Yeni Cehalet ve Kültür Problemi

Stok Kodu:
9789756790144
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
186
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-01
Çeviren:
İnci Malak Uysal
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
%20 indirimli
7.50
6.00
9789756790144
7118
Yeni Cehalet ve Kültür Problemi
Yeni Cehalet ve Kültür Problemi
6
İnsan cehaleti dipsizdir... Ama insan dipsiz cehaleti yanında sınırsız bir hayal gücüne de sahiptir. Aslında bu, cehaletin sınırsızlığıdır. Toplumsal metabolizmanın da sınırlarından yoksun bırakılması, üretim araçlarına, düşünsel araçlara ve nihayet otoriteye sahip olanların gücünden kaynaklanır. Yeni Cehalet ya da çifte cehalet: Toplumsal düşünmenin, duyguların ve sanatların teknik süreçlere indirgenmesi, felsefenin dogmatizmlere indirgenmesi, günümüz üniversitelerinde bilimin değil, indirgenen ve teknikleştirilen bilimsel işleyişin "planlanmış bellek yitimi'nin / kabaran cehalet denizinin" üretilmesi ve insana aracılıkların kendi içinde bir şiddet olasılığı barındıran medya tarafından ele geçirilmesidir. Medyanın görüntüsü: Başlıca özelliği aldatmaca olan Narkissos'un dünyasının görüntüsüyle aynıdır. Teknikleştirilen bilim ise, metabolizmayı yeniden uyutmanın bir yoludur. Bu kitapta Platon ve Sokrates'le tanımlanan "çifte cehalet"in yeniden ortaya çıkışı incelenmektedir. "Yeni olan, cehaletin bugün aldığı bilinmeyen daha korkunç biçimlerdir. Yeni olan, teknik süreçler nedeniyle etkisini arttıran yanılsamalarla dolu soyutlayıcı kafadır. Yeni olan, kültürün evrenselleştirilmiş özyıkımıdır ki, bunun doğal sonucu şiddettir. Çünkü lgos/şiddet alternatifi kaçınılmazdır. Ya kültürün ya şiddetin yolu, bundan başka yol yoktur. Logos eksik olduğu ölçüde, şiddet artar." Nasıl bir şiddet' Cehaletin derin kuyusunda ya da otoritenin sunduğu ideolojinin eşsiz yüceliklerinin yarattığı ve pek tabii, canımızı acıtmayan, öğrenmemizi engelleyen, bizi gerileten, ama travmalarını hissedemediğimiz bir şiddet. Şiddetin bağrında yani "Modern şehirde, kamu yaşamının büyük bölümü John Berger'in, 'kayıtsızlığın tiyatrosu' olarak adlandırdığı gösteriyi sunar. Bu kentte çoğumuz uyku halinde ve bu dünyanın gerçekliklerinden kopuk, bizlere sunulan / yüklenen soyut nesnelerin rüyalarıyla yaşarız. Sözcüklerin ve şeylerin, bedenlerin ve ruhların, doğanın ve kültürün yaygın metalaştırılması -bu çağımızın temel özelliğidir-, şiddeti yeni ideolojik düzenin merkezine yerleştirir. Aslında şiddet başlı başına politik olan düşünme kapasitesi ve süreçlerinin önüne" iktidarın politikası ya da nihilizmi olarak dikilir. (Arka Kapak)
İnsan cehaleti dipsizdir... Ama insan dipsiz cehaleti yanında sınırsız bir hayal gücüne de sahiptir. Aslında bu, cehaletin sınırsızlığıdır. Toplumsal metabolizmanın da sınırlarından yoksun bırakılması, üretim araçlarına, düşünsel araçlara ve nihayet otoriteye sahip olanların gücünden kaynaklanır. Yeni Cehalet ya da çifte cehalet: Toplumsal düşünmenin, duyguların ve sanatların teknik süreçlere indirgenmesi, felsefenin dogmatizmlere indirgenmesi, günümüz üniversitelerinde bilimin değil, indirgenen ve teknikleştirilen bilimsel işleyişin "planlanmış bellek yitimi'nin / kabaran cehalet denizinin" üretilmesi ve insana aracılıkların kendi içinde bir şiddet olasılığı barındıran medya tarafından ele geçirilmesidir. Medyanın görüntüsü: Başlıca özelliği aldatmaca olan Narkissos'un dünyasının görüntüsüyle aynıdır. Teknikleştirilen bilim ise, metabolizmayı yeniden uyutmanın bir yoludur. Bu kitapta Platon ve Sokrates'le tanımlanan "çifte cehalet"in yeniden ortaya çıkışı incelenmektedir. "Yeni olan, cehaletin bugün aldığı bilinmeyen daha korkunç biçimlerdir. Yeni olan, teknik süreçler nedeniyle etkisini arttıran yanılsamalarla dolu soyutlayıcı kafadır. Yeni olan, kültürün evrenselleştirilmiş özyıkımıdır ki, bunun doğal sonucu şiddettir. Çünkü lgos/şiddet alternatifi kaçınılmazdır. Ya kültürün ya şiddetin yolu, bundan başka yol yoktur. Logos eksik olduğu ölçüde, şiddet artar." Nasıl bir şiddet' Cehaletin derin kuyusunda ya da otoritenin sunduğu ideolojinin eşsiz yüceliklerinin yarattığı ve pek tabii, canımızı acıtmayan, öğrenmemizi engelleyen, bizi gerileten, ama travmalarını hissedemediğimiz bir şiddet. Şiddetin bağrında yani "Modern şehirde, kamu yaşamının büyük bölümü John Berger'in, 'kayıtsızlığın tiyatrosu' olarak adlandırdığı gösteriyi sunar. Bu kentte çoğumuz uyku halinde ve bu dünyanın gerçekliklerinden kopuk, bizlere sunulan / yüklenen soyut nesnelerin rüyalarıyla yaşarız. Sözcüklerin ve şeylerin, bedenlerin ve ruhların, doğanın ve kültürün yaygın metalaştırılması -bu çağımızın temel özelliğidir-, şiddeti yeni ideolojik düzenin merkezine yerleştirir. Aslında şiddet başlı başına politik olan düşünme kapasitesi ve süreçlerinin önüne" iktidarın politikası ya da nihilizmi olarak dikilir. (Arka Kapak)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat