Ahlak ve Politika İnsanlık Ahlakı ve Düşmanlık Politikası

Stok Kodu:
9789759804787
Boyut:
135-215
Sayfa Sayısı:
216
Basım Yeri:
İzmir
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-3
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
7.00
5.60
9789759804787
72466
Ahlak ve Politika
Ahlak ve Politika İnsanlık Ahlakı ve Düşmanlık Politikası
5.60
Günümüz bireyi, eylemini ahlaki kılan ilkeye -İnsanlığa- duyduğu saygı ile kendi varoluşunu kötülük olarak aşağılama mecburiyeti arasına sıkışmış, neden kendini ´kötülüğün adresi´ yapmasının insanlığa saygı göstermenin tek yolu haline geldiğini anlamakta zorlanmaktadır. Ahlaki değerini, varoluşunu kötülemekle kazanan bu İnsanlık adındaki kötülük bilinci, demokrat ve özgür yaşama olanağını sadece suçluluğunu itiraf etmekte, ´günah´larıyla yüzleşmekte bulur hale gelmiş ve varolma hakkını bizzat yurttaşlığına kayıtlı adıyla lanetlemek ve yok saymak halini almıştır. Bugün yoğun biçimde yaşanır hale gelen vicdani rahatsızlığın nedeni büyük ölçüde bireyin, kendilik algısını ´yurttaş özne´den, ´evrensel insanlığın bu ahlaki öznesi´ne dönüştürmekte yaşadığı zorlanma ve aşağılanmadır. Kendinden nefret, kefaret, suçluluktan kurtuluş, itiraf ve arınma bugün Türkiye´de Liberal insanlık hümanizminin demokrasi vizyonunu oluşturuyor. Bu Hıristiyan demokrat vizyonun temsilcisi pratikte bir tür İslamcı ve bir tür solcu ittifakıdır. Ve teoride, bu küreselleşme ideolojisinin par excellence adresi Immanuel Kant´dır. Bu kitabın hemen her bölümü bir yanıyla; evrensel insanlığın ahlaki öznesini Kant´ın ahlak yasasının kökensel eleştirisi zemininde deşifre ederken bir yanıyla da; kurban patolojisine dönüşen ahlaki bir ödevden hareketle toplumun demokratik dönüşümünün sağlanamayacağı, demokrasi mücadelesinin bir insanlık ve ahlak savaşı olmadığı, bu mücadelenin, eylemi ancak iktidar ilişkileri ve varolma hakkı zemininde görmekle verileceği iddiasını sahiplenmektedir. "...o kadar kudretsiz insanlar var ki; işte onlardır tehlikeli olanlar - işte onlardır iktidarı ele geçirenler. Ve iktidarı - kudret ve iktidar mefhumları birbirlerinden o kadar uzaktadırlar ki iktidar insanları iktidarlarını başkalarının kederi üzerinden kurabilirler ancak. İktidarlarını başkalarının kederleri üzerinden inşa eden güçsüzlerdir onlar. Kedere ihtiyaçları vardır. Kölelerden başka kimse üzerinde iktidar kuramazlar - ve kölelik tam anlamıyla kudretin azalışının rejimidir. İktidarlarını kederle kuran, ancak öyle yönetebilen insanlar vardır. Şu tipten kederler rejimi kurarlar: "Pişman olun" tipinde, "nefret edin birilerinden" tipinde - ve eğer nefret edecek birisini bulamazsanız, kendinizden nefret edin tipinde, vesaire. ... Spinoza için bu lanet olası bir durumdur. Ve eğer bir etik yazdıysa bu hayır, hayır demek içindir." Gilles Deleuz, (Spinoza Üzerine On Bir Ders, 68)
Günümüz bireyi, eylemini ahlaki kılan ilkeye -İnsanlığa- duyduğu saygı ile kendi varoluşunu kötülük olarak aşağılama mecburiyeti arasına sıkışmış, neden kendini ´kötülüğün adresi´ yapmasının insanlığa saygı göstermenin tek yolu haline geldiğini anlamakta zorlanmaktadır. Ahlaki değerini, varoluşunu kötülemekle kazanan bu İnsanlık adındaki kötülük bilinci, demokrat ve özgür yaşama olanağını sadece suçluluğunu itiraf etmekte, ´günah´larıyla yüzleşmekte bulur hale gelmiş ve varolma hakkını bizzat yurttaşlığına kayıtlı adıyla lanetlemek ve yok saymak halini almıştır. Bugün yoğun biçimde yaşanır hale gelen vicdani rahatsızlığın nedeni büyük ölçüde bireyin, kendilik algısını ´yurttaş özne´den, ´evrensel insanlığın bu ahlaki öznesi´ne dönüştürmekte yaşadığı zorlanma ve aşağılanmadır. Kendinden nefret, kefaret, suçluluktan kurtuluş, itiraf ve arınma bugün Türkiye´de Liberal insanlık hümanizminin demokrasi vizyonunu oluşturuyor. Bu Hıristiyan demokrat vizyonun temsilcisi pratikte bir tür İslamcı ve bir tür solcu ittifakıdır. Ve teoride, bu küreselleşme ideolojisinin par excellence adresi Immanuel Kant´dır. Bu kitabın hemen her bölümü bir yanıyla; evrensel insanlığın ahlaki öznesini Kant´ın ahlak yasasının kökensel eleştirisi zemininde deşifre ederken bir yanıyla da; kurban patolojisine dönüşen ahlaki bir ödevden hareketle toplumun demokratik dönüşümünün sağlanamayacağı, demokrasi mücadelesinin bir insanlık ve ahlak savaşı olmadığı, bu mücadelenin, eylemi ancak iktidar ilişkileri ve varolma hakkı zemininde görmekle verileceği iddiasını sahiplenmektedir. "...o kadar kudretsiz insanlar var ki; işte onlardır tehlikeli olanlar - işte onlardır iktidarı ele geçirenler. Ve iktidarı - kudret ve iktidar mefhumları birbirlerinden o kadar uzaktadırlar ki iktidar insanları iktidarlarını başkalarının kederi üzerinden kurabilirler ancak. İktidarlarını başkalarının kederleri üzerinden inşa eden güçsüzlerdir onlar. Kedere ihtiyaçları vardır. Kölelerden başka kimse üzerinde iktidar kuramazlar - ve kölelik tam anlamıyla kudretin azalışının rejimidir. İktidarlarını kederle kuran, ancak öyle yönetebilen insanlar vardır. Şu tipten kederler rejimi kurarlar: "Pişman olun" tipinde, "nefret edin birilerinden" tipinde - ve eğer nefret edecek birisini bulamazsanız, kendinizden nefret edin tipinde, vesaire. ... Spinoza için bu lanet olası bir durumdur. Ve eğer bir etik yazdıysa bu hayır, hayır demek içindir." Gilles Deleuz, (Spinoza Üzerine On Bir Ders, 68)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat