Yedi

Stok Kodu:
9786257938051
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
142
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
6.30
5.04
9786257938051
491608
Yedi
Yedi
5.04
Çıra gibi yanıyor, ateş gibi sıçrıyordu savaş. Kıvılcım ateş topuna dönmüştü. Fitne tohumlarını
veriyordu yavaş yavaş, biraz su dökmek lazımdı sadece üzerine. Birileri tarlayı sürüyordu.
Tohumlar hazır, su bol, toprak alabildiğince çoktu. Plan belliydi. Böl, parçala, yut meyveleri.
Meyvenin adı fitne...
Kıvılcım bir gün gelip bizim beldedeki samanlığa da çarpacaktı. Sonra her yer kül rengi olacaktı.
İki kere iki dört eder misali... Bilemezdik fitne tohumlarının bu kadar yeşereceğini. Bahçıvan
biçemezdi bu kadar zehirli meyveyi, itfaiyeciler söndüremezdi bu büyük ateşi. Ölümü öldüren
ancak ölümdür...
Savaş uçakları evimizin üstünde cirit atıyordu adeta. Korktum... Vücudum korku hormonlarını
salgılamıştı, kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Haykırıyordum Allah'a "Ne olur, ne olur
bizi koru Rabbim" diye.
Kahpe bir bombaydı evimizi yerle bir eden. Sonra yanıldığımı fark ettim ve dedim ki: KAHPE
OLAN BOMBA DEĞİL, ONU ATAN ELLERDİ...
***
Size anlatmak istediğim bir hikâye var. Kısa ama dolu dolu yaşanmış bir hayat. Hayalini
kurduğum, yaşamak istediğim ve Allah'ın görmemi nasip ettiği o hayat. Kelebek gibi bir gün ama
bin yıla bedel...
Bu hikâyeyi bir kuyuya anlattım da sesi yankılandı, göklere ulaştı dalgalar halinde ve o ses sizin
kulaklarınızda şimdi. Belki bir çığlık, belki bir hüzün, belki de gizem dolu bir hikâye...
Ve şimdi size bir not bırakıyorum, yedi kelimeden oluşan. Koca bir hayat anlatıyordu bu yedi
kelime... Bu hayat ki roman oldu küçük bir nottan. KADER KÂĞIT ARABASINI
SÜRÜKLEDİ, DEFTERİ BULANA KADAR...
Çıra gibi yanıyor, ateş gibi sıçrıyordu savaş. Kıvılcım ateş topuna dönmüştü. Fitne tohumlarını
veriyordu yavaş yavaş, biraz su dökmek lazımdı sadece üzerine. Birileri tarlayı sürüyordu.
Tohumlar hazır, su bol, toprak alabildiğince çoktu. Plan belliydi. Böl, parçala, yut meyveleri.
Meyvenin adı fitne...
Kıvılcım bir gün gelip bizim beldedeki samanlığa da çarpacaktı. Sonra her yer kül rengi olacaktı.
İki kere iki dört eder misali... Bilemezdik fitne tohumlarının bu kadar yeşereceğini. Bahçıvan
biçemezdi bu kadar zehirli meyveyi, itfaiyeciler söndüremezdi bu büyük ateşi. Ölümü öldüren
ancak ölümdür...
Savaş uçakları evimizin üstünde cirit atıyordu adeta. Korktum... Vücudum korku hormonlarını
salgılamıştı, kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Haykırıyordum Allah'a "Ne olur, ne olur
bizi koru Rabbim" diye.
Kahpe bir bombaydı evimizi yerle bir eden. Sonra yanıldığımı fark ettim ve dedim ki: KAHPE
OLAN BOMBA DEĞİL, ONU ATAN ELLERDİ...
***
Size anlatmak istediğim bir hikâye var. Kısa ama dolu dolu yaşanmış bir hayat. Hayalini
kurduğum, yaşamak istediğim ve Allah'ın görmemi nasip ettiği o hayat. Kelebek gibi bir gün ama
bin yıla bedel...
Bu hikâyeyi bir kuyuya anlattım da sesi yankılandı, göklere ulaştı dalgalar halinde ve o ses sizin
kulaklarınızda şimdi. Belki bir çığlık, belki bir hüzün, belki de gizem dolu bir hikâye...
Ve şimdi size bir not bırakıyorum, yedi kelimeden oluşan. Koca bir hayat anlatıyordu bu yedi
kelime... Bu hayat ki roman oldu küçük bir nottan. KADER KÂĞIT ARABASINI
SÜRÜKLEDİ, DEFTERİ BULANA KADAR...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat