak, o acı sürgün döneminde, hastalıklar, ölümler, yoksunluklarla boğuşurken, nasıl bir sosyal terbiye içinde birbirlerine dayanak olduklarını görebilecek. Kafkas halkları, Balkan halkları, Anadolu'ya her yandan gelen insanlar bugün ulusumuzun gücünü oluşturuyor. Birbirimizi daha iyi tanımak, daha iyi anlamak, birbirimizden güç almak, bugün her zamankinden daha çok gereksinme duyduğumuz dayanışmamızdır. Hayri Ersoy'un romanının bu sürece önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum. Bu başlangıcın devamını diliyorum ve bekliyorum. Dr. Erdal ATABEK
"Sürdüler Sürgün Oldum", Abhazya'dan sürülen halkın irili ufaklı teknelerle güç koşullarda Kuzey Karadeniz kıyılarına çıkışıyla başlayan bir roman. Adige, Ubıh ve Abhazların, yani Çerkeslerin Osmanlı topraklarındaki serüvenini anlatıyor. Yıl 1864. İlkokula başlamadan önce çocukluğumun geçtiği Sapanca'da tanıdığım Çerkesler, kendine özgü kültür ve davranışları olan bir topluluktu. Çerkes toplantılarında çalınan armonikaya ayak uyduran danslarıyla başımızı döndüren rüya gibi genç kızlar, uçar gibi dans eden delikanlılar hepimizin hayranlığını çekerdi. Dans eşlerini genç kızların seçmesine şaşkınlıkla bakar, sonra da erkeklerle kadınlar arasındaki mesafeye şaşardık. Yemeklerde erkekler oturur, sadece kadınlar hizmet ederdi. Misafirperverlikleri dillere destandı. Ama erkek kadın arasında kaç göç yoktu. Her şeyleri çok temiz, çok özenliydi. Gururlarına çok düşkün oldukları bilinirdi. Hayri Ersoy'un romanında bir Çerkes topluluğunun bütün özellikleri işlenmiş. Öyle ki Çerkesleri hiç tanımayan biri bile bu romanın karakterlerinde bir halkın ruhunu çok iyi tanıyacak, o acı sürgün döneminde, hastalıklar, ölümler, yoksunluklarla boğuşurken, nasıl bir sosyal terbiye içinde birbirlerine dayanak olduklarını görebilecek. Kafkas halkları, Balkan halkları, Anadolu'ya her yandan gelen insanlar bugün ulusumuzun gücünü oluşturuyor. Birbirimizi daha iyi tanımak, daha iyi anlamak, birbirimizden güç almak, bugün her zamankinden daha çok gereksinme duyduğumuz dayanışmamızdır. Hayri Ersoy'un romanının bu sürece önemli bir katkı yapacağını düşünüyorum. Bu başlangıcın devamını diliyorum ve bekliyorum. Dr. Erdal ATABEK
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat