Ulusların Sefaleti

Ölümü defaatle ilan edilen Marksizm, iki binli yıllarla birlikte, teorik yetkinliğinin yeni bir aşamasına girmiş, kendi dilini, bilgi üretiminin hemen hemen bütün satıhlarında yaygınlaştırmaya başlamıştır. Elinizdeki kitap, uluslararası ekonomi politiğe Marksist yaklaşımları iki sorunsal ekseninde derlemektedir: Küresel ölçekli saldırı karşısında Marksizmin öğrendiklerini gözden geçirip kullanmak ve Marksizmin -bu alanda bilinen yorumlarının yanı sıra- güncel tartışmalarını okurun ilgisine sunmak. İlk sorunsal bizi siyaset felsefesi alanına ve yöntem tartışmalarına yöneltmektedir. Bu kapsamda, kitabın ilk bölümünde çağdaş Marksizmin yapı tartışması ekseninde yaptığı atılım ele alınmıştır. Yapı kavramı ekseninde kümeleşen yöntem bilgisi, Marksist olsun olmasın uluslararası ekonomi politik alanına giren çalışmaları ve bunların karşılıklı konumlarını anlamlandırabilmek açısından esaslı önemi haizdir. Buna ek olarak, böyle bir çalışma, Marksist yaklaşımların çeşitliliğini anlamak ve Marksizm içerisindeki farklı açıklama ve anlama kipliklerinin mantığına sirayet edebilmek için de gereklidir. İkinci sorunsal bizi Marksist yaklaşımların bir haritasını çıkarmaya götürmüştür. Marksist yaklaşımların haritası çıkartılırken, birinci bölümde ele alınmış bulunan Marksizmlerin yapı kavramına yükledikleri anlam pusula olarak kullanılmıştır. Sosyal gerçeklik alanı bu haritayla irdelendiğinde, kapitalistlerin zenginliği ulusların sefaletine denk düşmektedir. Ölümü defaatle ilan edilen Marksizm, iki binli yıllarla birlikte, teorik yetkinliğinin yeni bir aşamasına girmiş, kendi dilini, bilgi üretiminin hemen hemen bütün satıhlarında yaygınlaştırmaya başlamıştır. Elinizdeki kitap, uluslararası ekonomi politiğe Marksist yaklaşımları iki sorunsal ekseninde derlemektedir: Küresel ölçekli saldırı karşısında Marksizmin öğrendiklerini gözden geçirip kullanmak ve Marksizmin -bu alanda bilinen yorumlarının yanı sıra- güncel tartışmalarını okurun ilgisine sunmak. İlk sorunsal bizi siyaset felsefesi alanına ve yöntem tartışmalarına yöneltmektedir. Bu kapsamda, kitabın ilk bölümünde çağdaş Marksizmin yapı tartışması ekseninde yaptığı atılım ele alınmıştır. Yapı kavramı ekseninde kümeleşen yöntem bilgisi, Marksist olsun olmasın uluslararası ekonomi politik alanına giren çalışmaları ve bunların karşılıklı konumlarını anlamlandırabilmek açısından esaslı önemi haizdir. Buna ek olarak, böyle bir çalışma, Marksist yaklaşımların çeşitliliğini anlamak ve Marksizm içerisindeki farklı açıklama ve anlama kipliklerinin mantığına sirayet edebilmek için de gereklidir. İkinci sorunsal bizi Marksist yaklaşımların bir haritasını çıkarmaya götürmüştür. Marksist yaklaşımların haritası çıkartılırken, birinci bölümde ele alınmış bulunan Marksizmlerin yapı kavramına yükledikleri anlam pusula olarak kullanılmıştır. Sosyal gerçeklik alanı bu haritayla irdelendiğinde, kapitalistlerin zenginliği ulusların sefaletine denk düşmektedir.