Yaşarken Açılan Miras

Stok Kodu:
9789753639422
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
152
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2000-06
Çeviren:
Ahmet Cemal
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
3.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
1.94
1.55
9789753639422
16795
Yaşarken Açılan Miras
Yaşarken Açılan Miras
1.554
Sinek Kağıdı'na, Enflasyon'a, Uykudan Uyandırılan'a, Koyunlar'a, Genç Kızlar ve Kahramanlar'a, Kara Büyü'ye, Kapılar'a, Kulağı Delik Olanlar'a ve Sanat Jübilesi'ne, tüm bu "tuhaf" ve "olağan" şeylere bakan olağan-dışı bir göz.. "Gümbürtülerle ve gıcırtılarla sarsılan bir dünyada yalnızca kısa öyküler ve gözlemler yayınlamak; onca önemli konu varken ayrıntılardan söz etmek..." belki de ancak, adı tüm dünya roman tarihinin en önemli başyapıtlarından sayılan Niteliksiz Adam'dan ayrı düşünülmeyecek bir yazarın, Robert Musil'in prizmasından süzülmüşse bunca çarpıcı olabiliyor. Yazarın da özellikle vurguladığı gibi Niteliksiz Adam'ını sürdürülebilmesi için bir araya getirdiği bu sıradışı toplam, o büyük meyvenin tam bir çekirdeği olma özelliğini de taşıyor. Tadımlık Baltık Denizinin Balıkçıları Kıyıda elleriyle küçük bir çukur kazmışlar, onun içine bir çuvaldan kara toprakla birlikte iri solucanlar boşaltılıyor; gevşek kara toprak ve solucanlar, parlak kumların ortasında bulanık, belirsiz, ama çekici bir çirkinliği yansıtıyor. Çukurun yanına çok düzgün yapılmış bir tahta çekmece konuyor. Çekmece, uzun ve genişliği fazla olmayan bir masa çekmecesi ya da içine para konulan bir kasa görünümünde ve tertemiz misinayla dolu; çukurun öteki yanına da bunun gibi, ama boş bir çekmece yerleştiriliyor. İlk çekmecedeki misinada bulunan yüz olta iğnesi, çekmecenin ucundaki küçük bir demir çubuğa güzelce dizilmiş; balıkçılar bunları birer birer çıkarıp, yalnızca temiz ve ıslak kumla dolu ikinci çekmeceye yerleştiriyorlar. Çok düzenli bir çalışma. Ama bu arada uzun, zayıf, fakat güçlü dört el, bir hastabakıcının özeniyle her iğneye bir solucan takıyor. Bu işi yapmakta olan adamlar, ikişer ikişer kuma diz çökmüşler, tabanlarının üstünde oturuyorlar; güçlü, kemikli sırtları, uzun ve iyi ifadeli yüzleri, ağızlarında da pipoları var; ellerinin hareketleri kadar doğallıkla ağızlarından çıkan, anlaşılmaz sözcüklerle konuşuyorlar. İçlerinden biri şişman bir solucanı iki parmağıyla alıyor, sonra öteki elinin aynı parmaklarını kullanarak, tıpkı bir ayakkabıcının ölçü aldıktan sonra kâğıdı kesmesi gibi, solucanı acele etmeksizin ve dikkatle üç parçaya ayırıyor; yanındaki balıkçı da kıvranan bu parçaları yumuşak ve dikkatli hareketlerle iğneye geçiriyor. Daha sonra solucanlar sudan geçirilip, içi yumuşak kumla dolu çekmeceye, yan yana uzanan küçük ve şirin yuvarlara yerleştiriliyor; artık orada, tazeliklerini hemen yitirmeksizin ölebilirler. Bu, sessiz, ince işçilik isteyen bir çalışma; kaba saba balıkçı parmakları, bu işi ayaklarının ucuna basa basa yürüyen bir insanın dikkatiyle görüyor. Yaparken çok dikkat harcamak gerekiyor. Güzel havalarda koyu mavi gökyüzü, üzerlerine bir kubbe gibi yayılıyor ve martılar, yeryüzünün çok yükseklerinde beyaz kırlangıçlar gibi dolanıyorlar.
Sinek Kağıdı'na, Enflasyon'a, Uykudan Uyandırılan'a, Koyunlar'a, Genç Kızlar ve Kahramanlar'a, Kara Büyü'ye, Kapılar'a, Kulağı Delik Olanlar'a ve Sanat Jübilesi'ne, tüm bu "tuhaf" ve "olağan" şeylere bakan olağan-dışı bir göz.. "Gümbürtülerle ve gıcırtılarla sarsılan bir dünyada yalnızca kısa öyküler ve gözlemler yayınlamak; onca önemli konu varken ayrıntılardan söz etmek..." belki de ancak, adı tüm dünya roman tarihinin en önemli başyapıtlarından sayılan Niteliksiz Adam'dan ayrı düşünülmeyecek bir yazarın, Robert Musil'in prizmasından süzülmüşse bunca çarpıcı olabiliyor. Yazarın da özellikle vurguladığı gibi Niteliksiz Adam'ını sürdürülebilmesi için bir araya getirdiği bu sıradışı toplam, o büyük meyvenin tam bir çekirdeği olma özelliğini de taşıyor. Tadımlık Baltık Denizinin Balıkçıları Kıyıda elleriyle küçük bir çukur kazmışlar, onun içine bir çuvaldan kara toprakla birlikte iri solucanlar boşaltılıyor; gevşek kara toprak ve solucanlar, parlak kumların ortasında bulanık, belirsiz, ama çekici bir çirkinliği yansıtıyor. Çukurun yanına çok düzgün yapılmış bir tahta çekmece konuyor. Çekmece, uzun ve genişliği fazla olmayan bir masa çekmecesi ya da içine para konulan bir kasa görünümünde ve tertemiz misinayla dolu; çukurun öteki yanına da bunun gibi, ama boş bir çekmece yerleştiriliyor. İlk çekmecedeki misinada bulunan yüz olta iğnesi, çekmecenin ucundaki küçük bir demir çubuğa güzelce dizilmiş; balıkçılar bunları birer birer çıkarıp, yalnızca temiz ve ıslak kumla dolu ikinci çekmeceye yerleştiriyorlar. Çok düzenli bir çalışma. Ama bu arada uzun, zayıf, fakat güçlü dört el, bir hastabakıcının özeniyle her iğneye bir solucan takıyor. Bu işi yapmakta olan adamlar, ikişer ikişer kuma diz çökmüşler, tabanlarının üstünde oturuyorlar; güçlü, kemikli sırtları, uzun ve iyi ifadeli yüzleri, ağızlarında da pipoları var; ellerinin hareketleri kadar doğallıkla ağızlarından çıkan, anlaşılmaz sözcüklerle konuşuyorlar. İçlerinden biri şişman bir solucanı iki parmağıyla alıyor, sonra öteki elinin aynı parmaklarını kullanarak, tıpkı bir ayakkabıcının ölçü aldıktan sonra kâğıdı kesmesi gibi, solucanı acele etmeksizin ve dikkatle üç parçaya ayırıyor; yanındaki balıkçı da kıvranan bu parçaları yumuşak ve dikkatli hareketlerle iğneye geçiriyor. Daha sonra solucanlar sudan geçirilip, içi yumuşak kumla dolu çekmeceye, yan yana uzanan küçük ve şirin yuvarlara yerleştiriliyor; artık orada, tazeliklerini hemen yitirmeksizin ölebilirler. Bu, sessiz, ince işçilik isteyen bir çalışma; kaba saba balıkçı parmakları, bu işi ayaklarının ucuna basa basa yürüyen bir insanın dikkatiyle görüyor. Yaparken çok dikkat harcamak gerekiyor. Güzel havalarda koyu mavi gökyüzü, üzerlerine bir kubbe gibi yayılıyor ve martılar, yeryüzünün çok yükseklerinde beyaz kırlangıçlar gibi dolanıyorlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat