Tevrat'ın Gızemlerı İsrail Halkının Sırları

Stok Kodu:
9786055222918
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
1
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-08
Kategori:
%20 indirimli
15.00
12.00
9786055222918
600318
Tevrat'ın Gızemlerı
Tevrat'ın Gızemlerı İsrail Halkının Sırları
12
Tanah'ın ya da bircokları tarafından Eski Ahit olarak işaret edilen metnin radikal bir yeniden yorumlamasını mümkün kılacak dikkate değer bir keşifte bulunduğuma inanıyorum. Söz konusu keşif basitce Kitab-ı Mukaddes'in nesiller boyu araştırmacılar tarafından kabul edildiği gibi 'Filistin' değil 'Batı Arabistan' kökenli olduğu şeklindedir. Nesillerdir saygı duyulan coğrafi varsayımdan sarsıcı bicimde ayrışan iddianın kanıtı ileriki bölümlerde ortaya konulmuştur. Iddiam temelde şimdiye kadar ısrarla yanlış tercüme edilen Kitab-ı Mukaddes yer isimlerinin dilbilimsel analizine dayanmaktadır. Teknik olarak isimlerle ilgilenen ya da belki daha isabetli bir ifade ile toponomik analiz olarak bilinen bu sürec iddiamın üzerine inşa edildiği temeldir. Ortaya koyduğum keşfin araştırmalar tarafından doğrulanmadıkca nazari olarak kalması gerektiğini rahatlıkla ifade edebilirim.
Kumaşları aynı iplikten dokunmuş olsa da efsane Tarih değildir. Her ikisi de olguyu tasvir etmeye calışan iki ayrı gercekliktir. Tarih coğu zaman sıkıcı olma derecesinde olgusaldır; kanıt olmadan konuşmaz ve sadece kanıtlar arasında mantıksal örüntüler kurmaya calışır. Efsane ise hayale sonsuz kapı aralar; tarihin kaynağından beslenir ama bu kaynaktan -işin özüne değinmeye ihtiyac duymaksızın- öykülerde olduğu gibi kurgular meydana getirir. Tarihin kuru anlatımına karşın efsanenin anlatımı şiirseldir; gercekliği bilmeceler ve sembollerle betimler. Tarih tek tek bilim insanlarının işi iken efsane halkların muhayyilesinin bir ürünüdür. Efsanede kavimler milletler kabileler ülkeler medeniyetler bu toplulukların isimlerini taşıyan ve bunların mizaclarını yansıtan erkek ve kadın karakterlere tanrılara ve tanrıcalara dönüşür...
Tanah'ın ya da bircokları tarafından Eski Ahit olarak işaret edilen metnin radikal bir yeniden yorumlamasını mümkün kılacak dikkate değer bir keşifte bulunduğuma inanıyorum. Söz konusu keşif basitce Kitab-ı Mukaddes'in nesiller boyu araştırmacılar tarafından kabul edildiği gibi 'Filistin' değil 'Batı Arabistan' kökenli olduğu şeklindedir. Nesillerdir saygı duyulan coğrafi varsayımdan sarsıcı bicimde ayrışan iddianın kanıtı ileriki bölümlerde ortaya konulmuştur. Iddiam temelde şimdiye kadar ısrarla yanlış tercüme edilen Kitab-ı Mukaddes yer isimlerinin dilbilimsel analizine dayanmaktadır. Teknik olarak isimlerle ilgilenen ya da belki daha isabetli bir ifade ile toponomik analiz olarak bilinen bu sürec iddiamın üzerine inşa edildiği temeldir. Ortaya koyduğum keşfin araştırmalar tarafından doğrulanmadıkca nazari olarak kalması gerektiğini rahatlıkla ifade edebilirim.
Kumaşları aynı iplikten dokunmuş olsa da efsane Tarih değildir. Her ikisi de olguyu tasvir etmeye calışan iki ayrı gercekliktir. Tarih coğu zaman sıkıcı olma derecesinde olgusaldır; kanıt olmadan konuşmaz ve sadece kanıtlar arasında mantıksal örüntüler kurmaya calışır. Efsane ise hayale sonsuz kapı aralar; tarihin kaynağından beslenir ama bu kaynaktan -işin özüne değinmeye ihtiyac duymaksızın- öykülerde olduğu gibi kurgular meydana getirir. Tarihin kuru anlatımına karşın efsanenin anlatımı şiirseldir; gercekliği bilmeceler ve sembollerle betimler. Tarih tek tek bilim insanlarının işi iken efsane halkların muhayyilesinin bir ürünüdür. Efsanede kavimler milletler kabileler ülkeler medeniyetler bu toplulukların isimlerini taşıyan ve bunların mizaclarını yansıtan erkek ve kadın karakterlere tanrılara ve tanrıcalara dönüşür...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat