Yalnız Efe

Stok Kodu:
3000477101019
Boyut:
125-195
Sayfa Sayısı:
96
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.00
3.20
3000477101019
59766
Yalnız Efe
Yalnız Efe
3.20
Ömer Seyfettin en çok okunan yazarlarımızdan biridir. Çocukluğunun geçtiği Gönen´i anlattığı hikayeler ile millî tarihimizi yansıtan hikayeleri en başarılı olanlarıdır. Eserlerini sade bir Türkçe ile yazdığı için her dönemde okunacak yazarlar arasındadır. Ömer Seyfettin´in hikayelerinin her yaştan okuru vardır. Çocukluk ve ilk gençlik çağlarının duyarlılıkları doğrultusunda yazdığı hikayelerini sekizkitap halinde okurlarımıza sunuyoruz: İlk Namaz.. Üç Öğüt.. Müjde.. Keramet.. Diyet.. Pembe İncili Kaftan.. Topuz.. Yalnız Efe.. "Sabahtan beri yürüyorduk. Düşe kalka geçtiğimiz dik keçi yolları, bazen sel yarıntıları içinde kayboluyor, bazen sık kovanlıklardan ayrılarak, dibinde sivri çam tepeleri görünen karanlık çukurlara sapıyordu. Ayı avına gidiyordum. Kılavuzum "Kumdere" köyünün en namlı nişançılarındandı. Beraber tırmanacağımız yüksek ormanlı dağların daha çok uzağındaydık. Zaman zaman ince bir yağmur serpeliyordu. Güneş yoktu. Uçsuz bucaksız, mor bir kubbeyi andıran dumanlı gökte hayatın geçmiş saatlerini hatırlatan, gamlı guguk sesleri aksediyordu. Artık iyice yorulmuştum. Omuzumdaki martin gittikçe ağırlaşıyordu."
Ömer Seyfettin en çok okunan yazarlarımızdan biridir. Çocukluğunun geçtiği Gönen´i anlattığı hikayeler ile millî tarihimizi yansıtan hikayeleri en başarılı olanlarıdır. Eserlerini sade bir Türkçe ile yazdığı için her dönemde okunacak yazarlar arasındadır. Ömer Seyfettin´in hikayelerinin her yaştan okuru vardır. Çocukluk ve ilk gençlik çağlarının duyarlılıkları doğrultusunda yazdığı hikayelerini sekizkitap halinde okurlarımıza sunuyoruz: İlk Namaz.. Üç Öğüt.. Müjde.. Keramet.. Diyet.. Pembe İncili Kaftan.. Topuz.. Yalnız Efe.. "Sabahtan beri yürüyorduk. Düşe kalka geçtiğimiz dik keçi yolları, bazen sel yarıntıları içinde kayboluyor, bazen sık kovanlıklardan ayrılarak, dibinde sivri çam tepeleri görünen karanlık çukurlara sapıyordu. Ayı avına gidiyordum. Kılavuzum "Kumdere" köyünün en namlı nişançılarındandı. Beraber tırmanacağımız yüksek ormanlı dağların daha çok uzağındaydık. Zaman zaman ince bir yağmur serpeliyordu. Güneş yoktu. Uçsuz bucaksız, mor bir kubbeyi andıran dumanlı gökte hayatın geçmiş saatlerini hatırlatan, gamlı guguk sesleri aksediyordu. Artık iyice yorulmuştum. Omuzumdaki martin gittikçe ağırlaşıyordu."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat